YAŞAM 

AYVA SARI, NAR KIRMIZI; AH NE GÜZEL SONBAHAR

Ayva zamanı, nar zamanı şimdi; tabiatın sarılı kırmızılı renk cümbüşü zamanı…

Bizi çocukluğumuza götüren “Kestane, gürgen, palamut/ altı yaprak, üstü bulut” dizelerindeki umut ve özlem, tutunduğumuz sonbaharın sağlam kalabilmiş birkaç dalı gibi sanki…

Şairin “Sevmeyi unutmuşsunuz kardeşler/ yalan her şey gibi/ aşklarınız da” dediği bir çağda, bir yalnızlık çağında içimizi ısıtan en güzel sonbahar sözcüklerindeyiz.

Yaprak yaprak, bulut bulut sonbahar; ayvasıyla narıyla güzel sonbahar…

* * *

Umut gibi, aşk gibi, içi sevda dolu bir yolculuk gibi tüm renkleriyle bizi içine hapseden sonbaharı çok seviyoruz.

Sevmeyi unuttuğumuzu söyleyen şairin dizeleri “Yaşamı ölüm/ diye anlatıyorlar size/ yalanı gerçek diye” şeklinde devam ederken şair bize aynı zamanda ne leylakların tomurundan ne de önümüzden kara bir tabut gibi geçen geceden haberimizin olduğunu anlatıyor.

İçimizde sonbaharın adını, dışımızda güz meyvelerinin tadını duyumsuyoruz.

İçimiz dışımız sonbahar…

Bizler sonbahar mutlusuyuz; bizler sarılı kırmızılı gazellerin en umutlusuyuz.

Gerisi kocaman bir yalan!

* * *

Yalan her şey gibi/ aşklarınız da” diyen şairin dizelerini okurken sonbahar yalnızlarının akşamlarını da düşünüyoruz.

Yaşamı ölüm diye anlatıyorlar bize, yalanı gerçek diye…

Sonbahar umutlularının, sonbahar umutsuzlarının akşamında şairin başka bir dizesiyle devam ediyoruz geceye:

Kırgınım, saçılmış/ bir nar gibiyim. // Sessiz akan bir ırmağım/ geceden. // Git dersen giderim/ kal dersen kalırım.

Kalbi nar gibi saçılmış olanların akşamında, güz hüzünlülerinin nar kalplerindeyiz şimdi de.

İçten içe teslim olunan bir duygu halinin tezahürüyüz.

Ayva gibi, nar gibi tam ortasından yarılıyoruz hayatın; dilimler boğazımıza oturuyor, tane tane dağılıyoruz:

Git/ dersen/ kuşlar da dönmez, güz kuşları/ yanıma kiraz hevenkleri alırım. // Ve seninle yaşadığım/ o iyi günleri/ kötü/ günleri bırakırım.

* * *

Ayva sarı, nar kırmızı; kestanenin, gürgenin, palamudun renkleri sonbaharı bir cümbüşe dönüştürüyor.

Sonbahar yalnızları, sonbahar mutluları hep bir arada; ne güzel…

Bizi çocukluğumuza götüren o dizeler dalların kol kola göründüğünden, yaprağın yaprağa süründüğünden, kışın karlara büründüğünden söz ediyor.

Bize de “Ah ne güzel, ne güzel” demek kalıyor.

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar