KÜLTÜR-SANAT 

‘SULTAN’ FİLMİ VE ARTIK ÇOK ESKİLERDE KALAN GÜZELLİKLER

1984 yılının yaz ayları… Arkadaşım Sefa (Sefa Sofuoğlu) ile birlikte, hem üniversiteyi bitirmeye çalışıyoruz hem de Alinur Abi’nin (Alinur Uğurpakkan) GENPAŞ isimli reklam ajansında takılıyoruz. Videokasetlerin patladığı, altın çağını yaşadığı zamanlar… Alinur Abi bir sabah geldi ajansa… Her zamanki gibi neşeli, coşkulu… “Günaydınlar… İyi çalışmalar…” faslından sonra çayını alıp karşımıza oturdu, “Gelin lan, gelin,” dedi, “dün bir video izledim… Olamaz böyle bir film! Mutlaka izlemeniz gerek. Hatta videoyu bir gün buraya getirip beraber mi izlesek ne yapsak!”… Alinur Abi’nin o gün müthiş bir coşkuyla, heyecanla anlattığı film, ‘Sultan’dı. ‘Sultan’… Yönetmenliğini…

Devamını Oku
YAŞAM 

“BULMACA BULDURMACA, SÖZ ÜSTÜNDE KAYDIRMACA…”

– Aç kapıyı bezirgân başı. – Kapı hakkı ne verirsin? – Arkamdaki yadigâr olsun. Çocukken oynadığımız oyunların birinin içinde böyle bir tekerleme vardı. Oyunu çok iyi hatırlamıyorum… Nasıl bir oyundu, kaç kişiyle oynanırdı? Ama… Tekerlemenin bu kısmı yer etmiş belleğime, unutmamışım. Dile kolay, yaklaşık 50-55 yıl! Bu ve benzeri belki yüzlerce “şey” var bellekte. Özenle saklanıyor! Tavan arasında ya da bodrumda, sandıklar, karton kutular içinde sakladığımız birçok “şey” gibi… Hiçbir zaman açıp bakmayız, hatta kutular içinde ne olduğunu bile unuturuz zamanla! Birileri biz görmeden atsa kutuların içinden bir şeyler… Hatta…

Devamını Oku
YAŞAM 

“BEN KÜSKÜNÜM FELEĞEEEE!”

Adam dünyaya, insanlara, teknolojiye küser; kendini doğanın kucağına atar. Saç sakal birbirine karışır, derme çatma bir kulübede, çadırda yaşamayı seçer. Bir televizyon kanalı veya bir gazete bulur izini adamın, hemen haber yapar… Günlerce televizyon ekranlarında, gazete sayfalarında izleriz, okuruz… “Sayın izleyiciler, Ahmet Bey’in bu kulübesinde, modern dünyanın hiçbir aracını göremiyoruz. Ne televizyon, ne radyo, ne gazete… Hatta çayını bile odun ateşinde demliyor!” “İnanması güç belki ama Ahmet Bey, tam on bir aydır ne televizyon izliyor, ne internete giriyor, ne de cep telefonu kullanıyor, sayın izleyiciler!” “Soğuk kış günlerinin yaklaştığı bu…

Devamını Oku
YAŞAM 

ASANSÖRDE BİRKAÇ KİŞİ

Yıllar önce bir iş hanında asansör bekliyoruz… Yukarı çıkacağız… Asansör geldi. Küçücük bir asansör… En fazla üç-dört kişilik… Bindim. Arkamdan beş kişi daha bindi… Ben yaklaşık 100 kiloyum… Öteki binenler de aşağı yukarı ben gibiler… 100 olmasın da 90 olsun. Asansörün dört kişilik olduğunu söyledim nezaketimi korumaya çalışarak… “Kafanı yorma, bey… Bi’ şey olmaz” dediler koro halinde… Bunlar dillerini ortak olarak kullandıklarına göre… Beyinlerini de ortak kullanıyorlardır. E, beynimizin yüzde onunu bile kullanamadığımızı düşünürsek –ki onların kullandığı kısmın yüzde bir civarında olduğunu sanıyorum– asansör arkadaşlarım o yüzde birlik kısmı da…

Devamını Oku
TOPLUM 

BOĞAZ’DAN ADANA’YA İÇ BURKAN BİR YOLCULUK

90’lı yılların başlarıydı. Üsküdar’da bir balık lokantasında yemek yiyoruz. Uluslararası bir şirketin davetlisiyiz. Vakit öğle sonrasının akşama yakın zamanları… Karşımızda muhteşem Boğaz… Galata Kulesi, Süleymaniye, Topkapı, Haliç, Karaköy ve tabii ki Kız Kulesi… Masada balık, rakı, roka üçlüsü ve diğer enfes mezeler, bolca muhabbet… O zamanlar, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Nurettin Sözen’in ‘Park Otel muharebesi’, Türkiye’nin en baba gündemini oluşturuyor. Nurettin Sözen, “Boğaz’ın siluetini bozdurmam” diyor ve otel inşaatının fazladan çıkılan katlarının yıkılmasını istiyor. Medyanın neredeyse tamamı, ekâbir kamuoyu, neredeyse herkes ama herkes Nurettin Sözen’in karşısında… Sözen’i ekonomiyi baltalamakla, dinozorlukla,…

Devamını Oku
YAŞAM 

“KİRLİ, ÇÜRÜK VE ADİ”

‘Kirli, Çürük ve Adi’yi çok uzun diyebileceğim bir süre önce izlemiş, Steve Martin’e hayran olmuştum. Steve Martin, Michael Caine ile birlik olup unutamayacağım bir komedi ziyafeti çekmişti bana, sağ olsun. Geçtiğimiz haftalarda DVD’sine rastladım ve hemen aldım. İlk izleyişimde katıla katıla gülerken karnıma giren ağrıları çoktan unutmuş bir şekilde DVD’yi oynatıcıya takıp kuruldum tekrardan televizyonun karşısına… Daha önce hiç izlememiş gibi yine kahkahalarla izlemeye başladım ‘Kirli, Çürük ve Adi’yi… Bu filmi, 50 kere izlesem, hepsinde de aynı şekilde, ilk kez izliyormuş gibi, zevkten dört köşe bir vaziyette izleyeceğime eminim. Lawrence…

Devamını Oku
SPOR 

“TAMAM LAN, GİRİN SUYA; BAŞTAN OYNUYORUZ!”

1938 yılında Adana Belediye Başkanı Turhan Cemal Beriker ve Beden Terbiyesi Bölge Müdürü Rıza Salih Saray’ın girişimleri ile Adana’da Türkiye’nin en modern yüzme havuzunun yapılması için karar verildi. 1940’lı yılların ortasında Adana Demirspor, su topu takımı kurar. Takımın başına da Muharrem Gülergin getirilir. Ama problem şu ki Adana’da nizami havuz bir tanedir ve onda da pek sıra gelmez zengin çocuklarından. Muharrem hiç gocunmaz, DSİ kanallarında çalıştırır Adana’nın gençlerini. Kendi de zaten 20 yaşında var yok… Demirsporlu gençler kanala su verildikçe çalışarak önce Çukurova şampiyonu olurlar. Sonra İstanbul Moda Havuzu’nda Türkiye…

Devamını Oku
YAŞAM 

KÖPEĞİMİZ BOBİ

“Azıtmak”… Ya da “azdırmak”… Bu sözcükleri duydunuz mu? Ama… Sözlükteki anlamı ile değil… Benim anlatacağım öyküdeki anlamı ile? Adana ve çevresinde bilinen sözcüklerdir. Başka yerlerde var mıdır, kullanılıyor mu, bilmiyorum. Anlamına gelince… Evde beslenen (istenmeyen) kedi ya da köpeği, evden epey uzakta bir yere götürür bırakırsınız… Ve o hayvan evin yolunu bulup tekrar eve dönemez. İşte, bu işleme “azıtmak” denir. Ya da “azdırmak”. Yaygın bir kanı vardır. Eğer kedi ya da köpeği gözünü kapamadan azıtırsanız, geçtiği tüm yolları aklında tutar, evi yeniden bulurmuş. O nedenle de, bir kedi ya da…

Devamını Oku
YAŞAM 

KAYAKÖY VE SÖNMÜŞ OCAKLAR

Çektiğim fotoğraflara bakarken hatırladım… Bir anda daldım gittim… 2017’nin yazıydı… “Birkaç gün kafa dinleyelim, biraz da gezelim” dedik… Gezi seçeneklerini masaya yatırdık ve “Çok uzak be! Dünyanın yolu!” mızmızlanmalarımıza kulak asmayıp, Fethiye’ye gitmeye karar verdik. Zaman zaman, yüzyıllardır araba kullanıyormuş gibi bir yorgunluk, bıkkınlık, yılgınlık ya da benzer herhangi bir sözcükle adlandırabileceğimiz uzun, çok uzun bir araba yolculuğundan sonra Fethiye’ye vardık. Deniz, yamaç paraşütü vesaire çok umurum değildi. Kayaköy’ü görmeyi çok istiyordum. Kısa, birkaç günlük tatil içindeki koşuşturmacalar arasında, Kayaköy’e uğradık. Nispeten uzun bir zaman ayırıp Kayaköy’ün sokaklarında dolaştım. Doğanın…

Devamını Oku
TOPLUM 

‘SENEDE BİR GÜN’ FİLMİ VE KENTSEL DÖNÜŞÜM

“– Bir gün gelir de beni burada bulamazsan, bil ki ölmüşümdür, Nazlı’m. – Bir gün gelir de seni burada bulamazsam, bil ki ölürüm, Emin.” Pekiii… Bir gün gelir de, orayı bulamazsanız ne olacak?.. ‘Senede Bir Gün’ filmini izlemeyen var mıdır? Vardır tabii ki. Özellikle genç kuşak… Eminim ki birçok gencimiz izlememiştir. Belki de çoğunun haberi bile yoktur bu filmden. Ben ilk kez, televizyonun siyah-beyaz olduğu dönemlerde izlemiştim. Televizyon ile 1974 yılında tanıştığımızı düşünürsek, 70’li yılların ikinci yarısında izlemiş olmalıyım. Senaryosunu Sadık Şendil’in yazdığı, yönetmenliğini Ertem Eğilmez’in yaptığı ve başrollerini Kartal…

Devamını Oku