POLİTİKA 

MEKTUP

Çok sık kaybolurum. Yönümü kaybeder, gideceğim yere gidemem. İlk kaybolduğumda 6 yaşındaydım. İstanbul’a göçüyorduk, benim yüzümden neredeyse ailece otobüsü kaçırıyorduk. Sonraki yıllarda çok kereler uçak kaçırmamın geleneksel hale gelmiş olmasının nedeni de bu olsa gerek. Başka şekilde ve uzun süreli kaybolduğum da oldu. İlk kayboluşumdan sonra yolumu bulup tekrar eve her dönüşümde, babamın beni bulduğu zamanki o tarifsiz, yüreğinden gözlerine yansıyan o sonsuz sevgisini, sevincini gördüm. Son kaybolduğum zamanda ise oğlum Ali dört yaşındaydı. Zifiri karanlık bir odadaydım. Dışarıyla tek bağlantım gün ışığını hiçbir şekilde yansıtmayan, soba borusu kadar bir…

Devamını Oku
YAŞAM 

ÇİÇEKÇİ KADIN, KAKTÜS VE AŞK

İğde ağacı almam gerekiyordu. Sevgi dolu bilge bir kadın vardı. Yirmi yaşındayken kaybettiği oğlunun, yüreğinde onulmaz derin yaralar açtığı kadın, sonunda oğluna kavuşacağı umuduyla aramızdan ayrılmıştı. Son isteğini yerine getirme görevini bana vermiş, öldüğünde mezarına iğde ağacı dikmemi istemişti. O da âşık bir kadındı. İğde ağacı sembolü, aşkları tüm sevdikleriydi. Sağlığıma tamamen kavuştuğum 16 Haziran günü ilk defa sokağa çıktım. Daha önce gördüğüm, yakınlardaki bir seraya iğde ağacı almak üzere gittim. En zor şartlarda yaşamayı bilen, direnç sembolü ve aynı zamanda “aşk gibi dikenli, dokununca insanın eline dikenlerini batıran ama…

Devamını Oku
TOPLUM 

İÇERİDEN NOTLAR

“Gerçekte tekerrür yok, hareket ve değişme vardır.” – Dr. Hikmet Kıvılcımlı Uzun zamandır bu kadar erken uyanmamıştım. Saat 08.30’da boğaz ağrısı ile yataktan kalktım. Aile hekimine gidip, bir iki ilaç yazdırıp işe gitmek niyetindeydim. Tabii, işsiz olduğumu önceki yazılarımda belirtmiştim. İşe girdiğimi, dolayısıyla lümpen proleterlikten kurtulduğumu henüz sizlere açıklayamamıştım. Anlatacağım olay da, zaten henüz işe başlamamın beşinci gününde oluyor, yani anlatmakta fazla gecikmiş sayılmam. Yeri gelmişken belirtmek isterim: Sosyalist literatürde “lümpen proleter”, karşıdevrimci bir güç olarak tanımlanır. Bazen teori pratikteki yerini tam olarak bulamaz ya da onu biz istediğimiz gibi…

Devamını Oku
POLİTİKA 

MAYIS YILDIZLARI

“Elinde ne piyon kaldı, ne vezir, ne kale/ Düştü birbiri ardına atlar, filler/ Ama şah hâlâ direnmekte/ Yeni taşlar bulundu çünkü: Köpekler” – Ataol Behramoğlu Yeniden yayımladığım aşağıdaki yazı Son Baskı’da yayımlanalı 16 yıl olmuş. Ama onlar öldürmeye devam etmişler: Gün, ay, yıl gözetmeksizin… Çoluk çocuk, genç gözetmeksizin Berkin’i, Ceylan Önkol’u, Ali İsmail Korkmaz’ı öldürmüşler. Kadınları öldürmüşler hunharca, bodrumlarda yakmışlar insanları. Hepimizin gözleri önünde ve hepimizi dâhil ederek Mustafa’yı, İbrahim’i, Helin’i öldürdüler göz yumarak en insani taleplerine… Biz eşitlik, özgürlük, demokratik cumhuriyet taleplerimizi yükselttikçe öldürmeye devam edecekler, şairin dediği gibi,…

Devamını Oku
FELSEFE 

DOKUNMAK

“Osmanlı medresesinde diyalektiğe ‘cedel’ denir. Nedense cedeleşmeye pek iyi anlam vermemişiz. Demokraside düşünce cedelleşmesi olmadıkça, siyasi eğitim gelişemez.” – Dr. Hikmet Kıvılcımlı Son yıllarda sohbetlerimde diyalektik materyalizmi ön plana çıkarmamın nedeni tesadüf değildi. Zaten materyalizmde de tesadüfe yer yoktu. Bir yerlerde okumuştum: “Devrimciler Marksizm’in teorik temelini oluşturan ‘Diyalektik ve Tarihi Materyalizm’i derinden kavrayarak yaratıcı bir biçimde hayata geçirirler.” Belki iddialı olacak; ama ‘Diyalektik Materyalizm’ anlaşılmadan Marksizm de anlaşılamaz. Daha önemlisi, dünya görüşümüzde ciddi yalpalamalar yaşanır. Öyle ki zamanında devrimcilik yapmış koca koca adamların “tokuşmalarına”, kimilerinin dini terimlerle selamlaşmaya başladıklarına ve…

Devamını Oku
TOPLUM 

SİZİ GİDİ KOMPLOCULAR…

“Filozoflar, dünyayı yalnızca çeşitli şekillerde yorumlamışlardır: Oysa sorun onu değiştirmektir.” – Karl Marx  Bileni / bilmeyeni, uzmanı / uzman olmayanı bütün dünyanın konuştuğu tek şey koronavirüs doğal olarak. Olayın teknik boyutunu ya da bilimsel yanını anlatacak değilim. Zaten ne bilim insanıyım ne de teknik eleman; hatta teknik elemanlığı geçtim, personel bile olamadım. Şimdilik lümpen proleterliğe devam. Neyse… Sosyal medya, hastalıkla ilgili sayısız yalan yanlış bilginin, virüsten daha hızlı yayılmasını sağlıyor. Bunlardan benim hedefimde olanlar; “somut olayların somut tahlilini” yapmaktan fersah fersah uzak komplo teorisyenleridir. Bunlar ve “üst akılcılar”, mevcut olayları…

Devamını Oku
FELSEFE 

BİR BABANIN BİLİNÇALTI KARNESİ

“İnsanların varlığını belirleyen bilinçleri değildir; tam tersine, onların toplumsal varlığı bilinçlerini belirler.” – Karl Marx Ne garip, herkesin, çocuğunun başarılarını yayınladığı bir karne gününde tutmuş kendi karnemi yayınlıyorum. Bu durum, diyalektikle olmasa da yaşlandıkça “yaşlı bağımlı nüfus” kategorisine dâhil olmadığımı kanıtlama psikolojisi ile ilgili olmalı. Sizlere 5 dersten 100, o ucube dersten de 50 civarında bir not göstermeyi amaçlamıştım. Olmadı. Başarısızlığıma isyan eden oğlum Ali, “Sana o kadar emek verdik, ne bu haylazlık, bir daha böyle kötü sonuçlar görmek istemiyorum” diye uzun vaaz tarzı bir fırça attı. Mecburen dikkate alıp…

Devamını Oku