EDEBİYAT 

BİR ÇEVİRİ ŞİİRLER KAYNAKÇAMIZ NEDEN YOK?

Çeviri, özellikle de şiir çevirisinin ne kertede zor bir uğraş olduğunu bilirim – ben de şiir çevirisi yaptım çünkü. Sadece Pablo Neruda’dan yaptığım çeviriler değil ama başka şairlerden yaptığım çeviriler de, ‘Çeviri Şiirler’ adıyla, Cem Yayınları tarafından yayınlanmıştı.

Birkaç istisnası dışında (mesela Sabahattin Eyuboğlu ve Suut Kemal Yetkin dışında), benim bildiğim kadarıyla çevirmenlerin tümü şairlerdir. Hemen aklıma gelenleri sıralayayım: Yahya Kemal, Cahit Sıtkı Tarancı, Ahmet Muhip Dıranas, Vasfi Mahir Kocatürk, Orhan Veli, Melih Cevdet Anday, Oktay Rifat, Necati Cumalı, Sabahattin Kudret Aksal, Can Yücel, Talat Sait Halman, Cevat Çapan, Sait Maden, Özdemir İnce, Erdoğan Alkan, Eray Canberk, Ahmet Necdet, Ataol Behramoğlu… Bu şairlerin, dilimize gerçekten, neredeyse Türkçe gibi söylenmiş, benzersiz güzellikte şiirler çevirdiklerini de biliyoruz… Orhan Veli’nin Aragon’dan çevirdiği ‘Elsa’nın Gözleri’ çevirisi böyledir örneğin, Melih Cevdet’in Edgar Allan Poe’dan yaptığı ‘Annabel Lee’ çevirisi de… Daha başkaları da var elbet!

Ama elimizde bir ‘çeviri şiirler kaynakçası’ yok! Şiir çevirisi ne kertede zor bir uğraşsa, böylesi bir kaynakça düzenlemek, bir o kadar, hatta belki daha zor. Böyle bir kaynakça düzenlense bile bunun çabucak eskiyebileceğini, her yıl ya da en geç iki yılda bir, güncelleştirilmesi gerektiğini de biliyorum elbet. Ama gene de belirli periyodlar için bu yapılabilir: Mesela, 1928-1978 döneminde yapılmış şiir çevirileri kaynakçası, gibi…

Bir çeviri şiir kaynakçasının olmayışı, karşılaştırmalı şiir çevirilerinin yapılabilmesine imkân vermiyor. Ama sorun, sadece bu değil! Çevirmen de, çevirmekte olduğu şiirin, daha önce çevrilip çevrilmediğini, çevrildiyse kaç kez çevrildiğini bilebilmek imkânına sahip olamıyor. Bir örnek vereyim: Rilke’nin ‘Sancakdar’ını Almancadan dilimize çeviren Oruç Aruoba’ya, bu şiirin daha önce, hem de 1940’lı yıllarda çevrildiğini söylediğimde çok şaşırdığını hatırlıyorum. ‘Sancakdar’ın kendisinden çok önce, Sabahattin Ali tarafından çevrildiğini, bu çevirinin ‘Tercüme’ dergisinin 9’uncu sayısında yayımlandığını söylediğimde daha da çok şaşırdı idi. Üstelik Oruç’unki Türkçede ikinci ‘Sancakdar’ çevirisi de değildi: Vural Ülkü’nün de bir ‘Sancakdar’ çevirisi vardı – o da, ‘Tercüme’nin 83’üncü sayısında yayımlanmıştı…

Bir ‘çeviri şiirler kaynakçası’nın olmayışı, yapılan derlemelerde de ciddi eksikliklere yol açabiliyor. Mesela, Asım Bezirci’nin hazırladığı Orhan Veli’nin ‘Çeviri Şiirleri’nin ikinci basımı (Birinci basımdaki adı ‘Bütün Çeviri Şiirleri’ idi; ikinci basımda, adından ‘bütün’ sözcüğü çıkartıldı) eksiktir: Birinci basım, ‘fazlalıklar’la doluydu: Asım Bezirci, Orhan Veli’nin sanarak Yahya Kemal’in çevirilerini de, Orhan Veli’nin sanarak kitaba almıştı. İkinci basımda da eksiklikler devam etti: Orhan Veli’nin, Mehmet Ali Sel imzasıyla Mevlana’dan yaptığı çeviriler –ki bu çeviriler ‘İnsan’ dergisinde Mayıs 1941’de yayımlanmıştır– Bezirci’nin kitabının ikinci basımında da yoktu.

Sırası gelmişken bir de düzeltme yapayım: Orhan Veli’nin ‘Bütün Şiir Çevirileri’nde (1.basım, Can Yayınları, 1982), Asım Bezirci’nin Ömer Hayyam’a aitmiş gibi gösterdiği ‘7. Rubai’, Hayyam’ın değildir. Fethi Naci, ‘Eleştiri Günlüğü’nde (Özgür Yayınlar, 1986, s.155) Yahya Kemal’in ‘Rubailer ve Hayyam’ın Rubailerini Türkçe Söyleyiş’ adlı kitabından yola çıkarak bu rubainin Hayyam’a ait olmadığını, haklı olarak, belirtir. Ancak Fethi Naci’nin de yanıldığı, bu rubainin Yahya Kemal’in sanmış olmasıdır. Oysa Yahya Kemal’in kitabında, söz konusu rubai, ‘Lâedri’den’ başlığıyla yayımlanmıştır. Yahya Kemal, anlaşılan, bu rubainin kime ait olduğunun bilinmediğini düşünmüş olmalı.

Hemen belirteyim: Asım Bezirci’nin Ömer Hayyam’a, Fethi Naci’nin Yahya Kemal’e, Yahya Kemal’in de ‘Lâedri’ye atfettiği bu rubai, Mevlana’ya aittir. Nitekim “Biz aşka tapanlarız müselman başka” dizesiyle başlayan bu rubai, M. Nuri Gençosman’ın ‘Mevlana’nın Rubaileri’nde (306’ncı rubai), Asaf Hâlet Çelebi’nin ‘Mevlânâ’nın Rubaileri’nde (s. 117) ve A. Kadir’in ‘Bugünün Diliyle Mevlânâ’sında (s.103) yer almaktadır.

Bir çeviri şiirler kaynakçamız olsaydı bütün bunlar olmazdı herhalde…

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar