AŞKI ARAYAN BİR AŞK HİKÂYESİ: ‘BRIDGERTON’
-ADANA-
“Bana bir şey söylemen gerekmiyor, sadece seni sevdiğimi bil, yeter.” – Julia Quinn, ‘Yüreğe Söz Geçmiyor’
Hayatımızın yangınlarla, yitip gitmeye başlayan umutlarla acımasızca sınandığı şu zor günlerde “hayatın olağan akışının mümkün kıldığı şeyler” bir şekilde gerçekleşmeye devam ediyor.
“En iyi filmler sadece sinemada izlenir!” algısını yıkarak, en kusursuz yapımları evlerimize ve ekranlarımıza taşıyan Netflix, en çok izlenen yapımlarının listesini açıkladı ve bu yapımların yepyeni sezonlarla çok yakında yeniden ekranlarımızda olacağını duyurdu.
Netflix’in en çok izlenen içeriği; seksen üç milyonluk rekor bir izlenmeyle ‘Bridgerton’ dizisi oldu. Dizi, 25 Aralık’ta hayatımıza dâhil oldu ama ben o dönemde farklı koşturmacaların içinde olduğum için diziye göz atamadım. ‘Bridgerton’ ile tanışalı, bu güzel döneme ve hikâyeye dâhil olalı birkaç gün oldu ama ben diziyi izlerken kendimi hep sanki o anlarda o dönemlerde yaşıyormuş gibi hissettim. Dizinin bu kadar çok izlenmesinde ve dilden dile dolaşmasında bu samimi havanın ve mükemmel şekilde oluşturulmuş dizisel kurgunun büyük katkısı var.
‘Bridgerton’, dayatmaların, kuralların ve erkek egemen sosyolojik dinamizmin baskın olduğu bir toplumda; bir kadının aşkı arayan aşk hikâyesini anlatıyor.
“Evlilik konusunda bana ne kadar çok baskı yaptığını tahmin bile edemezsin. Ne de olsa, bekâr erkekler her zaman ilgi çeker. Evde kalmış kızlara ise sadece acınır.” (Julia Quinn, ‘Yüreğe Söz Geçmiyor’)
KAPILARINIZ LONDRA’NIN HİÇ BİLMEDİĞİNİZ BİR MANZARASINA AÇILIYOR
1813 yılının Londra’sında Regency döneminde, genç kızlar için “erkeklere kur yapıp evlilik birliğine adım atma” sezonu başlamıştır. Sosyetenin en tanınan ve en soylu aileleri özenerek, büyük bir titizlikle yetiştirdikleri ailenin en büyük kızı için ideal eşi seçme telaşına düşmüştür. Bu yeni evlilik sezonunun en popüler ailesi ise soyları oldukça eskilere dayanan Bridgerton ailesidir.
Bu ideal eş, en şaşaalı balolarda bulunacak, beraber çay bahçelerinde yapılan bir-iki kısa yürüyüşten sonra evlilik gerçekleşecektir; çünkü bu evlilikte amaç aşk ya da sevgi değildir. Amaç; Londra sosyetesinde statü yükseltecek, en güzel pırlantaları parmaklara takacak, ekonomik açıdan lüks içinde yaşatacak bir eşe sahip olabilmektir. Sosyete için ideal eş tanımı ve özellikleri kesinlikle budur!
Kraliçe Charlotte, sarayında verdiği davette Bridgerton ailesinin genç kızı Daphne’yi görür. Güzelliği, ışıltısı, konuşma tarzı ve tavırları ile kraliçenin bile dikkatini çeken Daphne Bridgerton, Londra’da, sezonun en nadide incisi, adeta bir su tanesi olarak görülür. Genç beyefendiler, yaşlı lordlar, kraliçenin yeğeni Prusya Prensi de dâhil olmak üzere neredeyse ülkedeki tüm erkekler Daphne için bir yarışın içine girer. Çünkü bu erkeklere göre savaşta ve aşkta her şey mubahtır…
GERÇEK AŞKIN PEŞİNDE
“Kadere inanır mısınız? Ya kader bir gün yolunuzu aşkla keserse?” (Julia Quinn, ‘Yüreğe Söz Geçmiyor’)
Daphne Bridgerton, balodan baloya koşturduğu, en göz alıcı kıyafetlerle sosyetenin önüne çıktığı bu evlilik sürecinden, yapay ilgilerden, sahte gülümsemelerden fazlasıyla sıkılır. Uzun zamandır Londra’ya gelmeyen Hasting Dükü Simon Basset’in tekrar Londra’ya gelişiyle hem ülkede hem de Daphne’de büyük bir telaş başlar. Daphne, Dük Basset’in varlığıyla, aslında ne istediğinden emin olmaya başlar.
Daphne Bridgerton, annesi ve babası gibi aşk üzerine kurulan bir evlilik yapmak istemekte, sosyetenin ideal eş prangasıyla bir ömür geçirmek istememektedir. Yakışıklı Dük Basset ile sosyeteyi kandırmak için başlayan yakınlıkları zamanla arkadaşlığa, sonra da büyük bir aşka dönüşür.
Hasting Dükü Simon Basset, Daphne’yi anlamış, Daphne’nin hislerine, düşüncelerine saygı duymuş ve ona yüreğinin peşinden gidebilme cesareti vermiştir. Dük için de durum oldukça zor ve karışıktır. Cemiyetin ünlü anneleri kızlarını onunla evlendirmek için pis oyunların içine girmekte, Dük Basset’i hemen kapıp asla kaçırılmaması gereken bir av gibi görmektedirler ama Dük Basset’in aşka, evliliğe ve kadınlara bakışı asla böyle değildir. Planlarla, oyunlarla, hilelerle, çıkarlarla kurulmaya çalışılan evlilikler, Simon Basset’e göre; ufacık bir rüzgârla yıkılabilecek bir toz bulutundan ibarettir.
“İkimiz de kapana kısılmışız diye düşündü Simon. Cemiyetin kuralları ve beklentileri tarafından kıskıvrak yakalanmışız.” (Julia Quinn, ‘Yüreğe Söz Geçmiyor’)
Daphne, cemiyetin bu nahoş evlilik geleneğine karşı durarak, kraliçenin ve annesinin desteğini de arkasına alarak Simon ile evlenir. Küçüklüğünden beri gerçek aşkı arayan ve onu kalbinin en derinliklerinde hissetmek isteyen Daphne Bridgerton sonunda gerçek aşkı bulmuştur…
KADINA UYGULANAN PSİKOLOJİK ŞİDDETİN FARKLI BİR BOYUTU
‘Bridgerton’ dizisinde, evlilik üzerinden kadına uygulanan oldukça sert bir psikolojik şiddet var. Genç kızlar adeta bir hediye paketi gibi erkeklere sunulmaya çalışılırken, bazı kızlara da sosyete tarafından “evlenilecek kız ve evlenilmeyecek kız” etiketi yapıştırılıyor.
Bir erkeğe muhtaç olmadan, kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan kadın sanatçılar, özellikle de ressamlar ve operacılar, “evlenilmeyecek kızlar” kategorisine alınırken; hayatı sadece iyi çocuk bakabilmek ve kocasına piyano çalabilmek ile sınırlandırılan genç kızlarsa kesinlikle “evlenilecek kızlar” kategorisine alınıyor. Bu durum adeta bir çağ trajedisi, psikolojik şiddetin ise farklı bir boyutu.
Günümüzde de bu tür etiketlemeler ve ayrımlar hâlâ devam etmekte. Coğrafyalar, tarihler, takvimler değişse de bazı zihniyetler asla değişmiyor…
HASTING DÜKÜ SİMON BASSET, ŞU SIRALAR TÜM KADINLARIN GÖZDESİ
Dizinin romantik, zeki ve anlayışlı adamı; sosyetenin evlilik dayatmalarına şiddetle karşı çıkan ismi Hasting Dükü Simon Basset, şu sıralar tüm dergilerde, ödül törenlerinde, dizi ve karakter tanıtımı yazısında karşımıza çıkıyor. ‘Bridgerton’ dizisinin bu kadar çok izlenmesinde etkisi oldukça büyük olan Dük Basset; soyadına ve düklük makamına takıntılı, zorba bir babanın evinde, annesiz bir hayatta kendi yolunu çizmeye, kendi hikâyesini anlatmaya çalışan biri. Kusursuz bir evlat olamadığı için babası tarafından dışlanan Dük Simon Basset, annesinin ölümünü de kendi doğumuna, yani varlığına bağlıyor.
Geçmişinden gelen trajedileri Daphne’ye duyduğu güçlü sevgiyle ve gerçek aşkla aşmaya çalışan Simon, hayatındaki zorlukların ve kötü dönemlerin acısını Daphne’den çıkartmak yerine onun varlığıyla ve aşkıyla iyileşiyor, değişiyor; babasını, zorluklarla geçen çocukluğunu, hatta babasından dolayı içinde büyüyen babalık korkusunu bile arkasında bırakmayı başarıyor. Çünkü gerçek aşkın aşamayacağı engel yoktur.
İçinde bulunduğumuz dönemde kendi içsel benliğiyle olan hesaplaşmalarının acısını karısından, sevdiği insandan çıkaran, şiddete ve ölümlere başvuran erkek figürlerine, Dük Simon Basset varlığıyla adeta bir karşı duruş sergiliyor. Kadın izleyicilerin Dük Basset’i bu kadar sevmesinde ve karakterin birçok ödüle aday gösterilmesinde, Simon’un bir kadını nasıl seveceğini çok iyi bilmesinin, kadın ruhuna dokunabilmesinin büyük katkısı var…
REGÉ-JEAN PAGE’Yİ İZLERKEN BÜYÜLEYİCİ PERFORMANSINDAN GÖZLERİNİZİ ALAMAYACAKSINIZ
Simon karakterine oyunculuğuyla hayat veren Regé-Jean Page, şu sıralar kariyerinde altın çağını yaşıyor desek yanlış olmaz. Yakışıklı aktörün altı yüz binlerdeki Instagram hesabı, şu an milyonlarda ve ekranların en kusursuz karakteri olarak da birçok ünlü dergi tarafından seçilmiş durumda! Regé-Jean Page, Dük Simon Basset performansıyla uzun süre daha konuşulacağa ve popülerliğini de giderek artıracağa benziyor!
“Saçmalama derken Daphne, kocasını çenesinden tutup kendine doğru çevirdi. Sen beni asla üzemezsin. Karısına duyduğu sevgi, Simon’un adeta içinden taşıyordu. Bazen diye mırıldandı, seni öyle çok seviyorum ki bu beni korkutuyor. Eğer sana dünyayı verebilecek olsam, verirdim, biliyorsun, değil mi?” (Julia Quinn, ‘Yüreğe Söz Geçmiyor’)
Kalbimizin ve aklımızın zor zamanlardan geçtiği şu günlerde, sizi alıp bambaşka yerlere ve hikâyelere götürecek ‘Bridgerton’ dizisini umarım bu yazımdan sonra izlenecek diziler listenize eklersiniz.
Gerçek aşktan ve bu aşkın gücünden kesitler sunan, kostümleriyle, mekânlarıyla ve senaryosuyla izleyiciye müthiş anlar yaşatan ‘Bridgerton’ dizisi, Netflix’in en çok izlenen yapımları arasında sizleri bekliyor…