POLİTİKA 

ABD BAŞKANLIK SEÇİMİ VE YENİ DEMOKRATİKLEŞME DALGASI

ABD’de yakın zamanda sonuçlanan başkanlık seçimlerine ilişkin çok sayıda TV programı, köşe yazısı ve özel sohbetlerde gördüğüm, yüzeysel yorumların ötesine geçemeyen değerlendirmeler oldu. ABD Başkanlık Seçimleri’nin dünyada yeni bir dönemin başlangıcının ilk işareti olduğuna ilişkin ciddi bir değerlendirme ile karşılaşmadım. Benim ABD seçimlerinden çıkardığım, sağ popülizmin kaybetmesi ve demokratikleşme rüzgârının ABD’yi de etkilemiş olduğudur.

Bu yazımdaki görüşüm, ABD seçimlerinin dünyada yeni bir dönem yaratacağı iddiası değil, dünyada ve son dönemde birçok ülkede gördüğüm bir gelişmeyle ilgilidir. İran’da yaşanan gösterilerden tutun da ikiye bölünen Sudan’da diktatörlüğün halk hareketi ile son bulması ve devamında göstericilerin silahlı kuvvetlerin yönetime el koymasını engellemesi, Belarus’ta seçimlerde her türlü hile ve baskıya rağmen diktatörlüğün seçimlerde yenilgiye uğraması, bütün coğrafyalarda diktatörlükler ve yarı demokrasilerin liderlerinin hızla güç kaybetmesine kadar birçok örnek göstermektedir ki dünyada yeni bir demokratikleşme dalgası yaşanmaya başlamaktadır. Birkaç istisnai örneğin, bu durumu değiştirmeyeceğini de belirtmek isterim.

Dünyada İkinci Dünya Savaşı öncesinde demokrasiye kavuşmuş ülkeler dışında savaş sonrası bir demokratikleşme dalgası yaşanmaya başlamıştı. Bu süreçte faşist rejimler olan Almanya, İtalya, İspanya ve Portekiz; demokratik rejimlere dönüşmüş, işgal altındaki birçok ülke de demokratik rejimlerle tanışmıştı. Bunun devamında Aralık 1991’in son günlerinde Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte birçok Doğu Avrupa ülkesi ve eski sosyalist ülkelerde yaşanan bir demokratikleşme dalgası ile karşılaşmıştık.

21’inci yüzyıl; otoriter rejimlerin, muhafazakâr liderlerin ve milliyetçi hareketlerin arttığı bir dönem ile başladı. Bu süreçte birçok ülkede milliyetçi-muhafazakâr niteliksiz liderlerin iktidara geldiği görüldü. Brezilya, ABD, Fransa ve Yunanistan gibi ülkelerde tek başına iktidara gelen, bazı Avrupa ülkelerinde koalisyon ortağı olan sağcı ve milliyetçi popülist partiler-liderler yanında, ırkçı söylemlere sahip çok sayıda siyasi parti ve liderin güçlenmesi de dünyadaki demokratikleşme dalgasına büyük tehditti. Son yıllarda üst üste yaşanan ekonomik ve toplumsal krizlere Covid-19 pandemisinin de eklenmesiyle, sağ popülist siyasette ciddi bir gerileme olacağını düşünüyordum. Beklediğim bu gelişme, ABD seçimleri ile başlamış görünüyor.

ABD’de demokratların Biden ile iktidara gelmesiyle dünyada bir demokratikleşme dalgası yaşanacağını iddia etmiyorum. Ne var ki dünyada bir demokratikleşme dalgası başlayacağını ve bunun örneklerinden birisinin de son ABD Başkanlık Seçimleri olduğuna inanıyorum.

ABD seçimlerinde sağcı ve milliyetçi popülist liderliğin kaybetmesini, dünyada yaşanacak yeni bir sol ve demokratik siyasetin işareti olarak yorumluyorum. Bekleyelim ve görelim.

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar