AĞACIN GÖLGESİNDE, KUŞUN KANADINDA…

-ADANA-
Ağacın gölgesinde haziran dinlencesi… Kuşun kanadında özgürlük söylencesi… Ruhun derinliklerinde bir yaz eğlencesi…
Gölgeli haziranlarda umudun kanat çırpışları…
Umut yolculukları…
Umutla avunulan gülümseyişler…
Ve mevsimlerden bir tatlı yaz…
Sessizlik ve yalnızlık temalı o öykü şöyle başlıyor:
“Köyün üstüne çöken sessizlik, insanın içinde büyüyen yalnızlık kadar yoğundu. Kuşlar gittiğinde geriye kalan sadece rüzgârın anlamsız uğultusuydu. İnsan, kendi sesini bile duymaz oldu bu yalnızlıkta; sanki dünya, bir anlık nefesini tutmuştu.”
* * *
Ağacın gölgesinde, kuşun kanadında soluk alıp veren haziran, doğadaki nice umutsuzun da yüreğine dokunuyor.
Öyle sessizce, öyle ıssızca…
İnsan, doğanın tam ortasında bir küçük dal gibi oysa.
Öyle kırılgan, öyle nahif…
İnsanın kendisi de toprağın bir parçası; onun teriyle sulanıyor, onun kışıyla donuyor, onun haziranıyla yaşıyor.
Şimdi her çiçek sanki bir mucizeye şahitlik ediyor.
Haziran, doğanın en çıplak hali; çıplak ama alabildiğine diri…
Ve umut temalı diğer öykü şöyle devam ediyor:
“Gecenin en koyu karanlığında bile ufukta bir ışık belirirdi bazen. O ışık, insanın içindeki umudun küçük ama sarsılmaz kıvılcımıydı. Her yıkılışta, her kayıpta yeniden doğan o umut, yaşamanın kendisiydi.”
* * *
Yaşam ve umut…
Yalnızlık ve sessizlik…
Geçmiş ve gelecek…
Hepsi insana dair… Hepsi soluk alıp veren canlıya özgü…
Şimdi yol kenarındaki papatyalar rüzgârda savrulurken insana bir kez daha hayatın geçiciliğini anlatıyor.
Haziran, insanın içine işlercesine tüm acılarını, tüm sevinçlerini kavrıyor.
Dikenlerin arasından çıkan kır çiçekleri gibi insan da kendini yeniden var ediyor.
Haziran sıcaklığında, insan ruhu da doğa gibi çiçek açıyor.
Ve o ruhu anlatan bir başka öykü ise şöyle son buluyor:
“İnsan ruhu, görünmeyen derinliklerde fırtınalar koparır. Kimse bilmez; ne yalanlar söyler, ne hayaller saklar içinde. Ama o ruh, bütün ağırlığına rağmen, kendini yeniden kurar, yeni hayaller kurar. Ve hayat, o kırılgan ama vazgeçilmez direnişle devam eder.”
* * *
Ağacın gölgesinde, kuşun kanadında konuşlanan haziran bize daha neler neler anlatır, başka yazılarda değinirim.
Şimdi haziran ortalanırken bize umut veren, bizi kederlerden öte geçiren tatlı yaz mevsimine sarılma zamanı…
“Yaşamak iyi ki var” diyerek…
“Yazmak iyi ki var” diyerek…
Yaşayarak yazmak, yazarak yaşamak…
İyi ki…