YAŞAM 

‘YÜRÜYORUZ TÜRKÜLER İLE, ISLIKLAR İLE; KIZIL SAÇLI BEKLEYİŞLERE DOĞRU’

Şubatın izdüşümlerini toplamaya çalıştığımız bir gece yarısı, “Kızıl bir gül yaprağı/ düşmesin avuçlarından/ çünkü o aşktır/ yakamozdur/ cinayettir” diyen Nilay Altay’ın (*) sesine kulak veriyoruz; sessizlik, ıssızlık ve yalnızlık içindeyiz. “Bu memlekette esaret gridir/ bu memlekette özlem yeşildir/ bu memlekette umut mavidir/ ve her memlekette beyazdır düşler” diye devam ediyor Nilay Altay. “Bilmem, farkında mısın?” diye soruyor, “Yürüyoruz türküler ile, ıslıklar ile/ kızıl saçlı bekleyişlere doğru” diyor. Nilay Altay, gecenin karanlığına bembeyaz dizeler bırakıyor: “Bütün yıldızlar savaşa gitti/ ve bütün çiçekler eziliyor cilalı ayakkabılar altında/ bir tek/ bir tek, çocukların…

Devamını Oku
YAŞAM 

ÖLÜMSE EĞER KAPIYI ÇALAN, HER ŞEY ANLAMINI YİTİRİYOR!

Günler birbirini hızla kovalıyor. Ölümse biz insanları… Zor günlerden geçiyoruz! Ölümün soluğunu ensemizde hissediyoruz her zamankinden daha fazla. Üstelik öyle bir “veda” ki bu, kapımızı çalan… Bize tek başınalığımızı hatırlatıyor. Dostlarımıza hasret bırakıyor. En sevdiklerimizden bizi ayırıyor. Ders üstüne dersler veriyor. Bize aslında ne kadar aciz olduğumuzu sorgulatıyor. Her gün haberlerde vaka ve ölüm sayılarını takip ediyoruz. Duyarsızlaştık ve alıştık duruma. Oysa o sayılar ölenlerin sayısı… İnsanlar ölüyor her gün yüzlerce, binlerce kez. Ahmet Telli’nin söylediği gibi; “yaşamak belalı bir hal alırken, acıyla doluyor günlerin sarnıcı”… Fakat bir şekilde hayata…

Devamını Oku
YAŞAM 

İNCİR KOKUSU

“Hayat herkesi kırar ve sonrasında birçokları o kırık yerlerinden güçlenir.” – Ernest HEMINGWAY Dünyayı yıkıp kalıcı gibi görünen koronavirüs salgınına bizim ülkemizde damga vuran “65 yaş ve üzeri” grubunun bir üyesiyim. 73 yaşında bir kadın, Safiye! Hani şu “laikçi teyzeler” diye hafife alınmak istenilen, yağmurda ıslanan sokak köpeğini görünce hemen mutfağa koşup bir şeyler hazırlayıp köpeği doyurmaya çalışan… Kar köpüklerinde sokağa çıkıp dans eden, her koşulda ve yaşta öğrenilecek bir şeyleri olan, hayatın esprisi ve müziğini içinde hisseden kuşak… İzmir Kız Sanat Lisesinde öğrencisi olma şerefine eriştiğim Zuhal Yorgancıoğlu! “Yeni…

Devamını Oku
EDEBİYAT YAŞAM 

KEDİLER, KİTAPLAR VE EDEBİYAT

Ocak ayında olmamıza rağmen dışarıda baharın ilk günlerine özenen güneşli ılık hava, mavi gökyüzü… Yine pandemi, yine önlemler, yine hafta sonu kısıtlamaları… İçimde bir ses “Hadi gülümse” diyor, “bulutlar gitsin/ … / yoksa ben nasıl yenilenirim/ / bir kedim bile yok, anlıyor musun/ iklim değişir Akdeniz olur, gülümse”… Bir kedim bile yok. Oysa edebiyat ve kedi nasıl da tamamlıyor birbirini. Tamamlamasa bu kadar kedili anlatı olur muydu? Kedi sahiplenmek, biz çocukken çok kolaydı. O zamanlar okuma yazma bile bilmiyordum, hiçbir şey okumamıştım ve hayatın her alanı gibi bunun da derin…

Devamını Oku
YAŞAM 

‘FIRTINA HABERCİSİNİN TÜRKÜSÜ’, ‘PORTAKAL YÜKLÜ YELKENLİ’ VE PANDEMİ GÜNLERİ

“Yağmur yağsa, içimi toprak kokusu doldursa… Bir kuş konsa çiçeklenmiş ağaç dalına… Sesin ağır akan tozlu bir uzaklıkta kanımı tutuştursa… Sesin sarsa beni! Sesin tutsa beni! Sesin öfkeli olsa! O sevecen yalnızlığımı alıp götürse…” Yaşlı yazar, buz kesmiş gecede, bunları yazıyor not defterine. Pandemi can almayı sürdürüyor dışarıda. Hüzünler kadar özlemler de birikiyor içimizde. Yaşlı yazar, özlemlerini not etmeyi sürdürürken bizler için de bir şeyler fısıldıyor geceye: “Köpükten apak kesilmiş düzlükte Maksim Gorki’yle konuşurken yüzyıllık tarihin merdivenlerinde oturup dinlensem… Fırtına habercisinin türküsünü dinlesem! Denizin, rüzgârın, bulutun dili olsam; mavi alevler…

Devamını Oku
YAŞAM 

GÖKYÜZÜNDE YANAN BULUT

“Istırap, insan psikolojisine, psikoloji biliminden çok daha derinlemesine nüfuz eder.” – Marcel Proust Gökyüzünde yanan bir bulut gördüm rüyamda! “E, ne demek şimdi bu?” dedim. “İçin için yanan birinin varlığına işaret ediyor! Bazen uzaklar yakın olur, hem maddi hem de manevi âlemde” deyip sustum. Aradan kaç günün geçtiğini bilmiyorum ama sırtını kocaman kayalara dayamış, önünde kocaman bir tespih ağacı olan, iki göz odalı evimize çok genç bir kızın kiracı olarak geldiğini gördük. Alt sokağımızda yaşayan Konyalıların yanında kalan dul erkek kardeşinin kızıymış. Hakkında bildiklerimizin hepsi bu kadardı. Bal rengi dalgalı…

Devamını Oku
YAŞAM 

BİSİKLETİM VE BEN

Arkadaşlarla konuşuyoruz… Laf, gezdi, döndü, dolaştı kent içi ulaşıma geldi… “Çukurova’daki illerin neredeyse tamamında yokuş yok, her taraf dümdüz. Kent içi ulaşımda neden bisiklet kullanılmıyor, bisiklet kullanımı özendirilmiyor?” dedim. Arkadaşlar koro halinde bağırdılar: “Sen bisikletle işe gidip gelmek istiyorsan, git gel. Seni tutan mı var?” Tamam da… Benim bisikletim yoktu ki! Önce bir bisiklet almam gerekti. Geçen pazar günü, kıydım paraya, gittim aldım bir bisiklet. Pazartesiyi iple çekiyorum! Akşam olsun, sabah olsun, pazartesi olsun ve ben işe bisikletle gideyim. Pazartesi sabahı erkenden kalktım, bisikletimi büyük bir heyecanla çıkardım kapının önüne……

Devamını Oku
EDEBİYAT YAŞAM 

HER ŞEY BİR ANIYA DÖNÜŞÜYOR

Her şeyden ve herkesten çok uzağa gitmeyi istiyordum. İnsanlardan, eşyalardan kaçarken onlara daha bağımlı hale geldiğimi de itiraf etmeliyim. Evet, uzaklaşmanın, kendi içime kapanmanın bir kurtuluş olduğuna hem inanmış hem de arkadaşlarım tarafından inandırılmıştım. Onca söz söylenmiş, onca öğüt verilmiş olsa da ben yine mantığımın dediğini değil de yüreğimin sesine kulak vermiştim. Yalnız kalmaya tahammülüm yoktu. İşim olsun olmasın dışarıya atıyordum kendimi. Sokaklarda kalabalıklar arasında yürümek, parkta saatlerce amaçsızca oturup etrafı seyretmek, tanıdık birilerine rastlamak ve akşam olunca da çok sevmesem de, anlaşamasam da sırf yalnız kalmamak adına bir arkadaşı…

Devamını Oku
YAŞAM 

AYNA

Birinin ya da birilerinin ayna tutması gerek biz insanlara! Birinin “Güzelsin” demesi gerek güzel olmamız için illa. Biri ya da birileri “Yeteneklisin” demeden yetenekli olamıyoruz adeta! Birinin seni anlaması gerekiyor önce, kendini anlatabilmen için diğer insanlara. Biz insanları diğer canlılardan ayıran en temel özellik bu sanırım. Mutlaka ayna tutmalı birileri. Sevmeli biri bizi, sevmeyi öğrenmemiz için. İzlemeli birileri ürettiklerimizi, yeteneklerimizi geliştirmemiz için her konuda. Dokunmalı, sarılmalı, birbirimize iyi gelmeliyiz! “Sen bana iyi geliyorsun” diyenimiz ya da dediklerimiz olmalı. Bir anne düşünün mesela; yemeklerini afiyetle yiyip “Nefis olmuş anne, ellerine sağlık”…

Devamını Oku
YAŞAM 

ZAMAN KAYBOLMAZ

“İyilik; sağırların duyabildiği, körlerin görebildiği lisandır.” – Mark Twain Gece boyunca yağan yağmur durduğunda, öğle üzeri gülen güneş göründü. Kış mevsiminde uyuyan güneş uyanmış, karşı yakamıza düşen çam ormanının duru güzelliği tel tel görünür olmuştu. Hava, bahardan gün çalmış gibiydi. İzlediğim bilimkurgu dizisi ‘Alice’de duyduğum “Mekân zamanı korur” ifadesi beni çok eski anlatılara, mekâna sıkışmış geçmişlere ve tabii ki kitaplara götürdü. Hangi dönemde olursa olsun yaşananlar; önce evrenin, sonra o neslin ve nihayetinde bize ulaşan kitapların içinden dertlerini ve sevinçlerini bize ulaştırırlar. Burgu sırmalı kısacık halkasından duvara asılmış, bir baş…

Devamını Oku