ŞİİR 

ŞİİRLER OKUYORUM

Dilimde asma dalının çiğnenmiş taze yaprağı şiirler okuyorum uzun, kısa şiirler… şairler arasında yol alıyorum kadın şairlerde sesini buluyorum yitik dünyanın uzanıp usulcacık, şiirlerine dokunuyorum iki dala bağlanmış çamaşır iplerinin sevincine dalıp gitmiş çocuk gözlerim incitmekten korkuyorum çöp bidonlarının sesinde yüzlerce kedi        ürküyorum        anlamaya zaman kalmadan içine düşmüşüm dünyanın diyorum beyaz camda kocaman bir ağız görüyorum yüzümün yarısıyla… durmadan konuşuyor, hep konuşuyor sanıyorum asırlardan beri orada asılı kalmış mağrur bir duruşun kısık gözleri… ıslıklar çıkararak konuşuyor donuk bakışları ses rüzgâra vermiş kendini, duymuyorum rahatlıyorum acıyı bir ters bir…

Devamını Oku
ŞİİR 

SIR

  Dört kapıdan kırk makamdan Şeriattan, tarikattan Üçüncü de marifetten Er deyince hakikate ermiş idim Ol deyince O, olmuş idim.   Hallac oldum kol, bacağın kesildim Nesimi’yle dava oldum yüzüldüm Yesevi’yle mana oldum çözüldüm Dost bağında postum ile serildim Gel deyince küllerimle sarıldım.     Banaz’a gittim Pir Sultan’dım, asıldım Şarkışla’da Âşık Veysel, çalındım Sonra Gemerek’te yolun çevrildim Hak yurduna ateş oldum, kül oldum Gel deyince ben o yola gül oldum.

Devamını Oku
ŞİİR 

DAVET

Bir rüyadan uyandırılmış gibiyim aniden ve sarsak… her şeyi karanlığın kucağında bırakarak bir daha uyu-mak… ve bir daha uyan-mak yeni güne. geç sabahlardan birindeyim. üzerimde bir dinginlik.. yorulmuş geceden kalan… güzel bir kahvaltı yapmalı önce sıcacık demli bir çay yanında.. sonra farkına varmalı gökyüzünde kayan bulutların, savrulup uçan yaprakların karşı apartmanın penceresinden iki kumrunun birden havalanışını… bir- kedinin çaresiz bakışını… bir- çocuğun ıslığına yüklediği ezgiyi sevişini, topladığı kâğıtları ayakları altında ezişini, yoksulluğunu bıçkın tavırlarında gizleyişini… hava soğuk… hafta sonu sokakları tenha… penceremden caddenin rehavetine bakıyorum, ‘kederinden kurtul’ diyen bir davet…

Devamını Oku
ŞİİR 

TAHTAKURUSU

Bir yaz daha geçti Bir sonbahar Bir de kış Artık heyecan vermiyor ilkbahar Haydi, bağır! Haykır! Ama nafile Evde değiliz sanki Gestapo kampındayız.   Hapsolmuşuz Doğu’nun tam ortasının kaderine Umudumuz da kalmadı, yorulduk artık Çaresizlik ağıtları içimizi dağlıyor Sızlanıyoruz, arabesk bir şarkı misali Çürüyor her yerimiz Çocuklarına acıyor babalar, analar ağlıyor İçimizi yakıyor biteviye, Devası olmayan kederimiz.   Yüksekte fırsatçı bir keler Sahte bir kral Yerde tahtakuruları ve sıçanlar Evi kemiriyorlar durmaksızın Parçalıyorlar, paramparça çürütüyorlar her yeri Her şeyi, ne varsa işe yarar.   Nice yaz geçti Nice kış geçti…

Devamını Oku
EDEBİYAT ŞİİR 

AYGÜL – BİR MANZUM HİKÂYE

  Sonra oturdum o gece kaderime ağladım. Sessizce içime döktüm gözyaşlarımı. Aygül, ağladığımı duymamalıydı.    Bir gün buralardan gidersem diye düşündüm sonra. Bir evim olursa paşa kılıcı alacaktım salona. Balkona da sardunyalar. Belki zeytin belki nar. Aklımda sıcak iklimler vardı.   Hüznün şiddeti dağılıyordu Hayal kurmak en etkili depresandı Son gözyaşım akarken yanağımdan Aygül, geldi. Gözlerimdeki buğuyu yok etmek istercesine hızlıca ovuşturdum gözlerimi. – Ağlıyor muydun sen? – Hiç mutfakta ağlanır mı, anne? – Türk kahvesi içelim. Daha sabaha çok var.   Kahve sıcaktı. Soğumadan içemezdim. Beklemeyi çok uzun zaman…

Devamını Oku
ŞİİR 

HAYDARPAŞA GARI

Haydarpaşa Garı görünüyordu iskeleye vuran Boğaz’ın mavi sularından, bir yanda yapayalnız deniz feneri, diğer yanda Kadıköy İskelesi ve telaşla vapura yetişmeye çalışan insanlar. Masmavi bir gökyüzü, ölgün bir deniz, hüzünlü bir hava, yaşlı solgun benizli bir adam, etrafı yılgın gözlerle süzüyordu, hırpani yırtık ceketli bir dilenci. Üşüyen bir çocuk bir yanda, elinde tablasıyla bir simitçi, diğer yanda falcı bir çingene, yıllar sonra aynı yerde, bir banka oturmuş müşteri arıyordu yine. Aralık’ın 5’iydi, sonbahardan kalma bir esinti ürpertiyordu. Kış kapıda, hava serin, dalgaları rıhtıma vuruyordu iskeleye yanaşan teknelerin. Bir çınar altı…

Devamını Oku
ŞİİR 

İSTİLA

Kalbindeki yaradan sızdım içeri Fersah fersah gezdim damarlarını. Salıncak kurup sinir tellerine Zihninden, bedenine savruldum. Ellerin kontrolümdeydi Yüzümü okşadım, saçlarımı. Tenine rengimi verdim Kararttım biraz seni, Gözünü alma diye kimsenin. İlk adımını benimle attın Kanını ben pompaladım ayaklarına Hareketsiz kalmıştı, şaşkındı. İçine renkli bakan gözler yaptım sana Dışarıya aynı bakıp Beni, mavi yeşil sevdirdim. İnceltip dudak derini daha da Yaklaşırken bile tadını aldım -Son kirazımı yediğimde Henüz seni öpmemiştim.

Devamını Oku
ŞİİR 

GİTMEDEN KAVUŞMAK

Ardında bir katliam yapmadan Gitmek mümkün değildir… Onun için Herkes bilmez gitmesini Sevdiğine bölmeden kendisini…   Sevdiğine böldüğün her şey Çoğuldur özünde Sırf bu nedenle Yazılır tüm hikâyeler Ömrün parantez içine…   Gideni sırtından öpmek Gitmelere alışmaktır. Alnından öpmesini bilmek, Gitmeden kavuşmaktır.

Devamını Oku
ŞİİR TOPLUM 

UTANIR OLDUK

Suyu çıktı memlekette ahlaksız ‘ahlak’ın Vücudumuzdan utanır olduk Koskoca insanlarız üstelik Zihnimizde yalanlar İrademiz teslim alınmış Velhasıl, halimiz kepazelik.   Kimimiz utanarak bakarken aynamıza Aman tanrım, o da ne! Yüce şeyh Kuytul geldi aklımıza Gardımızı düşürüp Kendimize pranga vurduk Beter olacağız böyle giderse, sürüngenden de beter Günahmış, bir kadını yolda görürsek eğer Gıcırdarmış dişlerimiz, acı çekermişiz Günahkâr olurmuşuz, vallahi Yani o haltı çoktan yemişiz meğer.   Tanrı uzmanları türedi bu bataklıkta Kimi prof’tu kimi de alaylı Ömer Turgut fetva verdi bir lağım çukurunda Kadınlara diş biledik Ağarmış saçlarına bakıp koskoca…

Devamını Oku
ŞİİR 

ÇÖL ISSIZLIĞI

Çöl ıssızlığında bir yaşamı adımlarken üstüme üstüme dikilmiş dikey kentlerinizde yalnızlığımı kutsuyorum. Kutsuyorum yalnızlığımı ayaklarıma dek bulaşan çirkefli bir yaşamın atıklarından arınırken… Çocuk kadınların çığlıklarından yorulmuş duygularım. Aşkı örseleyip sevgilerden kaçan cinselliğinizden, erkek cennetinizden, doyumsuz düşlerinizden, iktidarınızdan, iktidarsızlığınızdan, eril bakışlı kadınlarınızdan, yoksulluğunuzdan, yoksunluğunuzdan… cehennemî savaşlar yaratma çabanızdan… adımlıyorum kendi çölümü. Vahalar bulma umutsuzluğundayım. Bilicinin kehaneti gerçekleşmedi henüz. Sürgün edilmiş başka adımlarda çoğalmayı umuyorum. Adımlar ki ne çok… Sıcağımdan, soğuğumdan, taş baskılı haykırışlardan su üstünde kayan yazılardan çocuklardan, kırk parça kırılmış aynalardan uğursuz kaynamalardan sesi kısılmış çığlıklardan… medet umuyorum.

Devamını Oku