YAŞAM 

BİSİKLETLE ÇIKTIĞI DÜNYA TURUNDAYKEN ERZURUM’DA KAYBOLAN FRANK G. LENZ’İN ÖYKÜSÜ

Frank G. Lenz, ABD’de Alman göçmeni olan Adam Reinhart ve Anna Maria (Schritz) Reinhart’ın çocukları olarak Philadelphia Pennsylvania’da 1867 yılında dünyaya geldi. Frank hâlâ bir çocukken babasını kaybetti ve annesi Anna Maria, Pittsburgh’a taşındı. Frank altı yaşındayken annesi başka bir Alman göçmeni olan William Lenz ile evlendi.

Frank G. Lenz’in yaşam akışını değiştiren, 17 yaşındayken bisiklet ile tanışması oldu. İlk bisikletini hediye olarak aldıktan sonra, Lenz sürekli ve tutkuyla bisiklete binmeye başladı. Yerel bisiklet kulübü Allegheny Cyclers’a katıldı ve memleketi Pennsylvania’nın yakındaki patikalar ve yollarda sık sık gezilere çıktı. Giderek bisiklete olan tutkusu arttı. ABD’de birçok uzun mesafeli yolculuklar yapmaya başladı. 1890’da Pittsburgh’dan St. Louis’e gitti ve 1891’de Pittsburgh’dan New Orleans’a gitti. New Orleans ve Chicago’ya bisikletle yolculuklar yaptı. Yol yarışlarına katıldı. Bisikletin yanı sıra fotoğraf sanatına da ilgi duymaktaydı. Bir yandan da mesleği olan muhasebeciliğe devam etmeye çalışsa da hareketli yaşamı nedeniyle bu meslekten her geçen gün uzaklaştı.

Ona göre bu meslek çok sıradan ve sıkıcıydı. Kendini muhasebeci olarak oldukça mutsuz hissediyordu. Sıra dışı bir karar alarak 1892’de Frank G. Lenz bisiklet tutkusunun peşinden gitmek için bu mesleği bıraktı. Kısa bir süre sonra, dünyayı bisikletle gezme fikri onda bir tutku halini aldı. Bunu yapan ilk kişi olan Thomas Stevens’tan ilham alarak bisikletle dünya turuna çıkmaya karar verdi. Thomas Stevens, Nisan 1884’ten Aralık 1886’ya kadar, bir penny-farthing olarak da bilinen büyük tekerlekli bir bisikletle dünya turu yapmıştı.

Victorian Plymouth, İngiltere’de, yüksek tekerlekli penny-farthing’e yeni alternatif olarak güvenlik bisikleti üretmişti ve Frank G. Lenz bu bisikletle dünya turuna çıkacaktı. 1892’de bisikleti ve dönemin teknoloji açısından önemli kabul edilebilecek ahşaptan yapılma kamerası, bir tabanca ve ev yapımı bir şemsiye ile yola çıktı.

Pahalı yolculuğun finansmanında Outing Magazine sponsor olmuştu. İlk dünya turunu gerçekleştiren Thomas Stevens, Outing dergisinde çalışmaktaydı. Dergi bu yolculuğun haber, hikâyeler ve yolculuk fotoğraflarını yayınlamak için Frank G. Lenz’i işe aldı.

Frank G. Lenz yaşadığı süre içerisinde cesareti ve yaratıcılığıyla çevresinde beğeni kazanan biriydi. Sıcakkanlı ve girişken kişiliği nedeniyle çok sevildi. 15 Mayıs 1892’de şişirilebilir lastikleri olan 57 kiloluk günümüz bisikletinin prototipi kabul edilebilecek bir bisikletle dünyayı dolaşmak için Webster Bulvarı’ndaki evinden ayrıldı. Sponsoru olan Outing dergisi günümüz modern bisikletlerine benzeyen ve güvenlik bisikleti olarak adlandırılan yeni versiyon için büyük tekerlekli bisikletten vazgeçmesini istemişti ve Frank G. Lenz bunu isteksizce kabul etti. Frank G. Lenz, Pittsburgh’daki Smithfield Street Bridge’den bisikletiyle yola çıktığında 800’e yakın kişi onu uğurlamaya gelmişti.

İlk önce Washington, DC’ye ve ardından New York’a giden Frank G. Lenz, ABD’yi ve Kanada’nın bazı bölgelerini geçerek 20 Ekim’de San Francisco’ya ulaştı. Ülkenin bir ucundan diğer ucuna gitmişti.  Oradan Japonya’ya giden bir tekneye binerek ardından Çin’e geçti. Japonya seyahati sorunsuz ve barışçıl bir şekilde sürdü. Ancak Frank G. Lenz Çin’deyken bazı sorunlarla karşılaşmaya başladı. Çin’deki yollar özellikle kış aylarında kötü durumdaydı. Hava da kış olduğu için çok soğuktu ve karda ve buzda bisiklet sürmek zordu. Yerel halk genellikle düşmanca veya korku içindeydi. Lenz, Çin’i üç ay içinde geçmeyi planlamıştı ama bu onun altı ayını aldı. O zamanlar İngiliz İmparatorluğu’nun bir parçası olan Burma’ya ulaştığında önceleri mutlu olsa da Burma’nın ormanları, şiddetli yağmur ve neredeyse geçilmez yolları Lenz için engeller yarattı. Şimdi Myanmar olarak bilinen ülkeden geçerken Lenz’in sık ormanlardan geçmesi onu önemli ölçüde yavaşlattı ve sıtmaya yakalanmasına neden oldu.

Rangoon’a vardığında, yolculuğunun bir sonraki aşaması için bisikletine binmeyi imkânsız buldu ve bunun yerine gemiyle Kalküta’ya geçti. Ekim 1893’ün başlarında Kalküta’dan ayrıldı ve bir sonraki ayı Lahor’a geçerek geçirdi. Oradan güneye, Karaçi’ye gitmeye karar verdi, daha sonra buharlı gemiyle İran’daki Bushire’a gitti ve oradan kuzeye, Tahran’a gitti. Frank G. Lenz, Tahran’dan çok hoşlanmıştı ve ayrılmak istemedi. Ancak Tebriz’e doğru yola çıkması gerekiyordu. Nisan 1894’te, yaz sıcağına kalmadan Osmanlı’nın başkenti İstanbul’a ulaşmayı hedefliyordu. Tebriz’den İstanbul’a doğru yola koyuldu. Erzurum sınırlarındayken birdenbire kayboldu ve kendisinden bir daha haber alınamadı. Yaz boyunca haber alınamayınca ailesi endişelenmeye başladı. Osmanlı İmparatorluğu bu dönemde çalkantılı dönemi yaşıyordu. Bölgede olaylar yaşanıyordu. Neler oldu, bitti, bilmek pek mümkün görünmüyordu.

Onu bulmak için sayısız deneme yapıldı ve ne dirisine ne de ölüsüne ulaşılabildi. Frank G. Lenz’e ne olduğu resmi olarak bilinmemektedir. Ne olduğuna dair etrafta dolaşan çok sayıda varsayım bulunmaktadır. Bu varsayımlardan en az kabul göreni ve fantastik olanı farklı bir kimlikle orada özel bir hayat yaşamak için kaldığı ve kimliğini gizlediğidir. Bu çok mantıklı bir varsayım olarak görülmemektedir.

Tecrübeli bir diplomat, asker ve hukukçu olan dönemin ABD Osmanlı Büyükelçisi Alexander Watkins Terrell, Frank G. Lenz’in bölgedeki eşkıyalar tarafından öldürüldüğünden emindir. Outing Magazine dönemin ünlü bisikletçilerinden William Sachtleben’i Frank G. Lenz’in kaybolmasını araştırmak üzere Erzurum’a gönderdi. Sachtleben, 1892’de arkadaşı Thomas Allen ile birlikte dünya turunu tamamlamıştı. Olayla ilgili en detaylı araştırmayı yapan Sachtleben, Lenz’in oradaki küçük bir köyden geçerken bir şekilde kötü namı olan bir yerel aşiret liderine hakaret ettiğini öğrendi. Hikâyenin bundan sonraki kısmına dair varsayımlar farklılıklar göstermektedir. Aşiretin adamlarının onu daha sonra pusuya düşürerek öldürdükleri ve cesedini ormandaki bir nehir kıyısına gömdükleri varsayımı dile getirilmiştir. Bazı kaynaklar ise aşiret lideri ile tartışması sonrasında öldürülüp sonra da yakıldığını yazmaktadır. Bir başka varsayım ise fırtına sırasında nehirde boğulduğudur. Frank G. Lenz’in öldürüldüğü konusunda genel bir kanaat bulunmaktadır. Ancak nasıl öldürüldüğü konusunda farklı varsayımlar bulunmaktadır. En çok üzerinde anlaşılan varsayım; Frank G. Lenz’in yerel bir aşiret lideri ile tartışması sonrasında öldürülerek cesedinin ve bisikletinin nehre atıldığıdır.

Frank G. Lenz’i öldürdüğüne inanılan Kürt aşiret lideri, Osmanlı makamları tarafından suçlandı, yargılandı ve mahkûm edildi. Daha sonra hapishaneden kaçtı. Bu olay Osmanlı ve ABD arasında sekiz yıl süren bir diplomatik krize neden olmuştur. Hemen her görüşmede bu konu gündeme gelmiştir. Osmanlı İmparatorluğu önce bunun hükümetini ilgilendiren bir konu olmadığını, yerel düzeyde bir aşiretin işi olduğunu söyleyerek sorumluluk almamıştır. Frank G. Lenz’in ölümünden yaklaşık sekiz yıl sonra, ABD’nin bitmek bilmeyen baskısı üzerine, Osmanlı Hükümeti Frank G. Lenz’in annesine yaklaşık 7500 dolar tazminat ödemeyi kabul etmiştir.

İki yıllık bir yolculuk sonrasında evine geri dönmeyi umut ediyordu. Ancak olmadı. Frank G. Lenz ve bisikleti, ABD’yi ve Japonya, Çin ve İran da dâhil olmak üzere birçok ülkeyi yaklaşık 15000 mil kat ettikten sonra Türkiye’de kayboldu. Frank G. Lenz yola çıkarken “İnsan ırkı arasında bir kardeşlik duygusu vardır” inancındaydı. Bu uzun macerası yaşamına mal olsa bile bisiklet dünyasında kalıcı bir etki bıraktı ve maceracı ruhuyla birçok kişiye ilham verdi. Kısa yaşamında bisiklete olan ilginin artmasında önemli hizmetler yaptı.

Birçok kişi bugün Frank G. Lenz’in yolculuğunun aşırı derecede gözü kara olduğunu söylemektedir. Gerçekten de, refakatsiz bir bisikletçinin dünyayı dolaşabileceği fikri, o zamanlar Amerikan kibrini temsil ettiğini düşünen yazarlar vardır. Frank G. Lenz’in önündeki zorlukların büyüklüğü konusundaki saflığı, onun sonunu getirmiş olabilir. Yola çıkarken basın toplantısında karşılaşacağı tehlikeler sorulduğunda, “gezmesi en zor iki ülke olan Çin ve Türkiye’de sorun yaşayabileceğini” söylemişti. Geri dönüp dönemeyeceği sorulduğunda ise kendinden emin bir şekilde, “Henüz üstesinden gelemediğim hiçbir şeyle karşılaşmadım” demişti. Bu öz güvenle yola çıkan Frank G. Lenz bir daha geri dönmemek üzere pedal çevirdi.

Bu öyküdeki kişisel trajediye rağmen Frank G. Lenz’in dünyayı görme isteği ve temel iyimserliklerini anlayabilmemize yardımcı olabilecek nokta, bu kişilerin korumasız ve korunaksız evlerine sağ salim döneceklerini düşünmeleri için gerçekten insanlığa temel bir inançları olması gerekiyordu. Bu her şeyin üzerinde anlam içeriyor. İnsanların hiçbir zaman kaybetmemesi ve büyütmesi gereken bir duyguyu ifade etmektedir.

Bu topraklarda gezerken yaşamını kaybeden gezgin öykülerimizin sona ermesi dileğiyle…

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar