POLİTİKA 

DERS VERME İŞİNE YANLIŞ YERDEN BAŞLAMAYIN

Depreme dayanıklı dedikleri, kaliteli birer mezar oldu binlerce insana yine…

Biz hayattayız şükür ki bu yazıyı yazabiliyorum siz okurlara. Hasar, bahsedilenden ve görünenden daha da ağır. Depremin etkilendiği kentler baştan aşağı yeniden dizayn edilmeli. O kadar ağır cümleler kurmak istiyor ki insan! Birileri zamanında cebini doldurdu, bu binaların yapımına izin verdi, binlerce insan ise zar zor biriktirip aldığı evlerinden sağ salim çıkamadı.

Ağlamaktan biçare olduk; çünkü çaresiziz!

Çare, zamanında bulunmuş söylenmiş ama dinleyen kim! Nerede bu yapıların bu mezarların müteahhitleri? Yaşıyorlar! Pişkin gibi de “Bana binayı soramazsınız” diyor utanmazlar! Hatay baştan aşağı yenilenmeli. Yukarıda yazdığım “Bana binayı soramazsınız” sözünün sahibi Hatay’da yerle bir olan 3 yıllık Güçlü Bahçe City’nin müteahhidi, Servet Altaş! Mesele sadece kendi binası mıymış? Şu cümlelere bakar mısınız? Mezar oldu insanlara, mezar! Bebeklerin geleceği, insanların hayalleri sizin yüzünüzden moloz yığınlarında yok olup gitti!

Depremlerin ardından böyle müteahhitlere çok alışkın bir ülkeyiz biz aslında. Hemen üstlerinden atarlar, yerel yönetimleri suçlarlar, “E, vermeselerdi bize imar izni”… Oraya da geleceğim! Hesap vereceksiniz! Binlerce kardeşimiz, ailelerimiz için o yaptığınız dayanaksız binalar için hiçbir dayanağınız olmadan hesap vereceksiniz! Topraktan bina yapmışlar, inanılır gibi değil! Deniz kumundan 15-16 katlı binaları dikmişler, bir de ilanlarında “Depreme dayanıklıdır” yazmışlar Allah korkusu olmayanlar! 1999 depremlerinde öldürdüğünüz insanlar yetmedi ki yine seyirci kaldınız ölümlere! Tek bir nefes alan görebilmek için can atar durumdayız. Çünkü nefesimiz kesiliyor gördükçe o acı bekleyişleri…

Enkazdan çıkaramamanın yanında, malum kış ayında olduğumuz için dondurucu soğukla da başımız dertte. Her geçen saat enkaz altında kalan vatandaşların aleyhine işliyor. Kimisi diyor ki: “Enkazdan değil soğuktan donarak ölecek yakınlarımız.

Sevdiğin insanın ölümünü beklemek ve gözlemek… “En azından bir mezarı olsun” acı cümlesini kurdurtuyor hayat insana, ne yazık ki. Bu cümleyi duyan utanmıyor, duyan! Her şeyi bırakın bir kenara, ölen öldüğü ile kalacak yine, yine ve yine! Hâlbuki 1999 depremlerinden hani ders alınmıştı? Hani binalarımız çok güçlüydü artık? Ne oldu, bu da mı yalan! Bu da mı yapılan binalar gibi güçsüz bir söylemdi! İnsanların geçim derdine bir de afet felaketi eklendi. Zaten mutsuzduk, artık daha da karamsar ve mutsuzuz. Binlerce canımızı yitirdik ve hayatın normalleşmesi için anormal derecede hızlı bir teknoloji ve sistem gerekiyor. Çok zaman alacak…

Çok canlar yandı, yıkıldı, moloz yığınının altına gömüldü hayaller yine… Başımız sağ olsun, evet, ama bunu insanlarımıza reva görenlere de öyle bir ceza verilsin ki diğerlerine de ders olsun! Sistem öldürenlere değil, ölenlere ders verme derdinde!

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar