POLİTİKA 

PANDEMİYİ YENMEK

Corona” (Cov-19) pandemisi hayatımızı nasıl da değiştirdi!

Söyleseler inanmazdık yaşadıklarımıza…

Bu yazıda amacım, size bilinenleri sıralamak değil!

Ben bambaşka bir açıdan bakacağım konuya.

Pandemiyle yapılan mücadeleyi, “strateji penceresinden” irdeleyeceğim.

Gözümüzle göremediğimiz bu sinsi düşmana karşı verilen “savaşı” analiz edeceğim.

Önce tarihe bir göz atalım:

Napolyon

Büyük bir komutandı.

Müthiş bir taktik üstadıydı.

Ordularıyla Avrupa’yı kasıp kavurdu.

Ama berbat bir stratejisyendi:

Önce Mısır’a saldırdı, sonra Rusya’ya.

Derken sıfırı tüketti ve ülkesini felakete sürükledi.

Onca askeri zafere rağmen ülkesini yıkıma uğrattı.

İngilizler de benzer kaderi paylaştı:

Birinci Dünya Savaşı’ndan galibiyetle çıktı; ama zafer kazanamadı.

Derken İkinci Dünya Savaşı’na da katıldı.

Neredeyse tüm muharebeleri kazandı; ama savaşı kazanamadı.

Gücünü yitirdi ve geri plana çekilip yerini ABD’ye bıraktı.

Diğer yanda Almanya…

Birinci Dünya Savaşı’nı kaybetti; ama mağlup olmadı.

Gücünü toparladı, İkinci Dünya Savaşı’nı çıkardı.

Yine savaşı kaybetti; ama yine mağlup olmadı.

İlginç değil mi?

Bir yanda savaşı kazanıp zafer kazanamayanlar…

Diğer yanda savaşta yenilip mağlup olmayanlar…

Bu karmaşık durumun tarihte örneği çoktur.

Sebebi ise aslında çok kolay…

Stratejisyenler bir savaş planlarken, önce “KAYNAK” durumunu incelerler.

İlk olarak başlangıçtaki kaynak yeterliliği irdelenir.

Ama daha da önemlisi, “savaş sonundaki kaynak durumunun” ne olacağını hesaplamaya çalışırlar.

Savaş sonu kaynak durumu çok daha önemlidir.

Rusya’nın Finlandiya ile savaşında olduğu gibi…

Her ne maliyette olursa olsun kazanacağım” derseniz, “Pirus Zaferi” elde edersiniz.

Yani kazanırsınız; ama maliyeti öyle ağır olur ki bir kazancınız olmaz.

Hatta kaybedersiniz.

Almanlar, İkinci Dünya Harbi’nde, kaynak yönetimini doğru yaptıkları için, savaşta yenilmelerine rağmen kaybetmediler.

Başlangıçta işgal ettikleri ülkelerin kaynaklarını kullanıp kendi kaynaklarını korudular.

Ya da Sakarya Zaferi sonrasında bugün yeniden gündeme gelen “Tekâlif-i Milliye Emirleri” düzenlemesi…

Mustafa Kemal Paşa, “Büyük Taarruz” öncesinde, yaklaşık bir yıl, “kaynak yeterliliği” için çalışmıştır.

Büyük Taarruz ile 14 günde İzmir’e ulaşılmasında, kaynak hazırlığının büyük desteği olmuştur.

Gelelim bugüne…

Pandemi ile “küresel ölçekte” bir mücadele yapılıyor.

Büyük bir savaş bu.

Tıbbi mücadele yanı sıra, devletler sırasıyla kaynaklarını seferber ediyorlar.

Ve elbet, pandemi yavaşlatılıp kontrol altına alınacak.

Ancak daha şimdiden, özellikle çıkış koşullarının kaynak hesabı iyi yapılmalıdır.

Hele ki Türkiye için…

Türkiye, bu pandemiye kötü ekonomik koşullarda yakalandı.

Kaynaklarını dikkatli kullanması gerekiyor.

Kamu kesiminin dış borcu 100 milyar dolar, ticari kesimin ise 350 milyar dolar…

Bankalarda 250 milyar dolar civarında dolar mevduat hesabı var.

Bu yıl acilen ödenmesi gereken borç taksiti 180 milyar dolar.

Ve Merkez Bankası rezervleri, bu ihtiyaçları karşılamaktan çok uzak halde…

Aslına bakarsanız, 700 milyar dolar civarındaki borç, neredeyse bir yıllık GSYİH (milli gelir) kadardır.

Durum böyleyken; işsiz kalan emekçisine, dükkânını kapatan esnafına sağlam bir finansal destek veremeyen hükümet, “İstanbul Kanalı” ihaleleri yapar ve terminal binaları boş iken Atatürk Havalimanı’nın pistlerini kırıp yeni hastaneler yapmaya kalkarsa, ne başlangıç ne de çıkış kaynak hesabı tutabilir.

Kaynak hesabı yapamayanların tarihte bıraktıkları kötü izleri yukarıda örnekledim.

Bu memleket hepimizin!

Hepimiz aynı gemideyiz.

Bu mütevazı satırlardan –sesimiz duyulursa– Bilim Kurulu’na, savaşı bilen strateji uzmanı almalarını öneririm.

Dış yardıma kimse güvenmesin bu kez.

İşte Çin.

Pandemiyi atlatmış görünüyor.

Ama zafer kazanamayacak.

Çünkü dış ticaretinin yarısını ABD ve Avro Bölgesi’ne yapıyordu.

ABD ve Avrupa’nın halini görüyorsunuz. Dışalım / dışsatım yapacak hali var mı?

ABD Merkez Bankası, tarihte örneği olmayan bir şekilde dolar basmaya başladı.

FED rezervleri, kısa sürede 4,5 trilyon dolardan 6 trilyon dolara çıktı.

Kimi uzmanlar, 8 trilyon dolara kadar emisyonun artabileceğini söylüyorlar.

Benzer tedbirler Avrupa’da alınmaya başlandı.

Pandemiyi yenmek, “kaynak yönetimi” ile mümkün olacaktır.

Yoksa savaşı kazanıp mağlup olmak kaçınılmazdır!

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar