POLİTİKA PSİKOLOJİ TOPLUM 

ATEŞİN DÜŞTÜĞÜ YER: YAS, UTANÇ VE SOSYAL İYİLEŞME ÜZERİNE

Kartalkaya’daki otel yangınında kaybettiğimiz insanlar, çocuklar, sadece birer isim ya da haber satırı değil; hayallerin, sevgilerin, umutların beden bulmuş halleriydi. Bu büyük felaket, yüreğimizde derin bir yas bırakırken bazı insanların umursamaz tavırları ve hayatlarına hiçbir şey olmamış gibi devam edebilmesi, ar duygusunun ne kadar zedelendiğini gösteriyor. Bu acı, yalnızca ailelerin değil, hepimizin acısıdır. Çünkü ateş, sadece düştüğü yeri değil, vicdanlarımızı da yakar.

Ne var ki yangının ardından çevredeki otellerde, çocuklarıyla birlikte eğlenmeye devam eden insanlar vardı. Bu, yalnızca bir duyarsızlık değil, aynı zamanda bir değerler sistemi problemidir. Çocuklar, bu tür davranışlar üzerinden acıya karşı kayıtsız kalmayı öğrenir. Ötekinin yasına sırt çevirerek büyüyen bir çocuk, yetişkin olduğunda empati yoksunu, bireysel çıkarlarını toplumun üzerinde gören, duyarsız bir birey olma eğilimi taşır. Bu, yalnızca bireyi değil, toplumsal bağlarımızı da zayıflatan bir döngüdür. Oysa bir toplumun geleceği, çocuklara öğretilen empati, sorumluluk ve dayanışma duygularıyla şekillenir.

Böylesi ağır toplumsal travmalar, yas ve iyileşme süreçlerini yalnızca bireysel olarak değil, kolektif bir birlik içinde ele almayı gerektirir. Yasımızı birlikte yaşar, utancımıza sahip çıkar ve kaybettiklerimizin sorumluluğunu taşıyabilirsek ancak o zaman gerçekten iyileşebiliriz. Ancak böylesine acı bir olayın ardından yapılan eleştirilerin susturulması, insanlık onuruna, sağduyuya ve hukukun evrensel ilkelerine açıkça aykırıdır. Bu topraklar, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu özgür Türkiye Cumhuriyeti’dir. Hakikati konuşmanın susturulduğu bir yerde, iyileşme mümkün olamaz.

Bu yangında ölen çocuklar ve insanlar, birer sayı değil, bu toplumun bir parçasıydı. Sessiz kalmak, onların anısına en büyük saygısızlık olur. Yas susturulamaz. Öfkemiz, adalet için de bir çağrı niteliği taşımalıdır. Hukukun, vicdanın ve sorumluluğun işlediği bir toplumu birlikte inşa etmek zorundayız.

Kartalkaya’nın alevleri, sadece canlarımızı değil, toplumsal vicdanımızı da sarsmıştır. Şimdi, hakikate tutunmalı, utancımızla yüzleşmeli ve bu kayıplardan ders çıkararak adaletin, iyileşmenin ve dayanışmanın yolunu aramalıyız. Unutmayalım: Yasımız, bizi birleştiren en güçlü bağdır.

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar