KARDAN ADAM SENDROMU: ERİME KORKUSU

-İSTANBUL-
Bazı insanlar vardır; duyguları bir kardan adam gibi şekillenir. Özenle yapılır, sevilir; ama hep bir gün eriyeceği korkusuyla yaşar.
İşte, ‘Kardan Adam Sendromu’, insanın bu korkuyla iç dünyasını savunmasız bir yalnızlığa hapsetmesidir.
Bu sendrom; kişinin mutluluğun geçici olduğunu, güzel anların hep bir sonu olacağını düşünerek sevinçlerini gölgelediği bir ruh halini anlatır.
Tıpkı güneşe karşı savunmasız bir “kardan adam” gibi, her güzel şeyin eriyip biteceğine inanır. Bu inanış, kişinin kendini mutlu anlara tam olarak bırakmasına engel olur.
Ne tuhaftır ki “kardan adam” olmak sadece erimek değildir; bazen donmaktır da.
Hislerinizin ağırlığını taşıyamayıp taş gibi katılaşmanız, dokunulmaz ama aynı zamanda hissiz bir hale gelmenizdir.
Şairin dediği gibi:
“Her sevincin içinde bir kış saklıdır,/ her beyazlıkta biraz karanlık.”
Kardan Adam Sendromu’ndan çıkış, hayatın döngüsünü kabullenmekte gizlidir. Erimek, var olmanın bir parçasıdır; mutluluk kadar keder de bu yolculuğun bir durağıdır.
Ama unutmamalı ki her eriyen kar, yeni bir çiçeğin toprağına can suyu olur.
Belki de mesele erimekten korkmamak, her damlayla hayatın bir parçası olmaktır.
Bir “kardan adam” gibi dik durup güneşe gülümsemek, her şeyin geçici olduğunu bilerek hâlâ var olmayı sevmektir.
Sonuçta hayat, eriyip gitmekte değil; o anda, o beyaz saflıkta, var olmanın güzelliğini hissetmekte saklıdır.