YAŞAM 

YILLAR SONRA, HÜZÜNLE…

Paris’in eski mahallelerinde dolaşmak çok hoşuma gider. Eskiliğiyle, yaşanmışlığıyla ve kendine özgü sokaklarıyla beni kendine çeker. Her sokak farklı sürprizlerle karşılar sizi.

Sıkça gider, o sokaklarda avarece dolaşırım.

Yine bir gün dolaşırken daracık bir sokakta güzel bir evin penceresi ilgimi çekti. Şaşkınlıkla uzun uzun inceledim. Sanki Adana’daki doğduğum evin penceresini getirip buraya monte etmişlerdi. İçimde bir şeyler titredi. O an kararımı verdim. İki gün sonra ülkeme doğru uçuyordum. Adana’ya iner inmez çocukluğumun ve ilk gençliğimin geçtiği mahalleye koştum. Yıllar önce terk ettiğimiz ev yıkılmak üzereydi.

Karşısına geçip kâh hüzünlenerek kâh gülümseyerek uzun uzun seyrettim.

Pencerenin arkasında kendimi görür gibi oldum.

Sonra Müjgân Teyze’ye uğradım. Zor yürüyordu, geç açtı kapıyı. Gözleri zayıflamış, saçları apak, beli de iki büklüm olmuştu. Sanırım sesimden tanıdı beni.

Eşini sekiz yıl önce kaybetmiş.

Yanına oturdum. Uzaklarda belirsiz bir yere bakarak anlatmaya başladı.

Geçişini her sabah heyecanla beklediğim kızın adı Cemile’ymiş.

Lise 2’ye giderken yan mahallede bir torna atölyesinde kalfa olarak çalışan İsmail adında biriyle bir gece ansızın kaçıvermişler. Sinop’a gidip yerleşmişler. İki kızı varmış. Kocası bir fabrikada iş bulmuş. Kooperatife girip kutu gibi bir evleri olmuş. Mutlularmış.

İçim burkuldu sanki.

Çörekçi Dursun, ailesiyle birlikte bir zamanlar korkularından terk ettikleri köylerine dönmüş. Şimdi çobanlık yapıyormuş.

Mahallenin ağır abisi Cabbar Abi, bir pavyonda şarkıcı kadına gönlünü kaptırmış. Bir gece kadının sevgilisi tarafından bıçaklanmış. Üç gün komada kaldıktan sonra hayatını kaybetmiş. Baba yadigârı tespih de kaybolmuş.

Aydın Abi, mühendislik sondayken bir siyasi olaya karışmış. Tutuklanıp Diyarbakır Cezaevi’ne gönderilmiş. Orda işkenceden geçmiş. Çıktığında artık eski Aydın değilmiş. Üstünde solmuş ve hayli yıpranmış parkasıyla pencerenin önünde bütün gün sessizce oturup dışarıyı seyrediyormuş.

Müjgân Teyze sustu. Gözlerinden iki damla yaş yuvarlandı. Elini öpüp dışarı çıktım. İkindi okunuyordu.

Neşeli çığlıklar atan çocuklar önümden koşarak geçtiler.

Sadece onlar değişmemişti.

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar