FRANSIZ ÖPÜCÜĞÜ
Kaşlarım çatık. Kitabımın satırları arasında kaybolmuşken başımı sayfalardan kaldırmamı sağlayabilecek tek şey oluyor. Göz hizamdan sallana sallana kutusuna saklanmış bir keman geçiyor. Keman, kırmızı siyah masalar arasında dolaşıyor, bir türlü seçemiyor. İçeri giriyor, tekrar avluya çıkıyor. Minik beyaz taşlar üzerinde birkaç saniye durup şöyle bir göz gezdiriyor. Kendine kırmızı masalardan birini beğeniyor, kararlı adımlarla ilerleyip kendini sandalyeye bırakıyor. Gülmemek için kendimi zor tutuyorum. Elleri göbeğinde arkasına yaslanan yaşlı adamlar gibi rahat. Bir süre kemanı izledikten sonra, bu sefer de kemanın nereyi izlediğini merak etmeye başlıyorum. Masanın üzerindeki nota kâğıtlarını izliyor,…
Devamını Oku