POLİTİKA 

CUMHURİYET; KENETLENEREK CUMHURİYETTİR, KIRARAK DEĞİL!

Televizyon kanalları adeta ikiye ayrılmış ve herkes kendi havuz medyasını oluşturmuş. Vatandaş X kanalını izlese her şey ülkede mükemmel, Y kanalını izlese nasıl düzlüğe çıkacak bu ülke?

Düzlüğe çıkması için neler yapılıyor ki? Dünya tarafından alkışlanan canım Türkiye’m neden kendi vatandaşını açlık sınırı altında verdiği ücretlerle yaşamaya zorluyor?

Yeniden merhaba sevgili okur… Uzunca bir ara oldu ama hangi şehirden okursan oku kelimelerimin seni özlediğini bil. Yazabilmek bir meziyet elbette lakin gerçekleri yazıp bunu sindirebilmek ayrı bir dayanıklılık istiyor sanırım. O kadar şey birikmişken, birikimin üstüne yeni gerginlikler eklenirken cümlelerimi nasıl başlatsam bilemedim…

Seçim maratonu çoktan başladı ayrı kaldığımız süre zarfında. Her lider kendilerine sunulan bu vasıfla mitingler düzenliyor, konuşmalar yapıyor. Ama ben bir şeyi fark ettim; çoğu birbirinin açığını yakalayıp koz siyaseti yapma derdinde bu seçimde. Vatandaş bu koz siyasetine alet olur mu bilemem ama o kozun evlerde nasıl kor haline geldiğini etrafımdaki insanların yaşadıklarıyla örneklendirebilirim.

Türkiye’nin Yüzyılı” vizyonu çerçevesinde çöp konteynırlarından sebze toplayan insan manzaraları keşke gerçekten bitse… “Türkiye’nin Yüzyılı” vizyonu çerçevesinde herkes özgürce kendini ifade edebilse; Resmi Gazete’de yayımlanan Dezenformasyon Yasası, “sansür yasası”nın resmi ismi gibi kullanılmasa… “Türkiye’nin Yüzyılı” vizyonu çerçevesinde Cumhuriyet’in önemi hakikaten anlaşılabilse de dil uzatmaya had bulamasa bazıları!

Zamanında Cumhuriyet, “reklam arası” olarak nitelenmişti hatırlarsanız… Bugünlerde ise Cumhuriyet’in alfabemizi, hatta düşünmemizi bile yok ettiği gibi sağlıklı bir beynin kullanmayacağı sözler söyleniyor.

Türkiye’nin Yüzyılı”…

Hâlbuki Cumhuriyet ilan edilmemiş olsaydı o alfabenin A’sını öğrenmeyi bırak, hiçbir harf ile kendi reklamını yapamazdın. “Reklamım olsun da, malum iyisi kötüsü olmaz.” Aklım almıyor, biliyor musunuz? Nasıl böyle bir tutum sergilenebilir ve bu tutumun şakşakçıları olabilir?

İstediğiniz kadar görevden el çektirin, istediğiniz kadar geri planda tutun, zihniyete ket vuramıyorsunuz işte! Cumhuriyet’in 100’üncü yılına girerken hâlâ medeniyetsizlik peşinde bazılarınız, ne acı. Yapılan arabalar, kullanılan son sistem teknoloji gericiliği önleyemiyor işte. Geçtiğimiz günlerde Mersin’de katıldığım bir panelde vurgulanan ana konu şu olmuştu: “Yeni yüzyılda Atatürk’ü iyi anlayabilmek…

Öyle bir lider düşünün ki yeni dönemlere bile ışık tutup yol gösteriyor. Ve bazıları bunu bildiği için onun değerlerini ilkelerini yok sayıyor! Boşa kürek çek, hep aynı… Cumhuriyetçi olabilmek için 29 Ekim’i beklememek gerekiyor. Çünkü bazı kesim sadece yılda bir kere cumhuriyetçi olabiliyor. O bir günde de tüm gerçek savunucuları yerle yeksan etmeye çalışıyorlar…

Ezcümle…

Diğer yazılarımda farklı konuları işleyip ele alacağım. Lakin söz konusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ve silah arkadaşlarının bize emanet ettiği Cumhuriyet olunca bir çift kelam etmek istedim. Kelamı ayrımcılık olanlara… Ayır ayır nereye kadar? Vatandaşı vatandaşa kırdırmayın…

Çünkü Cumhuriyet kenetlenerek ilan edildi, ayrıştırarak değil!

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar