POLİTİKA 

GÖNÜLLÜ DEĞİL ŞARTLI DEĞİŞİM!

Değişimi istemenin en büyük nedenlerinden biri de eski performansın olmaması olabilir. “Değişim şart” diye karşı tarafı eleştiren kişi “Değişmeliyim” de diyebilmeli.

Zarar veren, baltalayan değişimlerden söz etmiyorum; nefes aldıracak cinsten bir adım lazımdır, kim bilir?

Kim mi bilir?

Seçimde değişimi yine getiremeyenler bilir…

Seçim öncesi yükselen seslere kulak tıkayanlar bilir…

İttifaka vereceği zararı bile bile masadan kalkıp yeniden oturanlar bilir…

Ülkenin milli değerlerine gölge düşürecek söylemlerde bulunanlar bilir…

Depremzedeleri birinci tur sonuçlarından sonra kaldıkları yerlerden çıkaranlar bilir…

Kendini yine iyi anlatamayanlar bilir…

Neden güven sağlanamadı?

Doymadılar balkon konuşması dinlemeye… Kendileri konuşamayacak hiç o balkondan bu gidişle…

Millet İttifakı’nın yanında gibi gözüken dünya ülkeleri gece yarısından itibaren nasıl da U dönüşü yaptılar ama?

Cumhuriyet Halk Partisi, İyi Parti, Demokrat Parti, Demokrasi ve Atılım Partisi, Gelecek Partisi, Saadet Partisi, Yeşil Sol Parti, Türkiye İşçi Partisi, Zafer Partisi, Adalet Partisi… Başka parti kaldı mı ki?

Sistem hep böyle işler: Her zaman güçlüden yana gözük!

Yukarıda saydığım partiler de böyle düşünerek hareket ettiler ama çoğu en başında inanmıyordu zaten Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan karşısında kazanabileceğine.

Millet İttifakı eğer kazanacağına kesin gözüyle baksaydı kabinesini açıklayabilirdi ve bu hareket oy artırabilirdi.

Yavaş ve İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı yardımcısı adayı olacakları ilan edildi, o kadar. Sığınmacı meselesi dediniz, İçişleri Bakanı olarak kimi düşünmüştünüz, söylemediniz. Ekonomi dediniz, Hazine ve Maliye Bakanı olarak kimi düşünmüştünüz, söylemediniz. Aslında içerdeki bölüşme ve herhangi bir kaosa mahal vermemek için susmayı tercih etmek zorunda kaldınız. Çünkü karşı taraf her defasında sizi bununla vurdu: “Daha kendi içlerinde anlaşamıyorlar, 5 yıl ülke mi yönetecekler?” Hâlbuki o kadar somut gerçekler varken yanlış izlenilen yolla Erdoğan’a bir kez daha başarıyı altın tepside sundunuz.

İşin kötü tarafı, Millet İttifakı’nın genel başkanları olarak da TBMM dışında kaldınız. Yapın bakalım öz eleştirilerinizi, analizlerinizi…

Rahmetli Deniz Baykal nur içinde uyusun…

Kızı Aslı Baykal zehir zemberek sözlerle eleştirdi: “Diktatör Kılıçdaroğlu CHP’yi yemeye devam etme kararı aldı. Vebali buna destek olan herkesin boynuna olacaktır!

Şu cümleye bakar mısınız?

Diktatör”… “Kılıçdaroğlu”…

Günlerce Adalet Yürüyüşü yapan Kılıçdaroğlu umuyorum ki kendi partisi içerisinde de gerçek adaleti sağlayıp ona göre hareket eder. Aslı Baykal’ın yanı sıra parti tabanında önemli isimler de Kılıçdaroğlu’na “Bırak artık” derken hâlâ neden?

Oylarını artırmış olsa da Kemal Kılıçdaroğlu yüzde 52,18’lik seçmen, sistemin devam etmesinden yana tercihini kullandı. Bu da demek oluyor ki istenilen netliği Kılıçdaroğlu yine yansıtamadı.

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, 9 Mayıs 1935 günü CHP 4. Kurultayı’nda şöyle bir cümle kullanıyor:

Sevgili arkadaşlar; Cumhuriyet Halk Partisi’nin esas düşünce ve dileği, vatandaşları her türlü ayrılıktan korumak, onları, kendileri ve büyük Türk ulusu için faydalı kılmaktır…

Büyük Türk ulusu için faydalı kılmak, her türlü ayrılıktan korumak başarılabildi mi günümüz CHP’sinde?

Yoksa nereden oy gelebilirse oraya bir yeşil ışık mı yakıldı?

Yakılan yeşil ışık CHP’de şu sıralar sarıya dönerek beklemedeyken kırmızı olup bazı isimlere dur denmesi an meselesi…

Gel gelelim 5 yıl daha Erdoğanlı bir Türkiye’ye…

Güllük gülistanlık değil şu an ülkemiz ve gülün yerini kül gibi yanmak almasın artık. Ocu şucu bucu dilinden vazgeçip yeni bir sayfa açıldığını gerçekten kanıtlamalı.

Kadını değersizleştirmek isteyenlerin ağzı kapatılmalı!

Çocuk çocukluğuyla yaşamalı!

Emekli başka bir işte daha çalışmak zorunda kalmamalı!

Doktorların duyduğu “Giderlerse gitsinler” sözünün ve üslubunun telafisi yapılıp ülkelerine geri dönüşleri sağlanmalı.

Terörle mücadele kararlılıkla devam etmeli, terör sevicileri cezalandırılmalı.

Erdoğan, dipsiz kuyudaki taşları tek tek doğru kaldırmalı. O taşlarla geçmişte çok kafalar, çok kalpler kırıldı.

Herkes derinden bir oh diyebilirse başlar gerçek “Türkiye Yüzyılı”!

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar