BİR ZAMANLARIN BABALARIYDI ONLAR
Babam, kahverengi paltosu olan adamlardandı. Kışları soba başında sessizce gazete okur, yazları serin sabahlarda radyonun başına otururdu. Onlar konuşmadan öğrettiler. Bir baba, ekmeği ikiye bölerken hayatı da ikiye bölüyordu: Bir yarısı çocuklarına, diğer yarısı ülkesine… Ben, babamın nasırlı ellerinde hem alın terini gördüm hem de bastırılmış bir isyanın sessizliğini. Gaz lambasının titrek ışığında okuduğu kitaplar bazen Nâzım’ınkilerdi bazen Orhan Kemal’inkiler. Biz, o sayfalar arasında fark etmeden büyüdük; kitapların içinde bir halkın rüyaları vardı. Çocukken anlamazdım. Neden her 1 Mayıs sabahı erkenden çıkardı evden? Neden bazı geceler eve hüzünle döner, gömleğinin…
Devamını Oku