SPOR TOPLUM 

FUTBOLDA TÜM ZAMANLARIN EN İYİSİ: MESSI

Paulo Coelho’nun deyişiyle, “hayatın tüm duyguları ve büyük anahtarları futbolda gizlidir”, bunu anlamanın yolu ise futbolu izlemekten geçiyor. Sevinç, hayal kırıklığı, kızgınlık, adaletsizlik hissi, gurur, öfke, hayranlık, aşağılanma, bıkkınlık, isyan, kabullenme ve pek çok duygu hali izlenen bir maçta yaşanabiliyor. Futbolun sadece oyun olduğu genelde yenilgiler sonrası teselli ve avunmak için kullanılırken zafer sonrası futbol sadece futbol olmaktan çıkmaktadır.

Futbol, 1863’te İngiltere’de ortaya çıktığından beri futbol oyun alanlarının ve arkadaşlarla bir arada yapılan izleme, oynama ve sohbet etkinliklerinin en sevilen sporu olmuştur ve o günden bu yana dünyanın en popüler oyunu olmayı sürdürmektedir. Bu popülerliğin temel nedeni, her yaşta her kişinin bulabildiği her alanda kurallı ve kuralsız şekilde  oynanmayı mümkün kılması, tek ihtiyacınızın oynayacak bir top olmasıdır. Bu basitlik, futbolu dünya genelinde 4 milyardan fazla insanın taraftarı olduğu, 265 milyon kişinin lisanslı olarak oynadığı bir spor etkinliğine çevirmektedir. Futbolu diğer sporlardan farklı kılan bir nokta da, gerek seyircilerin gerek oyuncuların oyuna karşı hissettikleri tutkudur. Bu tutkunun dil, din, ırk ayırımı olmaksızın yaygınlığı onu küresel bir olgu yapmaktadır.

Dünya Kupası ise 1930’da Uruguay’daki ilk organizasyondan bu yana “sporların ve oyunların kralı” olmuştur ve bu zirveden hiçbir zaman inmemiştir. Dünya Kupası’nda başarılı olmak futbolcular, teknik adamlar ve ülkeler adına oldukça prestijli bir olaydır. Dünya futbol tarihinin tüm istatistiklerini alt üst ederek gelmiş geçmiş tüm futbolcular arasında tüm istatistiklerde açık ara önde olan Lionel Messi’nin kariyerine dönük en büyük eleştiri de, Arjantin Milli Takımı ile Dünya Kupası’nı kazanmamak olmuştur. Genel algı ve anlayışa göre Dünya Kupası kariyeri, futbolcular için çok hızlı bir şekilde ulusal kahramanlar mertebesine yükselmenin yoludur. Nitekim yıllardır Pele ve Maradona’nın konuşulması ve efsane haline gelmesi Dünya Kupası performansları sonrası gerçekleşmiştir.

Messi, kulüp takımlarında 0,82 gol ve 0,40 asist ortalaması ile oynarken milli takımında 0,57 gol ve 0,32 asist ortalaması ile olağanüstü bir performans sergilemiştir. Ronaldo ise kulüp takımlarında 0,73 gol 0,23 asist, milli takımında ise 0,60 gol ve 0,21 asist ile oynamıştır. İki performansta büyüleyicidir.  Messi 7 kez dünyanın en iyi oyuncusu seçildi. Hem golcü hem pasör ve hem top taşıyıcı olarak dünyanın en iyisi oldu. Daha önemlisi, Messi, bu başarıyı sürdürülebilir hale getirdi ve sürekli kıldı. Hiçbir oyuncu Messi gibi bu başarıları her yıl tekrar edemedi. Bu tablo, Messi’yi diğer oyunculardan ayırmakta ve üstün kılmaktadır. Bu kadar çok yönlü ve parlak bir oyuncuyu futbol tarihinde uzun yıllardır görmemiştik ve muhtemelen uzun bir süre de görmeyeceğiz.

Dünyanın hayranlığını bu muhteşem performansı Barcelona’da kazanan Messi; “Ülkesinde ulusal takımına katkısı yeterli düzeyde değil” denilerek, tartışmalarda hep Maradona ile karşılaştırılarak çok eleştirilmiştir. 13 yaşında Barcelona’ya transfer olması ve ülkesinde kalmaması nedeniyle yeterince Arjantinli olma bilincine sahip olmadığı bile söylenmiştir.Katalan Leo” lakabı bir Arjantinliden çok, Katalan olduğu düşünüldüğü için eleştiri olarak sık sık kullanılmıştır. Onun lider olmadığı ve sadece iyi bir çocuk olduğu algısı yerleştirildi. Messi, kariyeri boyunca her düzeyde alınabilecek tüm kupalara erişmişken kariyerindeki tek eksik kupa olan Dünya Kupası nedeniyle hep baskı altına alındı. Bundan önceki yıllarda Arjantin takımının tüm başarısızlığı Messi’ye fatura edildi. 2022 Katar’daki bu kupada Messi ve Arjantin enerjisi ilk kez uyum içinde sahaya yansıdı.

Maradona “Tanrının Eli” ile 1998’de zirveye çıkmıştı ve Maradona’nın kutsallaştırılmış tahtı ölümünden sonra boşta duruyordu.  Bu tahta en yakın görünen isim Messi’nin bu tahta oturabilmesi için de önünde tek engel vardı. Ülkesine Dünya Kupası kazandırması. Messi, final gecesi sadece kupayı kazanmaya değil, mitleştirilmiş Arjantin efsanesi olmak için sahaya çıktığının , 100 yıl sonra bile konuşulmaya devam edeceğinin ve ölümsüzleşmenin kıyısında olduğunun farkındaydı. Dünya Kupası’nı Arjantin kazanırsa Messi ülkesinde ve tüm dünyada bir kült olarak uzun yıllar yerini alacaktı.  ancak uzun yıllar boyu yaratılan algının etkisi ile Messi’nin  kazanmak dışında bir seçeneği yoktu.  Katar’daki Dünya Kupası onun son şansıydı.

Tarihsel mirasına göz koyduğu Maradona, Pele ile bir sohbetinde Messi için “lider olmak için yeterli kişiliğe sahip olmayan sadece ‘iyi çocuk’” tanımlamasını yaparak kendi denginin sadece Pele olabileceği vurgusunu yapmış ve Messi’yi dışlamıştı. Maradona’nın yaşadığı dönemde Messi’ye destek verdiğini ve birbirlerinden hoşlandıklarını söylemek oldukça zor. Messi, bir yanda çağdaşı Ronaldo ile karşılaştırılıyor, diğer yandan Maradona’nın ruhu ve Pele’nin gölgesi çevresinde sürekli dolaşıyordu. Olan biteni izleyen tüm sporseverler ise, Barcelona günlerinden bu yana hep zirvede olan Messi’nin kariyerinde en önemli eksiği olan Dünya Kupası’nı alıp almayacağını merakla bekliyordu. Acaba “Tanrının Ayağı”, “Tanrının Eli”ni tahtından edebilecek miydi?

Şampiyona öncesinde “Dünya Kupası zaferi olmadan tarihin en iyi oyuncusu unvanı alınabilir mi?” tartışmaları ile Cristiano Ronaldo ve Lionel Messi ön plana çıkıyordu. Bazıları PortekizArjantin finali ile iki yıldızdan birinin bu tahta oturmasını hayal ediyordu. Ronaldo bu yarışta geride kaldı. Önce Manchester United takımımdan ayrılmak zorunda kaldı, sonra da Portekiz Milli Takımı’nda yedek kulübesinde oturdu. Artık Avrupa’nın Galyalılarını saymazsak tüm dünya Messi’nin futbola vedasının bir Dünya Kupası ile olmasını istiyordu. Bu kupayı kazanamayan Johan Cruyff veya Michael Platini gibi usta ayakları düşününce Lionel Messi için maçın anlamı bir kat daha artıyordu. Bu defa Arjantin ve dünyanın büyük bölümü Messi’ye desteğini hissettiriyordu. Çok genç yaşta Barcelona’ya gitmesi nedeniyle “Davranışlarında onu fazla katalan bulduk” diyenler bile Lionel Messi’nin Hollanda maçı sonrası hakem ve oyuncu tepkilerinden sonra “Onun gerçekten bizden biri olduğuna eminiz” diyorlardı. Messi, Arjantin gibi sosyopolitik açıdan farklı siyasal kamplara ayrılmış bir ülkede birleştirici unsur oldu.

Milli takım performansı nedeniyle bazı kesimlerin eleştirilerine rağmen Messi istatistiklere göre bir süredir en iyi oyuncu tacını zaten ele geçirmişti. Aslında tüm tartışma, Dünya Kupası finaliyle tacına en parlak elması ekleyip eklemeyeceğiyle ilgiliydi. Dünya Kupası maçı artık sona erdi ve dünyada tüm zamanların en iyi futbolcusu hakkındaki tartışmalar belki “Sana göre”, “Bana göre” gibi sübjektif değerlendirmeler ile devam edecektir. Ancak dünya futbol tarihi verilerle yapacağı objektif değerlendirmeyle Messi’ye hakkını teslim edecektir. “Unutulmaz”, “tüm zamanların en iyisi” denilen final sonrasına Messi, kupayı kaldırmayı hak eden kişi olarak alkışlandı. Maç sonunda Lusail Stadyumu, Arjantin dans pistine dönüştü.

Arjantin bu başarısıyla 1978 ve 1986’dan sonra tarihindeki üçüncü şampiyonluğunu elde etti. Geçen yıl Copa America’yı Brezilya’yı 1-0 yenerek kazandıktan sonra Lionel Messi, sahip olmadığı, peşinden koştuğu dünya kupası şampiyonluğunu da kazandı. Artık Messi’nin üzerindeki büyük baskı kalktı. Maradona’nın gölgesinden nihayet gerçekten kurtuldu. Maç biter bitmez sosyal medyada Maradona ile aynı karede pek çok illüstrasyonlar yayınlandı. Messi’nin liderliğinde Arjantin Dünya Kupası’nı kazandı. Artık sadece istatistikler açısından değil, Maradona’dan boşalan zirveye ülkesinin de gönlünü kazanarak oturmayı başardı. Dünya futbolunun ilahları Messi’yi zirveye yerleştirirken, finalde Cezayir asıllı bir başka genç sporcu Kylian MbappeBu tahtın gelecekteki varisi ben olacağım” mesajını güçlü şekilde verdi. Mbabbe’nin göz alıcı performansına rağmen 35 yaşındaki Messi eski futbol ikonlarının da önüne geçerek “futbolda tüm zamanların en iyisi” olarak geceye damgasını vurdu. Futbolun sunduğu tüm kupaları ve ödülleri alan dünyadaki ilk kişi oldu.

Bu öylesine bir tahttı ki birinin zirveye çıktığı andan itibaren tahtın yeni varisleri arasındaki mücadele başlıyordu. Şimdi oyuncular, teknik direktörler, sponsor firmalar, taraftarlar, medya bir sonraki yıldızları yaratmaya ve kazanmaya odaklanmış durumda. Futbolun bu soğuk savaşı hiçbir zaman bitmeden devam edecek. Küçük bir mahalle sahasında, sahilde, arsada, sokakta eski bir topla oynayan pek çok çocuk Messi’nin başardıklarının hayalini kuracak, kuşkusuz birisi de oradan çıkacak ve yeni öyküler yazılacak.

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar