BİR EREN’İ DAHA KAYBETMEYELİM
-MERSİN-
Fark ediyor musunuz, ne kadar çok SMA hastalığı ile mücadele eden çocuklarımız var…
Tıptaki adı ile ‘Spinal Müsküler Atrofi’, yani kesin bir tedavisi olmayan kas hastalığı.
Nadir görülen bir hastalık olmasına rağmen tedavinin ne denli zor olduğunu çoğumuz görüyoruz haberlerden ya da çevremizden…
Çocuğunu yurt dışında tedavi ettirebilmek için kampanyalar başlatan aileler, parayı toplayıp bin bir umutla çocuğunu tedaviye götüren anne ve baba ile bu hastalık yüzünden çocuğunu kaybeden anne ve babalar var.
2 yaşındaki minik Eren, ne yazık ki bu savaşı kazanamadı ve hayata gözlerini yumdu. Eren için yürütülen kampanya yüzde 43 ile sınırlı kalmıştı.
Bu illet hastalık karşısında mücadelesini sürdüren çocuklarımız için birçok tıbbi malzemeye ihtiyaç duyuluyor.
Ventilatör, gastrostomi beslenme tüpü, konsantratör, aspire cihazı, onlara özel yataklar ve dahası…
Aileler sesini duyurmaya çalışıyorlar çocuklarının hayatta kalması için.
Bir annenin çaresizliğine şahit olmuştum… Sonra bir annenin daha… Birinin daha…
Ülkede yaklaşık 8 bin SMA hastalığı ve türleri ile mücadele eden vatandaşımız var.
Özellikle minik kalplerin hayata sıkı sıkı tutunabilmesi için tedavilerinde ihtiyaç duyulan malzemeler karşılanabilmeli.
O ailelere el uzatmaya çalışan binlerce güzel kalp var. Var olsun…
Yazdıklarımız, konuştuklarımız SMA hastası olan ailelerin sesi ve şifası olsun.
Toprak, Zümra, Yağız, İrem Nur, Defne, Hamza ve ismini buraya sığdıramayacağım binlerce çocuğumuz yaşıtları gibi koşmak istiyor. Ağrısı, sızısı olmadan, yürürken zorlanmadan hayatlarını sürdürmek istiyorlar.
Çocuklarımızın sağlıklarına kavuşabilmeleri için devlet yetkililerinin üzerine düşeni yapmaları gerekmektedir.
Erenlerin hayatı yarım kalmasın diye!
Bir de sağlıklı çocuklarını ölüme terk eden anne ve babalar!
Bir yanda çocuğunu yaşatabilmek için ömrünü adayan anne, diğer yanda ayağına, kendi temiz gibi görünen çamuruna bulaşmasını istemeyip çocuğunu çöp konteynırına terk eden anne!
Ana kutsallığını herkesin taşıyamayacağı yönündedir benim düşüncem.
Herkes hak etmez “anne” kelimesini duymayı. Gaddarlık bazen kelimeler ile anlatılamayacak kadar zordur.
Şahit olduğunda nefesin kesilir gibi olur.
“Nasıl olabilir?” cümlesi peşini bırakmaz…
İşte, böyle olur, arkadaşım; bir anne, çocuğu iyileşsin diye milyonlarca insana acısını, çaresizliğini anlatmaya çalışırken bir başka anne ise, sorumluluktan kaçıp kendi hayatını bencilce devam ettiriyor!
Gerçek annelerin, yardım sesi olmaya çalıştım.
Umarım, bütün hayat dolu çocuklarımız zamanı geldiğinde “Benim için çok uğraşıldı ve başarıldı” diyebilir…