POLİTİKA 

ÖTANAZİSİZ

Herhangi bir sohbette, ortamda konusu geçtiği an buz kesilir atmosfer:

Ötanazi…

Zaman zaman filmlerde gördüğümüz, ansiklopedilerde teknik kavramlarla büyük yer tutan ancak pek çok ülkenin başvurmadığı bir ölüm seçeneği…

Öldürmenin planı, programı olması gaddarlığa girmez mi?

Ya da hangi durumlarda ötanazi uygulanır?

Yaşamından umut kesilen, hastalığının iyileşmesi mümkün olmayan, acı çekenin acısını dindirmek için ötanazi uygulanıyor.

Dünyanın pek çok ülkesinde ötanazi yasal değil ve ötanaziye sıcak bakılmıyor.

Uygulayanlara da “potansiyel suçlu” gözüyle bakılıyor.

Hollanda, Belçika ülkelerinde, ABD’nin Teksas eyaletinde ötanazi uygulaması normalleştirilmiş.

İnsana da hayvana da haksız ve şartları karşılamayan ötanazi uygulanması fikri şahsen korkunç.

Tedavisi mümkün olmayan, rehabilite edilemeyen hayvanların da ötanazi ile yaşamına son veriliyor.

Dinlerde bile ötanazi kabul görmüyor.

İslamiyet, Musevilik, Hıristiyanlık ve Budizm; bu dört din de her türlü canlının eceliyle yaşamının sona ermesini savunurken ötanaziye şiddetle karşı çıkıyor.

Türkiye’de 1 milyon 400 bin köpek ve 4 milyon 737 bin kedi olduğu düşünülüyor.

Şu günlerde TBMM sokak hayvanları ile ilgili kanun görüşmesi mesaisinde.

Komisyondaki görüşmelerde tansiyon genellikle yüksek…

Sivil toplum kuruluşları, aktivistler ve hayvan hakları savunucuları da teklif görüşmelerinde yerini alıyor, sokak köpekleri tarafından ağır yaralanıp hayatını kaybeden çocukların anneleri de…

Hatta geçtiğimiz gün komisyonda sözde DEM Partili Mersin Milletvekili sokak köpekleri tarafından uğradığı saldırı sonucu çocuğunu kaybeden bir anneye “Şov yapmaya gelmiş buraya” şeklinde utanılası bir cümle kurdu!

Hani şu her fırsatta sözde kadın haklarını savunan, çocukları koruyan DEM’liler var ya…

Onlardan yalnızca birinin ağzından dökülen cümleydi bu.

Ötanazi ile hayvanların uyutulmasını doğru bulmamakla birlikte yerel yönetimlerin gerekli önlemleri zamanında almamış olmalarının bugün gelinen noktada büyük payı olduğunu düşünüyorum.

Yakala-Kısırlaştır-Sal’ metodu sağlıklı işlemiş olsaydı bugün binlerce sokak hayvanı öldürülme ile burun buruna gelmezdi.

Sosyal medyanın ışıltısına kapılıp hayvan sahiplenen, ardından bakamadığı için sokağa terk eden insanlar için ağır cezalar uygulanmalı.

Misal, İspanya ve Fransa’da evcil hayvanlarını sokağa terk edenler 45 bin avro para cezası ödüyor.

Türkiye’de ise yasa çerçevesinde evcil hayvanını sokağa bırakan kişiye 60 bin Türk lirası para cezası uygulanacağı öngörülüyor.

Yasalar, görüşmeler, yasaklar, ölümler bir kenara dursun bazen insan olarak şunu demiyor muyuz:

Öyle bir sevgiymiş ki hayvan sevgisi, kimi zaman insandan daha dost, daha içten ve daha güvenilir…

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar