POLİTİKA TOPLUM 

‘NİÇİN BU İŞLERLE UĞRAŞTIN; BAĞIMSIZ TÜRKİYE’YMİŞ, SANA NEYDİ?’

Niçin bu işlerle uğraştın? Kapitalizmmiş, sosyalizmmiş, sömürüymüş, bağımsız Türkiye’ymiş, sana neydi? Bak, bir kısım ‘hocalar’ böyle mi yapıyorlar? Çokuluslu şirketlere mali müşavir olsaydın, holdinglere danışmanlık yapsaydın ya da ‘Bana ne bunlardan?’ deyip sırtüstü yatsaydın… Böyle yapsaydın, katların, yazlıkların, kışlıkların olurdu, çocuklarına deniz motorları da alırdın. Sana ne yahu bu işlerden, sana ne?

Bu serzenişi Server Tanilli için dile getirmişti, Uğur Mumcu, Cumhuriyet’teki 10 Nisan 1978 tarihli köşesinde.

Anayasa hukuku profesörü olan Server Tanilli, 7 Nisan 1978’de silahlı saldırıya uğradı, belden aşağısı tutmaz oldu. Uzun süre yurt dışında yaşayan ve Türk düşünce dünyasına ‘Uygarlık Tarihi’ başta olmak üzere pek çok önemli eseri kazandıran Tanilli, 2000’de Türkiye’ye dönüş yaptı, 2011’de de 80 yaşında öldü.

Uğur Mumcu, şöyle devam ediyordu serzenişine:

Biz de biliyoruz sömürü var, biz de biliyoruz ülkemiz bağımsız değil; ama sen mi kurtaracaksın bu memleketi? Sana mı kalmıştı? Ah Tanilli, ah… Hep senin suçun bunlar. Haydi, şimdiye kadar yazdın konuştun, hiç olmazsa şu cinayetler başlayınca sussaydın. Biliyordun, biliyordun bu kurşunların sana da gelip saplanacağını…

O kurşunlar, 15 yıl sonra kalleş bir bombaya dönüşecek ve bu sefer Mumcu’nun bedenine saplanacaktı, 24 Ocak 1993’te.

ÖLDÜRÜLMEDEN İKİ GÜN ÖNCE KÖŞESİNDE NEYİ ANLATMIŞTI?

Server Tanilli, Cumhuriyet’teki 29 Ocak 1993 tarihli köşesinde, Uğur Mumcu’nun ardından şunları yazıyordu:

Laik düşünce ve kurumlara yönelen tehlikeyi, herhangi bir genellemenin kolaylığına sığınmayarak, üniversiteden edindiği bilim adamlığı titizliğiyle, olayın doğrudan doğruya içine dalarak, sorup soruşturarak gün ışığına çıkaran nadir araştırmacılardan biri oldu bizde. Kim olursanız olunuz, tanımadan bir şeye karşı kavga veremezsiniz. O, bunun bilincinde bir insan olarak hareket etmiş ve ona göre yolunu ve yöntemini seçmiştir. Ülkemizde, araştıran, dahası istatistiki bilgiler edindikten sonra kalemi eline alıp konusuna eğilen ve böylesi bir aydınlık içinde sonuçlara varan yeni gazeteci kuşağında Uğur Mumcu’nun apayrı bir yeri vardır.

Tanilli, yazısının bir bölümünde şunları da söylüyordu:

Ölümünden iki gün önce yazdığı, o ilginç ‘İmam-Subay’ adlı yazısı önümde. İmam hatip okullarını bitirenlere harp okullarının da yolunu açma girişimi var ya son günlerde, onu konu olarak ele almış yazısında. Bu girişimin sahiplerine sorarsanız, demokratik bir eylemdir yaptıkları. Öyle ya, bu gençlere yükseköğretimin bütün kapıları açılmışken, neden harp okullarınınki kapalı tutulacakmış? Adaletsizlik değil mi bu? Uğur Mumcu için konu, böyle sıradan bir soru ile kapatılacak türden değildir.

‘ONLAR BİR GÜN KAYMAKAM, VALİ, SAVCI, YARGIÇ, SUBAY OLACAKLAR’

Uğur Mumcu, Tanilli’nin sözünü ettiği, Cumhuriyet’teki 22 Ocak 1993 tarihli yazısında ne yazmıştı?

Birlikte okuyalım:

TBMM Milli Eğitim Komisyonu, harp okullarına giriş koşullarını düzenleyen yasa tasarısını görüşürken verilen bir değişiklik önergesi ile imam hatip okullarını bitirenlerin harp okullarına girişlerine engel olan madde değiştirilmiş. Bu değişiklik TBMM tarafından da uygun görülürse, harp okullarına önümüzdeki ders yılından başlayarak imam hatip lisesi mezunları da girebilecekler. İmam hatip liselerini bitirenler neden ilahiyat fakülteleri ve İslam enstitülerine gitmiyorlar da ille kaymakam, vali, savcı, yargıç ve subay olmak istiyorlar? Bu uzun vadeli eğitim ve bürokratik yerleşim projesini kimler planlıyor?

Mumcu, yazısında, Diyanet İşleri Başkanlığında çalışan toplam personelin ancak yüzde 6’sının yüksekokul çıkışlı olduğunu söylüyor ve “Neden, ilahiyat fakülteleri ile İslam enstitülerini bitirenler din adamı olarak çalışmıyorlar?” diye soruyordu.

Mumcu, şöyle devam ediyordu:

Diyanet İşleri Başkanlığındaki toplam personel sayısı bugün 70 bini aştı. Bu 70 bin 99 personelin ancak 39 bin 907’si imam hatip liseleri çıkışlıdır. Demek ki imam hatip liselerini bitirenler, yetiştirildikleri ve yararlı olacakları alanda çalışmıyorlar. Peki, ne yapıyorlar? Hukuk fakültelerini bitirip savcı ve yargıç, siyasal bilgiler fakültelerini bitirip polis müdürü ve kaymakam oluyorlar. Yarın ya da öbür gün vali de olacaklar.

‘O SÖZLER Kİ BİR KERE ÇIKMIŞTIR AĞZIMIZDAN, UĞRUNDA ASILIRIZ’

Server Tanilli kurşunlandı, 78’de; bağımsız Türkiye istiyordu.

Uğur Mumcu bombalandı, 93’te; “Laik cumhuriyet!” diyordu.

Mumcu’nun ‘İmam-Subay’ yazısında bahsettikleri… Sonrasında cereyan eden olaylar… Son olarak da, 15 Temmuz 2016’da yaşadıklarımız…

Bugün, Uğur Mumcu’nun öldürülüşünün 28’inci yıldönümü…

Uğur Mumcu’yu ve nicelerini Attila İlhan’ın dizeleriyle analım:

O sözler ki acıdır/ mahpushane avlularında/ demirli kırbaçlar gibi şaklar/ o sözler ki sırasında/ çiçek açmış bir nar ağacıdır/ dağ ufkuna vuran deniz aydınlığı/ sırasında gizemli bıçaklar. // O sözler ki/ imgelem sonsuzluğunun/ ateşten gülüdürler/ kelebek çarpıntılarıyla doğarlar ölürler/ o sözler ki kalbimizin üstünde/ dolu bir tabanca gibi/ ölüp ölesiye taşırız/ o sözler ki bir kere çıkmıştır ağzımızdan/ uğrunda asılırız.

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar