TÜRKİYE İLE MISIR VE YUNANİSTAN GERİLİMİNİ ANLAMAK
-ANKARA-
Son günlerde Akdeniz ve Ege’de yaşanan gerginliği anlamak için kurgulanan yeni oyunu açıklamak istiyorum.
Geçmişte yaşanan “11 Eylül” kurgusu ile çöken iki kutuplu dünyayı yaşatmak için kurgulanan yeni düzen; siyasal İslam’ın köktendinci kanadında “El Kaide” ve sonrasında “IŞİD” ya da “DAEŞ” gibi küresel terör örgütleri yaratarak Ortadoğu’da doğrudan ya da dolaylı bölgesel savaşlar çıkarmak ve NATO’ya varlık nedeni kazandırmak biçiminde bir strateji etrafında kurgulandı. Bu süreçte birçok Ortadoğu ülkesi yeniden dizayn edildi, Afganistan, Irak ve Suriye’nin işgal ve istikrarsızlaştırılması ile amaçlanan yeni strateji başarıyla yürütüldü. Bugün Ortadoğu ülkelerine yönelik operasyon devam ediyor ve bunun son örneği de Lübnan’daki şiddetli patlamalar olarak ortaya çıktı.
Bölgesel kaoslar çıkararak hem ulus devletleri güçsüzleştirmek hem de NATO’ya duyulan ihtiyacı sürdürülebilir kılmak hedefiyle önümüzdeki günlerde de başta Çin çevresinde, Hindistan ve Pakistan arasında, İran’a yönelik yeni operasyonlar ile devam edecek bu süreçte yeni paylaşım savaşları yaşanmaya devam edecek.
Bu stratejinin teorisi, “KAOSTAN DÜZEN YARATMAK”tır ve pratiği ise dünyanın değişik bölgelerini istikrarsızlıklar yoluyla güçsüz bırakıp bölgesel güçleri ve ülkeleri yönetmeye dayalıdır. Bu çerçevede düşünüldüğünde, komşu ülkeler arasında başta sınır sorunları olmak üzere istikrarsızlık yaratacak bütün konular masaya yatırılır ve her bölgede gerilimler ve çatışmalar yoluyla kaos, istikrarsızlık ortamı ve savaşlar planlanır.
Önümüzdeki günlerde Çin’e yönelik artacak yeni bir gerilim politikası tırmandırılacak, eski Sovyetler Birliği coğrafyasında da yeni gerilimler planlanacaktır. Lübnan’daki patlama ile Ortadoğu coğrafyası da bu stratejiden payına düşeni alacaktır. Burada bizi ilgilendiren ise Türkiye’nin başta komşumuz Yunanistan olmak üzere diğer komşu ülkelerle gerginliklerini kaşımak, Mısır ve Türkiye arasında başta Libya ve Doğu Akdeniz enerji kaynaklarının paylaşımı olmak üzere yeni gerginlikler yaratmak biçiminde gerçekleştirilecek gibi görünüyor.
Türkiye’ye yönelik strateji, Yunanistan ve Mısır’ı Türkiye’ye karşı yakınlaştırıp Doğu Akdeniz ve Ege’de yeni çatışma alanları yaratmak biçiminde yürürlüğe sokuldu. Bugün Doğu Akdeniz münhasır yetki alanları konusunda çıkan tartışmaların, yakın zamanda çatışmaya dönüştürülüp Mısır-Yunanistan ile Türkiye’yi karşı karşıya getirmek ve olabilirse kontrollü bölgesel bir savaşı başlatmak olduğu görülmektedir. Bu konuda savaş kışkırtıcılığı yapan bütün kesimlerin “proje ortağı” olduğunu görmek gerekir.
Önümüzdeki günler, değişik bölgelerde kaos yaratıp ülkeleri yeniden dizayn etmek ve güçsüzleştirmek biçiminde yeni olaylara gebedir. Bu noktada, emperyalist güçlerin planlarına karşı milli planların oluşturulup yaşama geçirilmesi zorunludur.
Unutmayalım ki savaşlarda kazananlar, savaşmayanlardır. Savaş, eğer zorunlu değilse ve ortada ciddi bir ulusal güvenlik sorunu yoksa, bir ihanet ve cinayettir.
Kaos planlayan güçlere karşı ciddi, harekete hazır, planlı ve uyanık olmak zamanıdır.