KÜLTÜR-SANAT 

‘ARTURO UI’NİN ÖNLENEBİLİR TIRMANIŞI

Ekonomik kriz ne kadar büyükse, toplumsal moral o kadar düşük olur. Ekonomik krizin Chicago’yu vurduğu yıllarda karnabahar ticareti durma noktasına gelmiştir. Önde gelen karnabahar tüccarları, işlerin yeniden nasıl canlandırılabileceğini tartışırken manavlar bile yavaş yavaş satışları tekrar canlandırmak için her yolu denemektedir. Tüccarlar, acımasız gangster Arturo Ui’nin karnabahar işine girmesinin engellenmesi gerektiği konusunda hemfikirdirler. Saygın ama yaşlanan politikacı Dogsborough, bir entrikanın yardımıyla şehirden borç almaya ikna edilir. Saygıdeğer politikacı Dogsborough kamu parasıyla onlara yardım ederken kendine sunulan hisseler yardımıyla kendini de zenginleştirmiştir. Skandal patlamak üzeredir ve Dogsborough, yolsuzluğa teslim olur. Yargılanmaktadır ve tek kurtarıcısı, uşaklarıyla birlikte fırsatı vicdansızca kullanan Arturo Ui gibi görünmektedir. Kamuoyunda Dogsborough’un tarafını tutarken önemli tanıklar bu süreçte kritik anlarda öldürülür. Arturo Ui, gangster dostlarıyla birlikte, sebze vakfını ve Dogsborough’nun kontrolünü tehditler, şiddet, cinayet ve baştan çıkarmalarla hızla ele geçirir. Koruma için ödeme yapmayı reddeden bir adam, deposunu alevler içinde bulur. Devam eden yargılama, hâkim ve savcıların satın alındığını ortaya çıkarmaktadır. Parlak bir savunmacının çabalarına rağmen, işsiz bir serseri mahkûm edilir. Oyunda mafya, adalet, polis, medya, iş dünyası, politika ve suç arasındaki bağlantılar ironik bir duyguyla tasvir edilmektedir.

Siyaset ve ticari entrika saflarında hızla yükselen Arturo Ui, gücünü genişletmek için şiddetin tek başına yeterli olmadığını bilmektedir. Halkı manipüle etmek de bu genişlemenin önemli bir parçasıdır. Sıradan bir gangsterlikten mafya kralına uzanan Arturo Ui’nin zamanı gelmiştir ve iş ve siyasetin yozlaşmış ağını ustaca kullanır ve kendini gücün zirvesine yerleştirir. Gücü elinde tutmak için gangster içgüdülerini kullanarak siyasete yönelir. Arturo Ui, korku ve sahte vaatlerle bir kalabalığı nasıl etkileyeceğini çabucak öğrenir. Bu amaçla bir tiyatrocudan tavır ve hitabet dersleri alır.

Bertolt Brecht’in, Hitler’in iktidarı ele geçirmesi ve onun “tarihi gangster şovu” hakkındaki hicivli benzetmesi her zamankinden daha anlamlıdır. Brecht’in bu draması faşizm, kapitalizm ve gücün kötüye kullanılması hakkında uzak görüşlü bir benzetme olarak kabul edilebilir. ‘Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı’, Bertolt Brecht ve tiyatrosunun faşist bir diktatörün yükselişini hicvetmek için bir araçtır. Bertolt Brecht, Alman parlamentosuna yapılan saldırı olan Reichstag yangınından bir gün sonra, Şubat 1933’te Berlin’den ayrıldı. Başkan Paul von Hindenberg, Brecht’in dediği gibi “ev boyacısı”nın kontrol edilebileceğine dair yanlış inanışla 30 Ocak’ta Hitler’i şansölye olarak atamıştı. 4 Şubat’ta Hitler, kendisine, basında veya siyasi olaylarda uygulamalarına karşı çıkan herkese karşı harekete geçmek için acil durum yetkileri vermişti.

İlk başta, Brecht ve karısı ve sanatçı ortağı olan Helene Weigel Bavyera’ya gitmeyi planladı. Brecht, Nazi milis kuvvetlerinden tehdit mektupları aldı. Weigel kısa süre sonra tutuklandı. 27 Şubat akşamı Naziler Reichstag’ı ateşe verdi ve suçu komünistlere attılar. Ertesi gün Hitler, Almanya’yı vatana ihanetten korumak için olağanüstü hal ilan etti. Naziler, hükümete meclis olmadan dört yıl boyunca yönetme yetkisi veren bir yasa çıkardı. Nazilerin kitapları yakması sırasında Brecht’inkilerle birlikte kitapları da yok olan Alman yazar Walter Mehring, Brecht’e Almanya’yı terk etmesi gerektiğini söyledi.

Hayali bir röportaj biçimi vererek defterine düştüğü 1933 tarihli bir notunda her zamanki o müthiş mizahıyla şunları yazar Bertolt Brecht:

Almanya’dan kaçtınız mı? ‘O sırada bir okuma için Viyana’da bulunuyordum. Duydum ki Bay Hitler bir süre Almanya’nın meselelerini benim gibi düşünenleri işe karıştırmadan çözmeyi arzu ediyor. Bu amaçla etrafa tümüyle alışılmadık yetkiler dağıttığı için dönüşümü erteledim.’

Brecht, ilk versiyonunu yazdığı sırada Scena Tiyatrosu’nda oynuyor, Danimarka’da yaşıyordu. Brecht önce küçük bir Danimarka adası olan Thurø’ya yerleşti. Weigel ve iki çocuğu orada ona katılacaktı. Weigel, sayısız işinin sona ermesi şartıyla onunla birlikte hareket etmeyi kabul etmişti. Brecht’e hayran olunacak çok şey var ama kadınlara yaklaşımı bunlardan biri değildi.

Naziler, Brecht’in arabasına komünist malı olduğu iddiasıyla el koydular. Gestapo, Brecht de dâhil olmak üzere sürgündeki kırk dört yazarın banka hesaplarını dondurdu ve varlıklarının kontrolünü ele geçirdi. Aile Danimarka’da ancak o zamanlar ünlü bir Danimarkalı yazar –ve Weigel’in eski arkadaşı– Karin Michaelis’in birkaç yıl boyunca onlara sağladığı destek ile hayatta kalabildi.

Kuzey Finlandiya’da Sovyetler Birliği’ne saldırmaya hazırlanan Alman birlikleri vardı. Yiyecek kıtlığı vardı ve Brechtler çaresizce ABD’ye vize almaya çalışıyorlardı. Bu ateşli atmosferde Brecht’in oyunu üç haftada yazıldı. Brecht, bu eserini, bir “gangster” oyunu biçiminde yazma düşüncesine 1935 yılının sonlarında, New York’ta bulunduğu sıralarda karar vermiştir. ABD’de organize suç mafyasının birbiriyle olan rekabetindeki şiddet eylemlerine büyük ilgi duymuş ve gözlemlemiştir.  Çeteler arasındaki kanlı çatışmaları yazan gazete kupürlerini toparlamış, dönemin gangster filmlerini seyretmiştir.

1940 sonu ile 1941’in başında Finlandiya’da bulunduğu günlerde, yakın dostu ressam Hans Tombrock’a, Almanya’nın içler acısı durumunu gösteren resimler yapmasını önermiştir. Bu resimler “Üçüncü Reich”, “Adolf Hitler’in Alman Irkını Arıtması”, “Badanacının Hayatı” ve “Parlamento Binasının Kundaklanması” gibi, ‘Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı’nın ipuçları olan konuları içermektedir.

Brecht’in Hitler ve Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi – NSDAP benzetmesi 1941’de Finlandiya’da sürgünde yazılmıştır ve faşist bir liderin yükselişine olanak sağlayan toplumsal koşulları anlatır. Çünkü Arturo Ui’nin yükselişi durdurulabilir bir yükseliştir. Bu yükseliş herkesin gözleri önünde bilindik yöntem ve araçlar kullanılarak olmaktadır. Bugün bile gündemimizde yer alan ve küresel olarak daha fazla örneğini gördüğümüz otokratik-milliyetçi sistemlerdeki artış ve artan sosyal eşitsizlikler bu tür eğilimleri hızlandıran ama gözlemlenebilen gelişmelerdir.

Arturo Ui’nin küstahlığının ve kendini beğenmişliğinin 1920’lerde Almanya’da Nazizm’in yükselişine benzer şekilde vahşi bir etkiye sahiptir. Brecht’e göre, bu güçlü ve güncel hiciv, Hitler hakkında bir oyun değil, daha çok ona direnebilecek güce sahip ama direnemeyen insanların vurdumduymazlığı, rahatlığı üzerine uyarıcı bir hikâyedir. Bertolt Brecht, dünya savaşının ortasında, zamanımız için aydınlatıcı bir benzetme yaparak dramayı ortaya çıkarmıştır. Brecht’e göre sanat, gerçeğe tutulan bir ayna değil, onu şekillendirecek bir çekiçtir. Yozlaşmış bir dünyanın genel olarak nasıl şiddet canavarları yarattığının anlatıldığı güçlü bir oyundur. Brecht’in, Hitler’in yükselişinin nasıl gerçekleştiğini göstermek için bu benzetmeyi kullanarak başarılı bir iş çıkarmıştır.

Bertolt Brecht’in bu oyunu ne kadar zaman önce yazdığını düşünürsek, kesinlikle okuyanı, izleyeni sarsıyor. Bu sarsıntı ihtiyacı bugün de geçerliliğini koruyor. Oyun, Hitler’in iktidara gelişinin detaylı bir anlatımını yapmamaktadır. Böyle bir iddiası da yoktur. Ancak oyunun net bir şekilde ortaya koyduğu şey, Hitler’in iktidara gelmesine yol açan önemli olayların ana hatlarını çizmektir. Oyundaki çoğu olay tarihte gerçek bir olayı akla getirmektedir. Örneğin bir ürün deposu yangını, 1933 Reichstag yangınına atıfta bulunmaktadır. Oyunun tarihsel gerçeklikle ilişkisi temsili olmaktan çok indirgemeci ve kinayelidir.

Brecht’in kurduğu Berliner Ensemble’ın 1995’ten bu yana bu oyunu sahnelemektedir. Oyun kataloğunda “Büyük siyasi suçlular kesinlikle teşhir edilmeli ve her şeyden önce alay konusu olmalıdır. Çünkü her şeyden önce onlar büyük siyasi suçlular değil, büyük siyasi suçların failleridir ki bu tamamen farklı bir şeydir.” yazmaktadır.

Almanya dışında ve özellikle ABD’de çok kez sahnelenmiştir. Chambéry, Villeurbanne, Berkeley, Los Angeles, Bombay, Kalküta, Yeni Delhi ve Karakas ve bugüne kadar 400’den fazla kez oynandı. Milano, Moskova, Avignon, Mulhouse, İstanbul, Lizbon, Buenos Aires, Sao Paulo, Gunajuato gibi şehirlerde sahne aldı. 1979 yılında Ankara Devlet Tiyatrosu sahneledi. 2015 yılında 17’nci Devlet Tiyatroları – Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali’nde Tiyatro Adam ‘Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı’nı Adana’da sergiledi. 1976-1977’de Çağdaş Sahne, 1999’da İstanbul Devlet Tiyatrosu oyunu sahneledi.

Adana Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu da bu yıl, geçmişi ödül ve başarılarla dolu bu oyunu sahneye koyuyor. Bugüne kadar bu oyunu oynayan pek çok tiyatroda ilgi ile karşılanan oyuna Adana tiyatro seyircisinin sahip çıkacağına ve yoğun ilgi göstereceğine eminim.

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar