EDEBİYAT 

SANATIN YARATIM GÜCÜ VE ‘AKDENİZ EFSANELERİ’

Talip Apaydın, “Günler nisandan mayısa doğru gidiyor” dizesiyle başlıyor ‘Bahara Doğru’ şiirine. Yeni bir hayatın ucuna doğru ilerlerken, her şeyin daha iyi olması beklentisi içerisinde, “Son kez olur, sonra her şey düzelir” umuduyla bir kez daha kapandığımız evlerde iyi edebiyata, iyi sanata sarılarak; “İyi ki edebiyat, iyi ki sanat var” diyerek yaşıyoruz günlerimizi pek çoğumuz. Kitaptan, sanattan ve edebiyattan bağımsız bir yaşam düşünemiyorum. Nitelikli kalemleri, tüm heyecanımla ve tüm merakımla okumak, okumak ve okumak istiyorum. Okumak, onlar üzerine düşünmek, notlar almak ve paylaşmak istiyorum. Yaşasın edebiyat, yaşasın sanat! Çünkü yaşamalı onlar, dünya döndükçe…

Kısıtlı günlerimizi yaşarken, dışarıda bir bahar akıp gidiyor, farkına varmadan, dört duvar arasında, kendimizle, kendi dünyamızda… Adana’dan ve portakal çiçekleri kokusundan uzak bir bahardı yine. Sosyal medyada kitap sayfalarında dolaşırken ‘Akdeniz Efsaneleri’ kitabına rastladığımda, altında yazan isim dikkatimi çekmişti hemen. Ertuğrul Gazi İ.Ö.O.’da okuduğum yıllarda resim öğretmenimiz olan Ayber Hastürk’e ait bir kitaptı. Adana, Akdeniz ve efsanelerle ilgili bir başlık olmasından dolayı listeme ekledim ve yazarın başka kitapları var mı diyerek araştırmalara başladım. Ağ sayfalarında ‘Portakal Çiçekleri’ başlığıyla bir de şiir kitabına rastladım. Ne hoş bir duygu! Ortaokul yıllarındaki resim öğretmenimin iki tane kitabına ulaşmıştım ve en kısa sürede kitapları temin edip, okumalarımı tamamlayıp notlarımı paylaşmalıydım…

Çukurova Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde lisans derslerimiz esnasında, ikinci sınıfta Refiye Şenesen Hoca’mızdan aldığımız ‘Anonim Türk Halk Edebiyatı Nesri’ dersinde efsane konusunu tüm hatlarıyla işlemiş, Adana efsaneleri üzerine çözümlemeler yapmıştık.

Farsça kökenli olan “efsane” sözcüğü, Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük’te edebiyat terimi olarak “eski çağlardan beri söylenegelen, olağanüstü varlıkları, olayları konu edinen hayali hikâye, söylence” şeklinde tanımlanırken, aynı sözlükte mecaz anlam olarak da “gerçeğe dayanmayan, asılsız söz, hikâye vb.” şeklinde tanımlanır.

Adana efsaneleri üzerine ‘Adana Efsaneleri Araştırması Derleme-İnceleme’ başlıklı yüksek lisans tezi hazırlayan Refiye Şenesen ise, “efsane”yi “tarihin ilk dönemlerinden itibaren ortaya çıkan, inandırıcılık özelliği olan, kutsal, gerçek ve olağanüstü unsurları barındıran kısa halk anlatıları” şeklinde tanımlar. Şenesen, Adana’nın halk kültürü ve efsaneler açısından önemini ve Adana efsanelerinin kaynağını şu şekilde değerlendirir:

Adana, sahip olduğu coğrafi konum ve kültürel yapısıyla birçok halkbilimi malzemesini bünyesinde barındıran bir şehirdir. Efsane açısından da oldukça zengin bir altyapıya sahip olan Adana’da anlatılan efsaneler birçok başlık altında toplanabilir. (…) Türklerin Anadolu’ya gelmeden önce bağlı bulundukları inanç sistemlerinin izleri Adana efsanelerinde bütün canlılığıyla yaşamaktadır. (…) Eski Anadolu uygarlıktan da Adana efsanelerine kaynaklık yapmaktadır. (…) Adana’nın coğrafi yapısı ve iklim özellikleri de efsanelerin oluşmasında etkili olmuştur.

Ayber Hastürk’ün kaleme aldığı ‘Akdeniz Efsaneleri’ kitabı ‘Çocukların Resimli Anlatımı İle’ alt başlığıyla, Nisan 2016’da Karahan Kitabevi tarafından yayınlanır. Kitapta Akdeniz’le, Çukurova’yla ve Toroslarla bütünleşen, yüzyıllardır sözlü kültür içerisinde anlatılagelen efsaneler yer almaktadır. Aytekin Altıntaş, şiirleriyle efsanelerin anlatımına ayrı bir zenginlik kazandırır. 5-12 yaş arasındaki minik ressamların çizimleriyle görsel anlatım da ön plana çıkar. Yazar, efsanelerin yazımında S. Haluk Uygur’un araştırmalarından ve www.yumuktepe.org adresinden yararlandığını ifade eder. Gezindiğim ağ kaynaklarında efsaneler kitabında yer alan minik sanatçılara ait resimlerin 2016 yılında Seyhan Belediyesi ev sahipliğinde bir sergiye dönüştüğünü de öğrendim.

Kitapta “Venüs”, “Anavarza”, “Dafne/Defne”, “Şahmeran”, “Lokman Hekim”, “İlk Hastane İlk Hekim” ve “Gülek” olmak üzere yedi anlatıya yer verilir. Bu anlatıların ortak özelliği, hedef kitlenin çocuk okurlar olması ve onların dünyasına uygun olarak onlara hitap eden bir dille yeniden yazılmış olmalarıdır.

Yazar, ‘Özsöz’de amacını “Özellikle yaşadığımız coğrafyanın yüzlerce yıldır anlatılagelen efsanelerini yeniden yorumlayarak günümüz çocuklarının, okumaktan keyif alacakları yazılı hikâyelere dönüştürmek istedim” şeklindeki sözleriyle dile getirir ve okura şu sözleriyle bir çağrıda bulunur: “Sizleri; kültürlerin yan yana yürüdüğü, kardeşliğin, erdemlerin, sevginin, barışın hüküm sürdüğü, iyiliğin daima kötülüğü yendiği, aydınlığın karanlıkları dağıttığı efsaneler diyarına, çocuk gözüyle zamansız bir yolculuğa çıkmaya davet ediyorum.

Güzellik, iyilik ve sevginin sembolü olan ‘Venüs’ün anlatıldığı efsanede iyilik, güzellik ve sevginin her yerde mutluluğun anahtarı olduğu mesajı verilir: “Sevgi, güzellik ve iyilik olmalı en tepede/ yaşamak isteniyorsa barış içinde hep birlikte.” (s.12)

Yiğit ve güzel insanların yurdu olarak anılan ‘Anavarza’ anlatısında dürüstlük ve verilen sözü tutmanın önemi vurgulanırken, iyi ve doğru yapılan işler neticesinde toplumların iyiye/güzele doğru ilerleyebileceği mesajı verilir.

Özgürlüğün ve güzelliğin simgesi olan ‘Defne’ efsanesinde doğa ve çevrenin canlı yaşamındaki yeri, doğaya ve çevreye faydalı olmanın önemi üzerinde durulur. ‘Defne’ efsanesinde bir başka bakış açısıyla da, “gerçek özgürlüğün düşüncede özgür olmak” (s.51) mesajı verilir.

Çukurova Bölgesi’yle bütünleşen ve bilgeliğin simgesi olan ‘Şahmeran’ anlatısında arkadaşlık, dostluk, sevgi ve barışın önemi vurgulanır, insanlığa faydalı işler yapmanın önemi üzerinde durulur. ‘Şahmeran’ anlatısından sonra gelen ‘Lokman Hekim’ ve ‘İlk Hastane İlk Hekim’ efsaneleri de ‘Şahmeran’ efsanesinin devamı niteliğindedir.

‘Lokman Hekim’ anlatısında, Lokman Hekim’in ölümsüzlüğün sırrını araması, insanlığa faydalı olabilmek için verdiği mücadeleler ve tıp alanında yaptığı öncü çalışmalar anlatılır. ‘İlk Hastane İlk Hekim’ anlatısında ise Lokman Hekim’in Yumurtalık’ta inşa ettiği hastane binası, Cosma, Damian ve Dioskorides adlı gençleri öğrenci olarak yetiştirmesi, bu öğrencilerin tarihte ilk organ naklini gerçekleştirmeleri ve üç ciltlik tıp kitabı çalışmaları gibi faaliyetleri anlatılır. “Günümüzde birçok hekim yılanlı asa simgeli rozeti yakasında bir gururla taşır ve hâlâ Hipokrat gibi gece gündüz çalışarak hastalara şifa dağıtmaya devam eder.” (s.93)

Taş kesilme motifinin yer aldığı ‘Gülek’ efsanesinde ise iyilik ve kötülük mücadelesinde iyiliğin kazandığı zafer üzerinde durulur: “Kimse sevmezmiş kendini beğenmişleri,/ başkasını hor görenleri,/ bu nedenle çok severmiş insanlar,/ iyi kalpli prenseslerini.” (s.96)

Yukarıda yer alan efsanelerin iletilerini ve konularını, efsaneler içerisinde geçen, çocukların değerler eğitimine katkı sağlayabileceği kavramlar üzerinden aktarmaya çalıştım. ‘Akdeniz Efsaneleri’ kitabı, sözlü kültür unsurlarını, halk geleneğini/anlatılarını çocuk dünyasına aktaran başarılı bir çalışma niteliğinde. İçerisinde yer alan anlatıların şiir ve resimle zenginleştirilmesi de sanatın yaratım gücünün en güzel örneği.

Ayber Hastürk, öğretmen, ressam, yazar, şair… En genel anlamıyla bir sanatçı. ‘Portakal Çiçekleri’ adlı şiir kitabına gelince… Onu da ilerleyen zamanlarda, bir başka yazıda, şiir üzerine, sanat üzerine, farklı kaynaklar üzerinden konuşarak paylaşmak isterim. Belki de Ayber Hoca’mla iletişim kurup onunla yapabileceğimiz bir söyleşi üzerinden bir yazı, bir paylaşım olur… Ne dersiniz?

KAYNAKLAR:

– Hastürk, A. (2016). ‘Akdeniz Efsaneleri’. Adana: Karahan Kitabevi.

– Şenesen, R. ‘Şahmeran, Lokman Hekim ve Adana Efsaneleri’. Erişim Adresi: http://turkoloji.cu.edu.tr/CUKUROVA/makaleler/32.php. Erişim Tarihi: 05.05.2021

– Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük. Erişim Adresi: https://sozluk.gov.tr/. Erişim Tarihi: 05.05.2021

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar