EDEBİYAT 

BİR GÜN BAHAR

Bir gün baharken, güneşe sığınmıştık. Biz, yani vızıldayıp çevremi tavaf eden –biraz da ürküntü veren– bal arısı, tazecik yaprağa durmuş zerdali, bir de aklı yuvasındaki yumurtada kalmış serçenin ürkekliği… Bir de etrafa şaşkın bakışlar atan ama coşmuş papatya öbeğinin gölgesinde yuvarlanan uğur böceği, hani şu sarı üzerine siyah noktalı olanlarından… Bir de ben.

Şu aşağıdaki çalının dibinde bir kütürtü peyda oldu, az önce. Bildim, tosbağaların mevsimi. Teey uzakta, karşı tepelerin oralarda köpeklerle eşeklerin sesleri birbirine karışıyor. Rüzgâr biraz sert esince ürpertse de sığındığımız güneş üstün geliyor. Berhava!

Yamaca doğru kızıl bir örtü gibi yayılmış olan gelincik öbeği şöyle bir dalgalanıyor. Öbeğin üzerinden bulut geçiyor, kelebekler parıldıyor. Hüthüt kuşu kafasını “Neler oluyor?” der gibi kaldırıyor, aceleci bakışlar fırlatıyor yöresine; yok bir şey, kaldığı yerden eşelenmeye devam ediyor.

Güneş üzerimizden akıp yamaçta toplaşıyor; buralarda böyle bir huy edinmiş. Sonra tepeyi aşıp akşama erecek.

Terk eden güneşin ardından halen parıldayan tepeye bakıyorum. Gidenin ardından derin bir iç çekiyorum. Birazdan güneşin ardındaki boşluğu serinlik dolduracak. Düşümün sıcağında sığınağımız bana, bir de imgelerime kalacak.

FOTOĞRAF: BAŞAR ŞAHİN

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar