TOPLUM 

GOOD MORNING!

Sabah annem sade kahvesini içiyordu.

Neşeyle “Günaydın, anneciğim!” dedim.

Good morning, my son!”  dedi akıcı bir İngilizceyle.

Şaşkınlıktan gözlerim fal taşı gibi, ağzım da bir karış açıldı.

Anne, bu sen misin?” dedim

Terliğine bakınca annem olduğunu anladım.

Bir dolar uzattı.

Bakkaldan iki bread alıver” dedi

Galiba rüya görüyordum.

Nasıl olsa biraz sonra uyanırım” dedim.

Doları alıp bakkala gittim.

Uncle bakkal, iki bread” dedim.

Dehşetle, İngilizce konuştuğumu fark ettim.

İngilizce sözcükler ağzımdan nasıl çıktı, anlayamadım.

Galiba rüyam devam ediyordu.

İki bread otuz cent” dedi.

Bir doları uzattım uncle bakkala, yetmiş cent geri verdi.

Anneme ekmeği ve para üstünü verdim.

Thank you, my son” dedi.

Sahiden bu annem miydi?

Ama bana sık sık fırlattığı terlikler ayağındaydı.

Balkona çıkıp derin bir nefes aldım.

Eminim, rüya görüyordum.

Telaşlanma” dedim kendime.

Nasıl olsa biraz sonra çığlık atarak ter içinde uyanacaktım.

Kâbus bitecekti.

Yoldan sebzeci geçiyordu.

Banaduranın (domates) kilosu ne kadar?” dedim.

Tablacı birden ciddileşti.

Sir, tomatoes two dollars” dedi.

Aklımı oynatacaktım.

İçeri kaçtım.

Başkanımız İngilizce açıklama yapıyordu televizyonda.

Hem de sular seller gibi İngilizce konuşuyordu.

Artık bundan sonra para birimimizin dolar olduğunu söylüyordu.

Bir hastanenin acil servisinde gözlerimi açtım.

Biraz sonra doktor kontrole geldi.

Hello, Mr. Sihay” deyince yine kendimi kaybettim.

Ne zaman uyanırım, bilemiyorum.

Not: Bu sabah kaldırımda gördüğüm yukarıdaki sahte dolar parçaları bana bu yazıyı yazdırdı.

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar