HABER TOPLUM 

11 KENTTE DEPREM MÜZELERİ KURABİLİRİZ

Türkiye’yi yasa boğan ve 11 kenti etkileyen Kahramanmaraş merkezli depremlerden ders çıkarılması gerektiğini belirten uzmanlar, toplumsal hafızanın önemine işaret ediyor. Depremlerde yerle bir olan şehirlerde Japonya’da örneklerine rastlanan deprem müzelerinin oluşturulmasını öneren uzmanlar, enkazdan çıkarılan eşyaların sergileneceği müzelerin depremlerin unutulmaması için simge haline getirilebileceğini ifade ediyor.

‘JAPONYA’DA 2002’DEN BERİ DEPREM MÜZESİ VAR…’

Japonya’nın Kobe kentinde bulunan Kobe Depremi Anıt Müzesi’nin 2002’de açıldığını ve 1995 Kobe Depremi’ni anlattığını kaydeden uzmanlar, “Kobe Depremi Anıt Müzesi, 15 Ocak 1995’te saat 5.46’da meydana gelen 7,2 büyüklüğündeki Büyük Hanshin Awaji Depremi’nde meydana gelen olaylara ve hayatını kaybedenlere adanmıştır. Awaji Adası’nın hemen kuzeyindeki merkez üssüne en yakın şehir olan Kobe’de olmak üzere 6 binden fazla insan felakette hayatını kaybetmişti. Büyük Hanshin Awaji Depremi, 1923’teki Büyük Kanto Depremi’nden sonra Japonya’nın başına gelen en kötü deprem afetiydi. 400 binden fazla bina hasar gördü ve bir dizi demiryolu köprüsü ve yükseltilmiş otoyol çöktü” diyor.

Kobe Depremi, 1995

‘DEPREMİN YIKIMI VE SESLERİ VİDEOYLA ANLATILIYOR…’

Kobe Depremi Anıt Müzesi’nde ziyaretçilere depremin yarattığı yıkımın seslerini ve görüntülerini canlandıran 7 dakikalık bir video gösterildiğini kaydeden uzmanlar, “Videodan sonra ziyaretçiler, rekonstrüksiyonların binalara ve fiziksel yapılara verilen hasarın daha da hissettirildiği bir koridordan geçiyorlar. 15 dakikalık bir başka video ‘Bu Şehirle Yaşamak’, depremden sonra yaşananların öyküsünü ve Kobe halkına barınak, elektrik, su ve yiyecek tedariki sağlamak için yapılan yardım çalışmalarını anlatıyor” ifadelerini kullanıyor.

– Japonya’nın Kobe kentinde bulunan Kobe Depremi Anıt Müzesi –

‘EŞYALAR, HATIRALAR SERGİLENİYOR…’

Müzenin üçüncü katında hayatta kalanların, özellikle de olayı yaşayan küçük çocukların tanıklığının yer aldığı bir duvar panelinin bulunduğunu ifade eden uzmanlar, “Ziyaretçileri etkinlik hakkında bilgilendirmek ve eğitmek için hayatta kalanların kendi deneyimlerini anlatan videoları da dâhil olmak üzere bir dizi uygulamalı, etkileşimli sergiler vardır. Ayrıca depremden kurtarılan bazı eşyalar da sergilenmektedir. İkinci kattaki sergiler esas olarak okul gruplarına yöneliktir ancak bireysel ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. İkinci katta afet yönetimi üzerine sergiler ve atölyeler bulunurken, doğu binasının üçüncü katı rüzgâr ve su felaketleri tehdidi ve bunların hafifletilmesi ile ilgilidir. Doğu binası ayrıca saatte iki kez Kobe Depremi ile ilgili bir belgesel gösteriyor. Bu bina aynı zamanda müzenin dükkânına ve restoranına da sahiptir” diyor.

‘DEPREM MÜZELERİ TOPLUMSAL HAFIZAYI YAŞATABİLİR…’

Bu müzenin benzerinin Kahramanmaraş depremlerinden zarar gören 11 kentte de yapılması gerektiğini ifade eden uzmanlar, “Kobe Depremi’nde olduğu gibi bizde de deprem müzeleri bu şehirlerde kurulmalıdır. Bu özellikle deprem konusunda bilinçlendirme ve farkındalık oluşturulması ve toplumsal hafızanın canlı tutulması için gereklidir. Şu anda enkazdan çıkarılacak fotoğraflar, bebek ve çocuk eşyaları, ev eşyaları gibi birçok obje toplanarak müze için sonradan değerlendirilmelidir. Şu anda toplanmazsa bu materyaller kaybolacaktır. Bu konunun uzmanları çok acil sahadan numuneleri toplamalıdırlar” diyor.

Kahramanmaraş Depremi, 6 Şubat 2023, Hatay

‘YARIM KALAN ANILARIN DA ENKAZI VAR…’

Kahramanmaraş depremlerinde yıkılan kentlerin atmosferini de anlatan uzmanlar, enkazın altında sadece eşyaların değil, yarım kalmış hayatlardan izlerin de bulunduğunu kaydederken, “Hatay merkezde neredeyse hiç sağlam ev kalmamış. Hepsi ya yan taraflardan büyük kırıklarla patlamış ya da tamamen çökmüş. Televizyonlarda da gördüğümüz yıkık ve viran bir şehir var. Şehir terk edilmiş, her yerde enkazlar var ve şehrin tepesinde toz bulutları hâkim. Cansız bedenleri veya ziynet eşyaları çıkarmak için çalışan makineler var her yerde. Ama bazen o enkazın içinden bir şeyler çıkıyor, uçuşuyor, düşüyordu önümüze. Fotoğraf albümleri, diplomalar, günü gelmemiş düğün davetiyeleri, tıp öğrencisinin kitap sayfaları, üniversiteyi kazanan gencin ‘Kazandı’ belgesi, bebek biberonu, oyuncak ayılar… İşte, o zaman tekrar bakıyoruz o enkaz yığınlarına, sadece beton yığını, demirler, eşyalar, koltuklar değil, yarım kalmış anıların enkazı var” ifadelerini kullanıyor.

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar