EDEBİYAT 

YAZMAK EYLEMİ

“Ayakta yazmak gerekir, diz üstünde değil. Yaşam hep ayakta yapılması gereken bir iştir.” [1] Yazmak, tasarımla ilintili bir gerçek ve yaratıcı bir eylemdir; eylem olarak ele alındığındaysa toplumsallaşabilen/dönüşebilen hakikatin kendisidir. Yeniden üreten, yorumlayan, değiştiren ve dönüştüren bir birey olarak yazar, yazmak süreci boyunca kendisiyle, doğayla ve toplumla bir hesaplaşma içindedir aynı zamanda. Elbette “bir yazar yapıtını amaca giden bir araç olarak göremez” [2]; yazmak bir yaşama biçimi, bir ahlaktır. Hakkını vererek, sorumluluklarının bilincinde yazmak sıradanlığın kolaycılığına, gündelik yaşamın alışılmış biçimine, yavanlığına meydan okumaktır; yaşama dokunan yazar için toplumsal bilinçle yazmak…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

ŞİİR; İLLA DA ŞİİR!

“Kolayca okunabilen bir şiirin/ kolayca yazıldığını mı sanıyorsunuz?” [1] Johann Wolfgang von Goethe’nin “Gökyüzüne çizilmiş resimdir”; Friedrich Hegel’in “güzel sanatların en üstünü ve en zor olanı” diye tanımladıkları şiir –eskilerin deyimiyle– “insani bir mefkure”dir; Ahmet Hamdi Tanpınar’a göre, “saf bir lisan”dır. “Şiirin sabit bir tanımı yoktur” denir; “şiir gökyüzünün sonsuzluğu, denizin engin derinliğidir, ateştir, itirazdır, ütopyadır” benim için… Evet, ütopyanın sesi, soluğudur o: “Şiir tanımları değişiyor” denilse de değişende değişmeyendir… Devrimci şiirimizin, Nâzım Hikmet’in “paltosundan” çıktığı kanısı yersiz değildir. (Tevfik Fikret’e haksızlık etmiyoruz sanırım!) ‘Garip’ ve ‘İkinci Yeni’ dalgalarının müdahaleleri…

Devamını Oku
KÜLTÜR-SANAT TOPLUM 

‘ZÜBÜKZADE İBRAHİM’LERİN KORKUSUYDU AZİZ NESİN

“Gülümsemek,/ adaleti bozuk düzene,/ sessiz bir küfürdür./ Gülümseyin.” [1] ‘Kendime Öğüt’te, “Uslanma hiç, hep deli kal/ büyüme sakın, çocuk kal,” derdi. “Bi’ b.k bilmiyorsun. İşin kötüsü, bi’ b.k bilmediğini de bilmiyorsun” diyen doğruluk, çalışkanlık ve vazgeçmeme simgesi; erdem timsali üstat mizahçıydı. [2] “Böyle gelmiş böyle gitmez” diyen ‘Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz’ın, ‘Zübük’ün müellifiydi. “Zübük, kendi çıkarları için her yolu mubah sayan kişi”, “Bizim gibi avanaklar olduktan sonra, Zübük’ün bize ettiği az bile”, “Bizde bu kafa varken, bizim gibilerine bir değil, on zübük az gelir”, “Bu zübüklük bizde yaşıyor, onları…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

ESTETİK BİR POLİTİK İTİRAZ / ŞİİR

“Bilim aklın şiiridir, şiir de yüreğin bilimidir.” [1] Andrey Tarkovski’nin ifadesiyle, “şiir benim açımdan bir dünya görüşü, gerçekle olan ilişkimin özel bir biçimidir; bu açıdan bakıldığında, şiir, insanlara hayatı boyunca eşlik eden bir felsefedir”. Yaşamı savunmak; insan olmak (ve sonuna dek de İNSAN kalmak) halidir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın… Çünkü “Hakikate ulaşmanın yolları şunlardır: Felsefe, sanat, siyaset ve aşk” diye uyarır Alain Badiou! Gerçekten de “Paramparça edilmemiş, fırtınalara göğüs germemiş, tel tel dağılmamış, büyük dikişler ve çirkin yara izleriyle, pek nahoş bir halde kendini tekrar bir araya getirmemiş insanlara tahammülüm…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

ŞİİRLERİYLE ŞAİRLER

“Şiir, ölüm ve yaşam dolayısıyla şimdi ve daima açıktır.” [1] Edward Morgan Forster, “Bize kendimizi doğru biçimde küçük hissettirebilmek yalnızca sanatın işlevidir” derken; altını ısrarla çizerek ekler Simone de Beauvoir: “Sanatçının ifade edeceği bir dünya olması için, o, öncelikle bu dünyada yer almalıdır; baskıcı ya da baskı altında, yılgın ya da isyankâr, insanlar arasında bir insan.” O insanlar arasında insanlardan birisi de şair(ler)ken; şiirlerine dair ‘Karagün Dostu’nda şöyle der Hasan Hüseyin Korkmazgil: “Biliyorum/ matarada su/ torbada ekmek/ ve kemerde kurşun değil şiir/ ama yine de/ matarasında suyu/ torbasında ekmeği/ ve…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

HALKIN SIRADAN VE GARİBAN OZANI / AHMED ARİF

“Bir şair: Ahmed Arif/ Toplar dağların rüzgârlarını/ Dağıtır çocuklara erken.” – Cemal SÜREYA “Sosyalist Türk şairi” [1] tahrifatına karşın TKP’li, baba tarafından Kerküklü, ana tarafından Erbil Kürt’ü; şiirindeki derinlikle; dizelerinde hesap soran; öfkenin, inceliklerin şairidir o… Yaşamı, düşlerine tıpatıp uygundu: Yalansız dolansız; dürüstçe dik durup diklenen; her daim haksızlığın karşısına çıkan; emek ve eşitlikten yana “deli-kanlı”lığı yaşam felsefine tahvil eden; sözünü esirgemeyendi şiirlerindeki gibi… Yarattığı her dize yaşadıklarının izini taşırken; şiirinde adaletsizliğe, namussuzluğa, eşitsizliğe, haksızlığa karşı isyanı dillendiren direncin şairiydi. Sevgiliye bahar gülleri takmayı düşleyecek denli tutkunu ve “Ben şairim./…

Devamını Oku
KÜLTÜR-SANAT POLİTİKA TOPLUM 

HEYKEL İLE İMTİHANIMIZ!

“Heykel, mekânda girinti ve çıkıntının sanatıdır.” [1] Fernando Pessoa’nın “Hayatımı kendime yabancı bir malzemeden yapılmış bir heykel gibi yonttum” [2] satırlarıyla üzere heykelin yaşamımızdaki önemine ilişkin vurgusuna; “Hiç taş heykel ile canlanmış heykel bir olur mu? Taştan taş yapmak meziyet değil, taşı taşlıktan çıkarmaktır asıl meziyet” [3] ifadesini de eklemek gerek… Bir de Ulus Baker’in “Diyebiliriz ki heykel, taşı aldatarak yapılır” [4] ve Søren Kierkegaard’ın “Heykel, resim ve mimari gibi doğa da sessizdir; ancak her şeye rağmen duyarlı kulaklar onların konuştuğunu işitebilir” [5] saptamalarını… Kolay mı? Michelangelo di Lodovico Buonarroti,…

Devamını Oku
KÜLTÜR-SANAT TOPLUM 

“SANAT” DEYİNCE!

“Sanatın bugünkü görevi, düzene kaos getirmektir.” [1] “İnsanı sanatçı yapan şey yalnızlıktır” [2] türünden saptamaları ciddiye almayıp; “Sanatın gücünü bildiğimiz içindir ki, sorumluluğumuz büyük” diyen Anna Seghers gibi düşünenlerdenim… “Sanat daha önce yapılmamış olanı ister” vurgusuyla Theodor Adorno’nun altını çizdiği gibi, “özgür olamayışın ortasında özgürlük benzeri bir şeyi dile getirir sanat”… Ayrıca Gloria Steinem’in, “Sanat gibi, devrimler de var olanı daha önce hiç bulunmamış olanla birleştirmekten gelir”; Friedrich Nietzsche’nin, “Gerçekler yüzünden, ölmemizi önleyecek bir şey varsa o da sanattır”; Bertolt Brecht’in, “Barış, insandan yana olan tüm çabaların, tüm üretimin, yaşama…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

ŞİİR FARKINDALIKTIR YA DA HİÇ!

“Göremeyeceğimiz günler için dövüştük/ kavgamızın şiir olması bundan.” [1] Erol Aslan, dostumdur. Ancak bu satırlar; o, dostum olduğu için değil, ‘Gecenin Karanlığında Güneşi Uyandıranlara’ başlıklı dizelerden mülhem kaleme alındı. Neden mi? Dikkatle okuduğunuzda ozanın dizeleri biz(ler)e, öncelikle sanatın gücünü anımsatıyor. Nasıl mı? Örneğin II. Dünya Savaşı’nda Alman orduları tarafından kuşatılan Leningrad’da Sovyet besteci Dimitri Şostakoviç’in ‘Leningrad Senfonisi’ en zor gülerde bile umudun, direnişin simgesi haline gelmişti. Sanatın gücü tam da buradadır. Mesela Bob Dylan’ın 1960’larda seslendirdiği ‘Blowin’ in the Wind’indeki “Daha kaç yıl kök salsın ağaç bahar açıncaya dek/ daha…

Devamını Oku
POLİTİKA SPOR TOPLUM 

FUTBOLUN ASİLERİ

“Gidenler nerede kaldılar, özledim gülüşlerini. / Bir kenti güzelleştiren yalnız onlardı sanki.” [1] Neil Faulkner’ın “Bütün şeyler kendi içlerinde çelişkilidir ve çelişki, tüm hareketin ve yaşamın kökenidir; bir şey ancak bir çelişki içerdiği sürece hareket eder, itkiye ve etkinliğe sahip olur” saptaması “Futbol, asla futbol değildir” diye tarif edilen gerçeğin asileri için de geçerlidir… Jean Paul Sartre’ın “En önemsiz davranışınızda bile, ‘sınırsız bir kahramanlık var’” [2] notunu düştüğü insani isyan, sınıflı sömürücü toplumlardaki “kahraman”lığın da zeminini oluşturur. [3] Yani “kahramanlık”, özgürleşme için vazgeçilemez zarurettir. Çünkü hemen her şey “…‘insanları baskı…

Devamını Oku