YAŞAM 

RUH VE NEFİS ARASINDAKİ KADİM SAVAŞ

“Onurlu kişi eziyet gördüğünde de geniştir dünyası/ baskıdan endişe edenler için orada da vardır sığınağı.” – Sekizinci yüzyılda Mısır’da bir hapishane duvar yazısı Kapadokya gezimizde çok beğendiğim Mustafapaşa’da gezerken gördüğüm bir konak yazısını not etmişim. “Her şey boştur, kader insana ortak şeyler sunar.” Eski okuduğum kitaplardan birinin kapağına not düştüğüm bu yazıyı, yeniden elime alıp İbn-i Haldun hakkında yazılmış iki kitabı okurken hatırladım. “Rütbeler, sürgünler, kaçışlar, savaşlar, zindanlar, inzivalar, zikzaklar, ailevi trajediler, aşklar… Kısaca en yüksek makamlarla en büyük düşüşler arasında yaşanan kahramanca ama bir o kadar da ‘insanca’ bir…

Devamını Oku
KÜLTÜR-SANAT 

1914 KUŞAĞI VE AVNİ LİFİJ

“Tarih benim için bir kıymet verecekse, Avni’nin hocası demekle yapacaktır!” – Octave Denis Victor Guillonnet Çocukluğundan itibaren sanat aşkıyla yaşama tutunan Hüseyin Avni Lifij’in okul harçlıklarından artırdıklarıyla Fransızca ve fotoğrafçılık derslerinin yanı sıra kendi kendine öğretmenlik yaparak resim çalışmaları icra etmesi onun her anının sanat dolu olduğunu gösteriyor. “Çağının Yenisi” olarak adlandırılması, kısa hayatının efsaneleşmesi doğrultusunda ilerlemesini getirmiştir. Çocuk yaşta ilgi duymaya başladığı resim sanatını geliştirmek ve anatomi öğrenmek için mülkiye tıbbiyesinde, boya tekniklerini öğrenmek için de eczacı mektebinde bazı derslere dinleyici olarak devam eder. Lifij soyadının “beyaz ten” anlamına…

Devamını Oku
YAŞAM 

ŞAFAK VE KÜL

“Yol kenarındaki çimen; yıldızı sev de, düşlerin çiçekle açılsın.” – TAGORE Ülkemizin yangın ve sel felaketleriyle sarsıldığı zamanın içinde hep ileri acılarla sarsılıyoruz. Türkiye yanarken kendi içimizde yandık, ateş olduk. Söndük, savrulmayan kül olduk, kızdık, şimşek olduk, kırıldık, kırgın çiçekli çalılıklar olduk. Vara vara vardık ki bir kara taş olduk. “Çok büyük kentlerin yaşadığı kriz, doğanın yaşadığı krizin diğer bir yüzüdür” diyor Italo Calvino. İnsanın ve doğanın her zaman birbirinin ilgisine ve sevgisine gereksinimi olduğunu, göklerin ve yeryüzünün sadece insana verilmiş bir âlem olmadığını, sevip korumadığın bir dünyanın bir gün…

Devamını Oku
YAŞAM 

İNSANIN GÖRÜNENİ DÜNYADIR

Az gittim, uz gittim, dere tepe düz gittim, ulu bir meşe ağacını görünce yorulduğumu anlayıp gölgesinde dinlendim. Döndüm baktım ki bir arpa boyu yol gitmişim. Düşüncelerim uzaklara yol alırken bedenim hep buradaymış. İnsanı anlatan bilge kişilerin sözleri, birer ikişer düşüncelerimde sıralandı. “Doksan dokuz kattır insan” demiştir Mevlana. “Her savaş insan ruhu için bir yenilgidir ve korktuğu için öldürür” diye anlatır Henry Miller, insanı. “İnsan bir uçurumdur” der Fernando Pessoa. “İnsan bir kitaptır, görüneni dünya, görünmeyeni ahrettir; isterse okur, istemezse okumaz” diye haykırır İbni Arabi. Tekerlemelerle başlayan masal sözlerimizin beni alıp…

Devamını Oku
YAŞAM 

BENİMLE KONUŞAN KAYISI AĞACI

Bahçe içindeki küçük balkonumun demir korkuluklarına sık yapraklı dallarını altlı üstlü dolayıp oval bir çelenk oluşturmuştu kayısı ağacı. Şöyle bir bakınca da pınarı açık büyük bir göze benziyordu. Bir haziran sabahı yeni aldığım kitabı okumak için oturmuştum küçük kare lake masama. Ama ne mümkün! Kayısı ağacı kollarını omzuma, yüzüme, kollarıma çarpıp duruyordu. İçimden bir muziplik geçti ve şöyle seslendim kayısı dallarına: – Sanki bir kayısı meyvesi getirmişsin de benimle şakalaşmak istiyorsun? İşte, o anda dalların hışırtısı durdu, yapraklar ve dallar kıpırtısız kaldı. Ben de kitabımdan başımı kaldırıp “Sitem mi ediyorsun…

Devamını Oku
TOPLUM 

KAFDAĞI’NIN ARDI HAYAL

“Vatanını yitiren her şeyini yitirmiştir.” – Abaza Atasözü Takvimlerden 21 Mayıs 2021… Tıpkı 21 Mayıs 1864’te olduğu gibi kabardı, hırçınlaştı, köpük köpük saçıldı sağa sola Karadeniz. Gök gürültüsü dünyayı kapladı. Ağaçlar kökünden sökülüp toprağa uzandı. O gün, sürgün sırasında tıkış tıkış gemilere bindirilmiş kadın-çocuk-yaşlı on binlerce insan canının balıklara yem olduğu gün. Tıpkı o yıllara ağlar gibi Karadeniz. Kucağında ağlamadan uyuyormuş gibi ninniler söylediği yavrusunun kokmuş cesedini kucaklayan dul annenin sessiz çığlığını duyurdu hırçın dalgalar gökyüzüne ve sustu. Kucağından zorla alınıp kararmış denizin karanlık sularına fırlatılan küçük yavrunun ardından yavrusunu…

Devamını Oku
YAŞAM 

GEÇMİŞİN BAKİR BAĞLARI

Bahar giyinmiş ağaçların eteklerinde boy veren gelinciklerin rengi allara yeşillere bürünmüş, dans ediyorlar doğada. Yeni zaman Türkiye’sinin ağırlığına katlanabilmek için eski zaman Türkiye’sindeki anlara götürüyor beni düşüncelerim. Baharla uyanan doğanın bende bıraktığı hissiyatla Mustafa Dayı’mın mahalleye gelişini, “Taze sebze meyve geldi!” diye bağıran sesini anımsıyorum. Annem ile birlikte hemen kapıya koşar, o yorgun adamın soluklanması için su taşır, kısa bir an da olsa onu kapının basamağında dinlendirirdik. Kara beygirin iki yanına oturtulmuş kocaman küfelerin içi sebze ve meyveyle dolu olurdu. Annem kardeşim ve benim Işıklar Semti’ndeki dayımın bağına gidebilmemiz için…

Devamını Oku
YAŞAM 

GÜNEŞTE VAR OLAN NEFES

“Dünyadaki en sert şey, en yumuşağı tarafından bükülürmüş.” – Lao Tzu Bir gün, büyük bir fırtına her şeyi alt üst ettikten sonra durdu. Gökyüzü kara bulutlarla kaplanınca gündüz bile gece oldu. Bu büyük felaketin can alıcı kızgın sesinden korktuklarından, yeryüzü canlıları da fırtınaya karışıp fırtına, bulutlara karışıp bulut oldular. Kara bulutları yarıp yüzünü göstermek isteyen güneş çok zorlandı azıcık ışık saçmak için. İşte, o zaman güneşin içinde var olan ‘Nefes’ göründü. Azıcık yüzünü gösteren güneş onu yeryüzüne fırlattı. Kendini hiç bilmediği bir yerde bulan ‘Nefes’ şaşkınlıkla karşısında sütunlar üzerinde yükselmiş…

Devamını Oku
YAŞAM 

EVRENİN NEFESİNİ DİNLEYEN ŞAMAN KADIN

“Doğada hiçbir şey nedensiz değildir; nedenini kavra, o zaman deneye ihtiyaç duymazsın.” – Leonardo da Vinci Çiğdem kokularının kekik kokularına karıştığı Bozdağlarda gölcüğün yüzeyi de dağların ihtişamını yansıttığı suyun rengi gibi dağın nefesini çekmişti içine. El tezgâhlarında dokunan ipek şalların, ham keten ipliğinden dokunmuş kumaşların, kök boyayla harmanlanmış ipek karışımı battaniyelerin kenti Ödemiş. Bozdağların tepesinde ulu bir ağacın altında az biraz dinlenmek için elindeki bastonuna dayanarak oturan kadının adı Sevdiye idi. Şamandı. Dayandığı bastonunun eliyle kavradığı tepesinde gözleri ileriye, gagası aşağılara bakan bir kuş oyması, boğazında dört yapraklı yonca resmi…

Devamını Oku
TOPLUM 

KALBİN YOLU

“Ölümsüzlük tamamen kalbi takip etmekle ilgilidir.” – Ruhani uçuş turna kuşu çağırma vecizesi (Çin) Eski Türkler, Çinliler, Japonlar turna kuşunun ruhu iyileştiren ölümsüzlüğüne inanırlarmış. Kâğıttan yaptıkları turna kuşu maketlerini uçurup dileklerinin gerçekleşeceğini beklerlermiş. Kara günlerin ak insanları vardır ve bunlar sevgi ellerini uzatarak iyilik yolculuğuna çıkarlar. Türkiye Yardım Sevenler Derneği de kara günlerde iyilik ve sevgi elini Türkiye’nin her yerine turnalar gibi uçarlar ve ruhlarına dokunurlar insanların. İçimizde “Beni unutma!” çağrısı saklıdır, hiç aklımızda yokken bize kendini hatırlatıveren bir isim, bir anı ya da şahit olduğumuz olaylar… Çağrı geldiğinde ise…

Devamını Oku