TOPLUM 

BEYNİNİZDE YAKIN IRKÇILIK HASTALIĞINIZI

İşte bundan dolayı İsrailoğullarına şöyle yazmıştık: ‘Bir cana kıymaya veya yeryüzünde fesat çıkarmaya karşılık olması dışında, kim bir kimseyi öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur. Şüphesiz peygamberlerimiz onlara apaçık deliller getirdiler. Ama bundan sonra da onların çoğu yeryüzünde taşkınlık göstermektedirler.’” diye buyruluyor Mâide Suresi 32. Ayet’te…

Allah, insanı yaratırken ırk ayırmamış, “Senin ırkın şu ırktan daha üstün” dememişken yarattığı kullar günümüzde katliamlara imza atıyor.

Sana soruyorum, sevgili okur:

Senin ırkının mezhebinin ne gibi bir üstünlüğü var?

Gösterdiğin insanlık ve merhametin daha mı çok, yoksa sen de zaman zaman sorguluyor musun tutumlarını?

Birinin diksiyonu çok düzgün iken diğerinin şivesi farklı ise düzgün diksiyonlu daha mı vicdanlı, merhametli?

Nice takım elbiseli, kravatlı katiller caniler gördü de memleket, şivesi olanın yüreğini kabullenemedi belki…

Yörük, Laz, Arap, Kürt, Süryani, Çerkez, Türk, Zaza

Ne fark eder” diyoruz, evet. Büyük bir kesim için kalıplaşmış geçiştirilen bir cümle olmuş. En ufacık olayda hemen kendi ırkının milli hisleri kabarıyor. Doğrudur, çoğumuzda olur bu.

Ama insan ayırmanın ve dışlamanın günümüzde çoktan aşılmış olması gerekirken “Köyümde, yurdumda, sitemde, plazamda seni istemiyorum” gibi ırkçı cümleler ile savaşan hâlâ birçok insan var.

Hep verilir bu yaşanmış örnek: Kurtuluş Savaşı’nda, Kuvayı Milliye’de Arap, Kürt, Türk omuz omza vererek güzel ülkemin topraklarını bir bütün haline getirmişken, şimdi bizi bize kırdırmaya çalışanlara fırsat vermeyelim!

Biz bir lokmayı ona bölüp on kapıya, soyunu sopunu sormadan bölüştüren bir toplumuz. Ne çabuk “bölmek isteyen” olduk?

Bölmek…

Olumlu yanı az, olumsuz somut hadiseleri çok bir ifade.

Avrupa’da yaşıyorsun, Müslüman’sın diye seni dışlayıp hiçbir aktiviteye almıyorlar, oturum izni alana kadar canın çıkıyor.

Bölündüğünü anlıyorsun…

Alevi mezhebine göre yaşayan bir insansın, her ramazan ayında korku ile duyuyorsun davul seslerini.

Doğuya tayinin çıkıyor, “Yolda bir patlama olur mu?” diye korku ile gidip geliyorsun işe.

Köyden şehir merkezine inersin ekmek paran için, ayağındaki potinin garip gelir kimisine.

Biraz da olumlu bölüşmekten konuşalım.

Orman yangınlarında ufak bir şişe suyu bölüşür köylü ile itfaiye eri.

Kürt kökenli komşunun cenazesinde onun yanında olarak derdini bölüşürsün.

Gadir-i Hum’da kazanların kaynar, mahallen ile bir tas çorbayı bölüşürsün.

Bölüp insan canına kastetmek ne demek?

Konya’da Dedeoğulları ailesinin 7 ferdi silahla katledildi, evleri ateşe verildi. Mesele ne kedi, ne de tefeci idi…

Nasıl bu hallere geldik, düşünün.

Zihni geri kalmışların daha fazla ekmeğine yağ sürmeyin!

Yakılmasın kardeşliğimiz…

Malcolm X’in dediği gibi, “ırkçılık psikolojik bir hastalıktır”. Lütfen kurtulun ve beyninizde yakın ırkçılık hastalığınızı.

Küllerini ise barışa doğru savurun…

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar