YAŞAM 

GÖK, YÜZÜMÜZÜ GÖRMEK İSTER

Gökyüzüne boş mu bakarsın, yoksa yüzün hep göğe mi dönüktür?

Sonsuz bir maviliğin yerine siyaha çalan bir lacivert geçer zaman dilimine.

Kimi maviye hapseder sırrını, kimi güneş gibi yakmasını ister acılarını.

Son kez yansın da kül olsun diye…

Tek bir tanecik kalmasın diye…

Gündemin karmaşası yeterince ruhu bunaltmışken insan kendi gündemine dönmek ister bazen.

Evet, yaşanan her afet çoğumuzu yıkıyor, yakıyor, çoğumuza gözyaşı akıtıyor.

Hatta sabahlara kadar yatırmıyor. O kadar can sıkıcı hadiseler oluyor ki insan kendi kederini rafa kaldırıyor.

Ya da bu can sıkıntısı ile baş etmek için, kendi dertlerini yeniden ayyuka çıkarıyor.

Bu yazıyı okurken çoğunuzun dertleri aklına geldi bile…

Ekmek kavgası, iş kaygısı, sevdalığın hasreti, zamların üreticinin canına tak ettirmesi, virüs belası… Of, daha da sıralarım ama kalbim çok hızlı atıyor bu kadar karamsarlık karşısında.

Hiç kimse arınmış, saf, günahsız değildir. Günahının ağırlığını, simsiyah ile karşılaştığın zaman fark edebilirsin ancak.

Ne zaman bitecek bu katran karası?” sorusunun yanıtıysa senin kendi elinle inşa ettiğin geleceğin…

Gelecek…

Gençlerimizin çoğunun en büyük kaygısı, anaların evlatları için ettiği en güçlü hayır duası…

Ne kadar umutlusun gelecekten?

Gelebileceğine inancın tam ise en verimli yıllarının şimdiden gelişini kutla.

Eğer ki “Bilmem gelecek gelir mi, gelirse bana yüz güldürür mü?” gibi endişelerin varsa, havayı ciğerlerine kadar çek ve de ki: “Yeneceğim.

Kendimin felaketi değil, en iyi mimarı olacağım” de.

İyi olanı değil, sana iyi hissettireni düşün…

Gökyüzünün kıymetini belki de en çok mutsuz olduğunda bilir insan.

Kafanı kaldırdığın andan itibaren artık sana aittir, yuvandır orası.

İnsan ona henüz erişememiş olabilir ama en büyük zararı kendi verir.

Katledilmesi için daha lüks yaşam, daha şatafatlı arabalar ve egzoz dumanları, daha kalıcı kokular… Zararın dahası…

İzleyebildiğimiz gökyüzü bize küserse ne olur?

Masmavinin yerini iç çektiren gri alır.

Sonra hayatın boyunca tüm griler ile savaşmak zorunda kalırsın.

Uğruna şiirler yazdığın ve yazdıran gökyüzün seni hiç terk etmesin, arkadaşım.

Orhan Veli misali:

(…) Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?/ Her zaman güzel mi bu kadar,/ bu eşya, bu pencere? (…)

Nasıl göründüğü değil, senin nasıl gördüğündür artık önemli olan…

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar