YAŞAM 

ÇUKUROVA OZANI

“BEN DE BU DAĞLARIN NESİNE GELDİM” dediği için bir şair olarak kıskanırdım onu. Ne güzel dizeydi o öyle, hep yazmak isteyip de yazamadığım. Kıskandığım, özendiğim… Taklit etmeye çalıştığım… “Karacaoğlan’ın uzak sesinin ne işi var arabesk bestecisinde?” demiştim hatta. “MELEŞİR KUZULAR SESİNE GELDİM” dediği için kıskançlığım artardı. “Yok,” derdim, “bu adam sıradan bir arabeskçi filan değil, onda ozanlık damarı var.” Hele o “BİR GARİP ÖLMÜŞ DE YASINA GELDİM” dizesi yok mu? İşte orada daha beter kıskandım. “Yunus’un da uzak sesini taşımış” dedim. Kaset dönemine yetişmiştim. Teypten dinlemişliğim çoktu. İnternet çağında daha…

Devamını Oku
YAŞAM 

EN SEVDİĞİMİZİ KAYBETTİK, İÇİMİZ YANDI…

Çok küçük yaşlarda şarkılarıyla tanıştık çoğumuz ve büyüdükçe “Ferdici” olduk… Çukurova toprağının yetiştirdiği Ferdi Tayfur geride binlerce evladını bırakarak göçüp gitti… O da gitti… Çocukluğumuz… Gençliğimiz… Yaşadığımız sevinçleri, acıları, vazgeçişleri de aldı gitti… Gülhane Parkı’nda verdiği konser, katılımcı sayısının rekorunu elden bırakmamış; Türkiye’de en çok hayran kitlesi olan sanatçı olmuştu. Adana’nın Yüreğir ilçesine bağlık Taşçı köyünde dünyaya açtığı gözlerini; Antalya’da tedavi gördüğü hastanede yumdu. Bu gidiş hiç yakışmadı, “Emmoğlu”! Şarkılarını kimden dinlesek asla sen gibi sızlatmadı ve sızlatmayacak içimizi… Yaşamı zordu. Yoksa arabeskçi nasıl olurdu? Fakir bir ailede yetişmiş; babası…

Devamını Oku
YAŞAM 

BİR YILBAŞI DÜŞÜ

Briket duvarla çevrilmiş bahçenin tam ortasında, dalları dört yana adeta bir çadır gibi açılmış akasya ağacı var. Akasyanın bir yanında dört sıra kavak ağacı… Bir yanında küçük kömürlük… Karşısında kiremit damlı, toprak sıvalı iki göz bir ev… Kar yağıyor. Bahçe bembeyaz. Akasyanın ve kavakların dalları kar yüklü, bembeyaz. İki göz evin bir gözü karanlık, soğuk oda orası… Orada soba yanmaz. Hep soğuktur. Tavanındaki ahşabında kışları buz olur. Evin bir gözünden cılız bir sarı ışık vuruyor bahçeye. Pencerenin hizasında yerdeki kar sarımtırak. Pencereyi geçince beyaz… Daha ilerde, evin yan tarafında, baharın…

Devamını Oku
HABER PSİKOLOJİ YAŞAM 

2025’TE BİZE İYİ GELECEK ŞEYLER

Her yeni bir yıl, bazen biz fark etmesek bile hayatımıza taze bir başlangıç yapmak için bizlere fırsatlar sunuyor. Ancak bunun için değişimi istemek ve ona göre davranış modelleri geliştirmek gerekiyor. Bunun ilk adımı ise hayatımızla ilgili gerçekçi hedefler belirleyip bunların uygulanmasında kararlı olmaktan geçiyor. Zihinsel sağlığımıza yatırım yapmanın sadece kendimize değil, çevremizdeki sevdiklerimize de iyi geleceğini söyleyen uzmanlar, küçük değişimlerin büyük farklar yaratabileceğini hatırlatarak yeni yıla psikolojik olarak güçlü ve dengeli bir şekilde başlamak için önerilerde bulunuyor. 2025 İÇİN 10 ÖNERİ Gerçekçi hedefler belirleyin: Zihninizde yeni yıl kararlarını abartılı beklentiler…

Devamını Oku
YAŞAM 

GÜZ DELİRMELERİ

Yok, o zamanlar delirmemiştim daha. Durup dururken avuçlarım kanamıyordu. Gökteki ak sakallı dede hâlâ gülümsüyordu bana. O zamanlar değildi, daha sonra, çok sonra oldu olanlar. Bal sarısı bir güzdü. Saçlarımı dağıtan soğuk rüzgârlar eserdi. Kuru bir yaprak gibi nereye gideceğimi bilmediğim bir zamandı. Yapayalnızdım. Teninin bozuk patikalarında bir yol bulmak istedim. Soğuk bir cumartesiydi bakışların, gülümsemen gölgeli… Yarı aydınlık, yarı karanlık… Oysa ben apaydınlık gülerdim, ışığa keserdi her yer. Senin karanlığın bile… Bir türlü ilkbahara erişemeyen kara iklimlerin vardı; ayazı bol, güneşi az. Ama ben, benden ikimize dört mevsim çıkar…

Devamını Oku
YAŞAM 

“LAZIM” DEMEYİ BIRAKMAK LAZIM

Siz de sık sık ya da zaman zaman “Bir şey yapmak lazım” diyenlerden misiniz? “Lazım” söylemi son zamanlarda çok dikkatimi çekmeye başladı. “Yapmak lazım”… “Gitmek lazım”… “İlgilenmek lazım”… “Görmek lazım”… Vesaire… Algıda seçicilik midir bilmiyorum, hemen her sohbette “Lazım” ifadesini duyar duymaz o yöne bakıyor, kulak kabartıyor, dikkat kesiliyorum! Örneğin, bir şirket toplantısında birisi “Falanca üründe son aylarda pazar payımız büyük oranda düştü,” diyor, diğeri hemen “Önlem almak lazım,” diyor; ama ne o toplantıda ne de sonrasında devamı geliyor. Alınacak önlemler, bu önlemlerin nasıl ve ne zaman alınacağı, bu işte…

Devamını Oku
YAŞAM 

KAHİRE-KOSOVA-ARNAVUTLUK-KUZEY MAKEDONYA HATTI – 1

Oğlum Ali’yi az çok tanıyorsunuz. Kendisi yazılarımın beşinci derecede konu mankeni olur, yani arada bir ondan bahsederim. Kaldığımız sürece çalışanlarından ve servislerinden çok memnun kaldığımız sıradan bir otele rezervasyon yaptırarak kapıda 25 dolar karşılığında vize veren Mısır–Kahire gezisine geçtiğimiz ramazan ayında beraber çıktık. Gezi öncesi olası kazıklanmalardan korunmak için bol bol öneriler dinlemiştik. Çok dikkatli hareket edecektik. Uzun uzun anlatmayayım, çok iyi pazarlık yapmamıza rağmen ilk kazığı bizi havaalanından otele götüren taksiciden yedik. Birkaç ay sonrasına vize istemeyen Kosova seyahati için Ali ve bana ucuz uçak bileti almıştım. 5 gün…

Devamını Oku
YAŞAM 

‘HÜZÜN ZAMAN ZAMAN’; GECE UZUN UZUN…

Tıpkı o kürdilihicazkâr şarkıda söylendiği gibi; bu en uzun gecemizde zaman zaman gelip ruhumuza uzun uzun vuran hüzün dalgaları yanı başımızda. Güfteler güftesi geceler, besteler bestesi saat dilimleri; biraz yağmurun tınısı, çokça hüznün mırıltısı: “Hüzün zaman zaman deli dalgalarla gelir/ gönlümün kıyısına vurur/ aşınan kayalar gibi ruhum/ suskun, yorgun, öylece durur.” * * * Akşamlar gecelere karışır, geceler gecenin en derinliklerine erişir, erişir de sabaha karşı duygu geçişlerinde en doruklara ulaşır. Karış karış arşınlanan zaman koridorları, en uzun gecenin kapı aralığından hüzün getirir içeri. İçerisi ve dışarısı bir olur. Dıştaki…

Devamını Oku
YAŞAM 

GÜNEŞE GÜZELLEME

Alacakaranlığın gizemli ve büyülü bir yanı olduğunu düşünmüşümdür daima. Gün ağardıkça çoğalan renklerin pastoral senfonisi ruhuma şifa verir. Güne ilk ışıklarla başlamak, henüz kimselerin bakışlarıyla örselenmemiş göğün –hangi renkte olursa olsun– tüm kullanım haklarına sahip olmak, hiçbir şeye sahip olamayan zavallı, ölümlü hislerimi diriltir, heyecanlandırır. Suya atılan taşın dalga dalga yayılması gibi hale hale bir huzur, bir erinç ve bir dinginlik yayılır içime. Düzmecedir, geçici ve sahtedir, bilirim ama oyalanırım işte. Tüm o yanılsamaların kucağında bir hakikat aramaya koyulurum. Yaradan’ın benzersiz sistemine hayran öylece güneşin doğumunu izlerim. Onun ilk ışıklarıyla…

Devamını Oku
YAŞAM 

SAZIN VEFASI EVLADIN BOYNUNU EĞDİRİR Mİ?

“Benim bu dünyada malım mülküm kalmadı. Sadece bu sazım var. Onu da Ankara’da bir müzeye koyarsanız sevinirim. Bu da size vasiyetimdir.” İnsan canının mülk kadar değerinin olmadığı zamanlarda yaşıyoruz. Ölüm döşeğinde olan insanın canını ölümden daha çok acıtacak durum ise öz evlatlarının mal mülk peşine düşmüş olmasıdır. Turgut Karataş… Nam-ı diğer Ankaralı Turgut! Artık hayatta değil. İllet kanser onu hayattan kopardı! Kendi canının peşine düşmüşken evlatları toplanan yardım paralarının peşine düşmüş! 5 evladının sadece 1’i ile görüşüyormuş Ankaralı Turgut… Bir zamanların en çok dinlenen, Ankara müziğinin gözde isimlerinden biriydi Turgut…

Devamını Oku