EĞİTİM 

HABERLERDE ÇOCUK İHMAL, İHLAL VE İSTİSMARI

Bu yazı, özellikle ebeveynler ve eğitimci arkadaşlarımız için çocukları koruma ve farkındalık oluşturma isteğimle hazırlandı. Dolayısıyla bu çalışma, güzelim ülkemde art arda yaşanan olayların ardından bazı basın yayın organlarının çocuğun üstün yararını gözetmeyerek takındıkları haber ve reklam diline dikkat çekmek, o tarafı düzeltemiyorsak bunların farkına vararak çocuklarımızı bu içerik ve dilden korumak maksadı gütmektedir.

Çocuk çeteleri terör estiriyor. Yasalara göre, yakalandıklarında ifadeleri alınamayan ve gözaltında tutulamayan çocukların fotoğrafları da çekilmiyor…

Gerçek yaşının 11 olduğunu ama bilerek küçük yazdırıldığını söyleyen P.B., psikoloğun ‘Neden çalıyorsun, utanmıyor musun?’ sorusuna, ‘Neden utanayım ki, bu benim işim’ cevabını verdi. Psikoloğun ‘Peki, oyun mu, hırsızlık mı?’ sorusuna P.B., tereddüt etmeden ‘Hırsızlık tabi ki’ cevabını verdi…

Çocuk yaşındaki kapkaç makinesi polise zor anlar yaşattı…

İstanbul’da 5-7 ve 10-12 olmak üzere iki farklı yaş grubunu kapsayan toplam 509 çocuk üzerinde yapılan bir araştırmada, onlara sorulan çeşitli sorularla çocukların haberleri nasıl algıladıkları ve tanımladıkları saptanmış. 5-7 yaş grubundaki çocuklar, bilindiği üzere kavramları ana dilinden basit sözcükler ve sembollerle tanımlayabilirler. Haberlerde yer alan silah, bomba, kanlı bıçak, ambulans, çarpışan arabalar, birbirini vuran insanlar, yanan ormanlar, yanan ve yıkılan evlerin hepsi de olumsuzluk içermekte ve nitekim çocuklar tarafından da öyle algılanmaktadır.

Sana göre haber nedir?” sorusuna gelen yanıtların içinde en çarpıcı olanlarına baktığımızda, adeta büyüklere ders verir nitelikte. 6 yaşındaki bir kız çocuğu, haberlerde sadece acınacak şeylerin olduğunu söylerken; 6 yaşındaki bir erkek çocuk ise, haberleri korku filmi olarak ifade etmektedir. Tek veya iki kelimeyle tanımlamaları istendiğinde ise, ağırlıklı olarak “savaş-ölüm”, “kaza-ölüm” kavramları öne çıkmıştır.

Ölümü sıradan bir olay gibi görmeye alıştırılmış bir nesil yetiştirilmektedir.

Pek çoğumuzun hatırlayacağı gibi, televizyon kanalları, Saddam Hüseyin’in boynuna ip geçirilmiş halde “saniye saniye ölüm görüntülerini” ailece en fazla televizyon başında olunan saatlerde günlerce gösterirken, diğer yandan da büyük bir ikiyüzlülükle “üzülmüş” gibi yaparak –birisi Türkiye’den diğeri Hindistan’dan– iki çocuğun nasıl bunların etkisi altında kalarak kendilerini astıkları haberleri yayınlanmıştı.

Yine aynı sırada, çeşitli mekânlara yapılan baskınlarda, çocuk pornosu müptelası oldukları, bunların ticaretini de yaptıkları iddiasıyla yakalanan sorumluları birbiri ardına yayınlayan medya, 17 aylık bir kız çocuğunun maruz kaldığı tecavüzleri günlerce ve adeta pornografik bir teşhirle haberleştirilmişti.

Tam bu haberler öncesi ve sonrasında, araya giren bir iletişim ve teknoloji hizmetleri şirketinin reklamlarında bir piyanonun üstünde çok güzel, çok sarışın ve mavi gözlü, yani çok “beyaz” bir kız çocuğu yer alıyordu. (“Bu kadar ‘beyaz’ bir kız çocuğu için başka bir müzik aleti uygun olabilir miydi?” sorusu akıllara gelmektedir.) Şirket için özel olarak yapılan bir şarkıyla “çocukseverlik” bütün ikiyüzlülükleriyle gözler önüne serilmişti.

Bu örneklere bakarak;

– Yaygın medyanın, özellikle de televizyon ve gazetelerdeki şiddet haberleri ve görüntülerinin çocukları şiddetin failleri ve/veya mağdurları kılacak şekilde etkilediğini,

– Mağdur –tercihen yoksul ve tecavüze uğramış– çocukları, ona arzu duyabilen erkek gözlerini kışkırtacak şekilde göstererek pornografik bir nesne halinde teşhir ettiğini,

– Aynı anda bir başka gösterimle “melek kadar masum, güzel ve beyaz” bir başka kız çocuğu imgesini de dolaşıma sokarak bir taşla birden fazla kuş vurduğunu,

– Böyle kız çocuklarına karşı hissedilecek her türlü duyguyu serbest bıraktırarak onları sadece yetişkinlerin tüketim arzularını kışkırtmak için kullanmakla kalmayıp bizzat tüketiciler haline getirmeyi hedeflediğini,

– Böylelikle birden çok çocuk hakkı ihlalinde bulunulduğunu, çocuğun istismar edildiğini söylemek mümkün olsa gerek.

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar