KÜLTÜR-SANAT PSİKOLOJİ 

SAPLANTILAR, KORKULAR VE SIRLARLA DOLU İNSAN BATAKLIKLARI

“İfade edilmemiş duygular asla ölmez; sadece diri diri gömülür ve sonradan daha korkunç şekillerde tezahür ederler.” – ‘Her İnsan Göründüğü Rüyanın Tabiridir’, Sigmund Freud “İnsan hayattaki en büyük kaçışını kendi karanlık benliğine yapar.” Bu çıkarım benim hayata ve yaşama dair edindiğim en “herkesçe” tecrübelerden biri… Hepimiz kendi içimizde açığa çıkmaya yüz tutmuş ama sürekli bastırılmak zorunda bırakılmış duygular, korkular, sırlar taşıyoruz. Geçmişteki hayal kırıklıklarımızı, sevgilerimizi, hiç sevilememişliğimizi bir türlü geride bırakamadığımız için sağlam ve aydınlık bir gelecek inşa edemiyoruz. Tüm bunları dile getirmeye utandığımız ya da toplum tarafından dışlanmaktan korktuğumuz…

Devamını Oku
KÜLTÜR-SANAT 

İNSANI İNSANA İNSANCA ANLATABİLMEK / ‘SHTISEL’

Yar. 11:1 “Başlangıçta dünyadaki bütün insanlar aynı dili konuşup aynı sözleri kullanırdı.” – Tevrat, Yaratılış “Dünya çok değişti”… Bu cümleyi uzun zamandır neredeyse herkesten duyuyorum. Birileri sürekli kötü günlerden, kötü zamanlardan geçtiğimizi, insanlık duygumuzu kaybetmeye başladığımızı söylüyor; ama kimse bu kötülük merdivenlerine bir basamağı da kendisinin eklediğinin farkında olmuyor, olamıyor… Bana göre somut kötülükler (değerli bir eşyayı çalmak, bir canlıya zarar vermek) ne kadar kötüyse; bir ruha, bir kalbe, bir insanın benliğine sözlerle, delici ve kırıcı bakışlarla, ayırıcı ve nefret dolu ifadelerle kötülük yapmak çok daha derin, çok daha karanlık…

Devamını Oku
KÜLTÜR-SANAT 

SİNEMANIN BÜYÜSÜ VE BÜYÜCÜLERİ

“Herkesin kendi ışığı vardır ve onunla parlar.” [1] I. Lenin’in, “Sinema tüm sanatların içinde bizim için en önemli olanıdır”; Luis Buñuel’in, “Sinema; duygular, düşler ve içgüdü dünyalarını anlatmak için en iyi araçtır” notunu düştüğü hâl ya da Kıvanç Sezer’in ifadesiyle, “sinema bir büyü” [2] ise; elbette onun büyücüleri de olmalıdır ve vardır da… Olması gereken açısından Yılmaz Güney sinemasında somutlanan büyü ve büyücüdeki süreklilik içinde kopuş pratiğiyle “olabilmeye çalışmak”; hâlâ ve her zaman tüm zamanların en güzel ve en devrimci şarkısıdır! Ancak! Bugünlerde de işlerin biraz değiştiğini görmezden gelemeyiz; gelmemeliyiz…

Devamını Oku
EDEBİYAT KÜLTÜR-SANAT POLİTİKA 

BİR ALTINLA ÜÇ MECİDİYE PARA GERİYE BIRAKTIĞI TEK SERVETTİ

Üniversitede bir sınavda “Bonus Sorular” adı altında Adana’ya dair sorular sormuştum. Bunlardan bir tanesi de Ziya Paşa ile ilgiliydi ve Ziya Paşa’nın mezarının bulunduğu yeri sormuştum. Maalesef 300’ü aşkın üniversite öğrencisinden sadece 10’a yakını bu soruya doğru yanıt verebilmişti. Adana’da yaşayıp Ziyapaşa Bulvarı’nı duymayan, bilmeyen yoktur. Yine Adana’da yaşayıp Küçüksaat, Büyüksaat, Eski Vilayet yönünde otobüsle, dolmuşla seyahat etmeyen nerdeyse yok denecek kadar azdır. Büyüksaat’i geçer geçmez yolun sol tarafında Ziya Paşa’nın karakteri gibi biraz mahzun, biraz kederli ve sessiz bir park, parkın içinde de bir anıt mezar size bakar ve…

Devamını Oku
KÜLTÜR-SANAT 

BİR YÜREĞE KANAT TAKIP ONU AŞKA UÇURMAK CESARET İSTER / BRIDGERTON

“Gerçek aşkta dünyanın geri kalanı sessizleşir. Buluşan gözler değil dans eden ruhlardır. Birbirine yeten ruhlar…” – Julia Quinn, En Çok Beni Sev Gerçek aşk, yüreğin koşulsuz şartsız başka bir yürekle birleşebilmesi, bir ruhun aynasında kendini görebilmek… Bu duygular eminim ki birçoğumuz için oldukça uzak ve ihtimalsiz duygular. Özellikle de benim gibi aşk romanları ve filmleri izlemekten kaçınıp gönlünü ve aklını sadece fantastik evrene açanlar için ama hayat “açmaktan kaçındığımız her kapıya” bir şekilde yakınlaştırıyor bizleri. Bize de kapının ardındakilerle yüzleşmekten başka bir yol kalmıyor. İlk sezonunu sadece “yoğun ilginin ve…

Devamını Oku
EDEBİYAT KÜLTÜR-SANAT 

‘ADANA YOLLARINDA, PAMUKLAR DALLARINDA…’

Adana’dayızdır. Cemreler düşmüş, bahar nihayet yüzünü göstermiştir. Toroslar gürül gürül erimeye başlamıştır. Portakal çiçekleri yeni yeni kokmaya başlayacaktır. Yarınlar bizimdir, yarınlara umutla bakıyoruzdur. Kısa süre önce yitirdiğimiz Adanalı şair Salih Bolat, “kanatlarını açmış”, bize bir şeyler fısıldamaktadır: “En eski yüzlerimizle duruyoruz ayakta/ alacakaranlığın kapısında/ kollarımızda yıkılmış tapınakların büstleri/ yalın ve anlaşılır şeyler konuşuyoruz/ gelecek günler hakkında.” Ve şöyle devam etmektedir: “Diyoruz ki artık kararmayacak sözün gümüşü/ bir bulutun gölgesi olsun düşmeyecek alnımıza/ ölüler de yiyecekler güz yemişlerini/ gece toplayacak uykunun dağılmış harmanını/ bir kez daha dinleyeceğiz toprağın öyküsünü.” O “toprak”,…

Devamını Oku
KÜLTÜR-SANAT TOPLUM 

BİR ÇAĞ YANGINI BU, BÜTÜN DÜNYA GÜNAHKÂR / CADILIK

“En büyük düşmanımız dönüştüğümüz şey değil, korktuğumuz şeydir.” – Virginia Boecker, Cadı Avcısı  Son günlerde ana temasına kadını alan, kadının yaşadığı; sosyolojik, ekonomik, psikolojik ve kültürel baskılara, haddi aşan, sınırı geçen aşağılamalara vurgu yapan yapımlar ve eserler fazlasıyla yaygınlaştı. Özellikle yayınlandığı günden beri tüm salonları doldurmayı başaran ‘Bergen’ filmi, kadının göz ardı ve kulak arkası edilen tüm yönleriyle tekrar konuşulmasını sağladı. Karakterler değişse de hikâyeler, yaşanmışlıklar, acılar asla değişmiyor. Çünkü toplumlarda, özellikle de özgüvenini ve kendine öz saygısını kazanamamış bazı erkeklerde kadına yönelik büyük bir korku var. Bu korkunun en…

Devamını Oku
EDEBİYAT KÜLTÜR-SANAT 

LATİFE TEKİN OKUMALARI; ‘SEVGİLİ ARSIZ ÖLÜM’, ‘BİR YUDUM SEVGİ’…

“‘Sevgili Arsız Ölüm’ü okuyan yoksul insanlar bir aşağılanma duygusuna ya da yersiz bir öfkeye kapılıp sonra da buna içten içe hayıflanmasınlar istedim. Bu kitap, okuyanlarda sevinç uyandırsın.” (Latife Tekin Kitabı, s.86) Son altı aydır ekofeminizm, doğa yazını, ekoeleştiri okuyordum… Çok uzun süren, görünen o ki geçti gitti dense de sürecek olan, yaşadıklarımızın açtığı derin izleri ömrümce taşıyacağım bir pandemiden geçiyoruz. Hikâyesi başka başka anlatılarda satır aralarına gizlenmiş bir süreç bu. Benim de yazdıklarımda hep var pandeminin izleri… Okuduklarımın bir ucunda olduğu gibi… Latife Tekin’in romanlarını bir daha okudum, epey aradan…

Devamını Oku
KÜLTÜR-SANAT 

TANRI ‘TUTUNAMAYANLAR’DAN RAHMETİNİ ESİRGEMESİN / HEATH LEDGER

“Sevgide korku yoktur. Tersine yetkin sevgi korkuyu siler, atar. Çünkü korku işkencedir. Korkan kişi sevgide yetkin kılınmamıştır.” – ‘1. Yuhanna’, 4:18 Şu sıralar hepimiz bedenlerimizi parlatmak, ışıldatmak için büyük çabalar harcıyoruz. Yorgunluklarımızı kusursuz makyajlarla, yaşanmışlıklarımızı estetik müdahalelerle, akıp giden zamanı çeşitli vitaminlerle durdurmaya çalışıyoruz. Peki, ya ruhumuz? Ruhumuzda büyüyen sancıları, korkuları, karanlıkları engellemek, bunlarla baş edebilmek aslında en önemli uğraşımız olması gerekirken içimizde taşıdığımız her yükü her anlamsızlığı hiçe saymaya çabalayıp duruyoruz. Geçtiğimiz günlerde, sinema kariyerinin en verimli çağında hayata gözlerini yuman aktör Heath Ledger’ın en başarılı yapımlarından olan ‘Brokeback…

Devamını Oku
KÜLTÜR-SANAT YAŞAM 

KARLI BİR KENT, ÇILGIN KALABALIKTAN UZAKTA, ‘DÜNYANIN EN KÖTÜ İNSANI’

Nihayet… Karlı bir kentteyim. Karın yeniden oluşturduğu bembeyaz bir kentte. Bütün sesleri yumuşatan, kentin eskimişliğini kuşatıp yepyeni bir dünya yaratan karın başkentinde… Bütün gün yağan yağmurun ıslaklığı üzerine birdenbire lapa lapa yağdı kar, akşamüstü. Araçlar, evimizin önündeki dik yokuşu çıkamaz oldu bir anda… “Beyaz, ipek gibi yağdı kar/ bir kız kardan hafif adımlarıyla yürüyüp geçti hayal içinde” diyordu şair. Hayaller ve anılar… Çocukluğumun kenti… Dik yokuşu Bolu Lisesinin. (Okulun adı sonradan Bolu Atatürk Lisesi oldu, biz okurken adı Bolu Lisesi. Okul marşında da öyle geçerdi: “Biz Bolu Lisesi öğrencisiyiz/ irfan…

Devamını Oku