YAŞAM 

AĞUSTOSTA BİR SESSİZLİK ESİNTİSİ

Bir Akdeniz ikindisi…

Bir yaz ikindisi…

Bir ağustos ikindisi…

Şiirin, aşkın, özlemin coğrafyasında –öyle geçmişken kendimden– bir tutkunun soluk alıp vermelerinde dizelerin, mısraların esaretinde bir türkü tutturmuşum.

Kalbimde ötüp durdu ağustos böcekleri” diyen şairin peşinden gidiyorum, öylesine.

Bir sessizlik esintisi çarpıyor yüreğime o vakit; ben yüreğimin peşinde, ben özgürlüğün peşinde.

Şöyle diyor Akdenizli şair:

Her gece/ gün ışığıyla dolan bir şehir biliyorum/ ve her şey büyülenmiş oluyor o an. // Bir gece ayrıldım. // (…) // Beyaz boyalı/ gemiden/ şehrimin gözden kaybolduğunu/ gördüm/ geride/ bir kucak dolusu/ ışık bırakarak/ huzursuz havada/ asılı duran.

Sonra bir anda gözden kayboluyor.

* * *

Gitme, şair!” diyorum.

Gözden kaybolma, şair!” diyorum.

Devam ediyorum:

Nereye gidiyorsun böyle? Daha beraber şiirlerin beslediği umutları bölüşecektik. Daha ilmek ilmek ruhumuza işleyecektik ‘ağustos böceklerinin ötüp durmalarını’. Dur, gitme!

Gitmiyor şair.

Hayır, gidiyor; ama sonra geri geliyor.

Gittiği yerden de yeni mısralar getirmiş.

Okuyor.

Ey gece!” diyor.

Devam ediyor:

Şafağın sınırsız huzursuzluğu/ açığa çıkarıyor dalların ağını. // Hüzünlü uyanışlar… // Yapraklar, kız kardeş yapraklar/ yaslı ağlayışlarınızı dinliyorum. // Sonbaharlar/ ölen tatlılıklar… // Ey gençlik,/ yola çıkma zamanı bitmiş sayılmaz. // Yükselen gökler/ dizginlenemeyen atılım… // Ve şimdiden terk edilmişim. // Kaybolmuşum sürünen kara duyguda. // Ama gece dağıtıyor uzaklıkları. // Engin sessizlikler/ yıldız yuvaları yanılsamanın/ ey gece!

* * *

Ağustosta bir sessizlik esintisi şiirlerle birleşerek yüzyıllık özlemleri, yüzyıllık umutları çoğaltıyor.

O Akdenizli şairle birlikteyim şimdi.

O Akdenizli şair benimle birlikte.

Biz şiirlerle, biz özlemlerle, biz aşkların bitip ama tükenmeyişleriyle birlikte…

Bir esinti değiyor yamaçlarımıza.

Akdeniz’den gelen bir meltem bu!

Aşkları, özlemleri, tutkuları davet eden bir esinti…

Şair bu sefer de tıpkı o yaz esintisi gibi “bir esinti” gönderiyor İtalya’nın Akdeniz’e bakan eşsiz yamaçlarından.

Diyor ki:

Duyarak gökyüzü/ sabahları kılıcını/ ve kucağına tırmanan tepeyi/ dönüyorum o tanıdık uyuma. // Ölgün bir ağaç kümesi/ kavrıyor tepeyi dibinden. // Birbirine dolanan dallardan/ yeniden doğan uçuşlar görüyorum.

* * *

O Akdenizli, o İtalyan şair yine bir anda gözden kayboluyor.

Ama bu sefer “Gitme!” demiyorum.

Git!” diyorum:

Git ve yeni şiirler yarat, öyle gel!

Gidiyor şair!

Akdeniz’in beyaz köpüklü gülüşlerine kapılıp gidiyor.

Bense şiirin, aşkın, özlemin coğrafyasında bir tutkunun soluk alıp vermelerindeki dizelerde, mısralarda tutturduğum türküyü sonlandırıyorum.

Ve kendimi arınmış hissediyorum.

Berhudarım.

________________________________

Not: 8 yıl önce yazılmış bir yazı…

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar