SON BASKI 

PALTOLU AKŞAMLAR, MASKESİZ YÜZLER VE 17 YAŞINDAKİ ‘SEVGİLİ’!

1 yıl ne de çabuk geçti… 5 Ocak 2004 tarihinde yayın hayatına başlayan bir sanal dergi için geride bıraktığı 17 yıldan yalnızca biri belki ama bizler için oldukça önemli. Son Baskı olarak yayın hayatımıza 5 yıl ara vermiş, 2020’nin 5 Ocak’ında yeniden merhaba demiştik yazı dostlarına. Attila İlhan’ın “Ayrılık da sevdaya dâhil” dediği şiirinde olduğu gibi, ayrı kaldığımız yılları da sevdamıza dâhil etmiştik. Hiçbir şey eksiltmeden, kaldığımız yerden devam etmiştik. Şimdi yine devam ediyoruz ve hep devam edeceğiz. FIRTINADA SIĞINDIĞIMIZ BİR LİMAN 2019’un Kasım’ında, pastırma yazının yeni bittiği bir Adana akşamında…

Devamını Oku
TOPLUM 

ŞEHİRLER KIRMIZI MEZARLIKLAR YEŞİL, REFAKATÇİ BORSASI, HALAY BAŞI ‘POZİTİFLER’…

COVID-19 GÜNLERİ (13)… Olağanüstü günler yaşıyoruz. Dünyada Covid-19 vakası sayısı 80 milyonu geçti, ölü sayısı 1,8 milyona yaklaştı. 333 bin ölümle ABD başı çekmeyi sürdürüyor. Ölümlerde ABD’yi 191 binle Brezilya, 148 binle Hindistan, 123 binle Meksika izliyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın 27 Aralık akşamı açıkladığı verilere göre, Türkiye’de Covid-19 ölümlerinin sayısı 20 bine yaklaştı. Resmi açıklamalara göre, Türkiye’de Covid-19’dan günde ortalama 250 kişi yaşamını yitiriyor. Sağımız solumuz, önümüz arkamız hep Covid-19! Kimimiz ağır geçiriyor, kimimiz hafif atlatıyoruz. Bazen gencecik insanların ölüm haberlerini alıyoruz, bazen Covid-19’a yakalanan ailelerde fertlerinin birer birer…

Devamını Oku
YAŞAM 

‘YAŞAMIN LOŞ ERGUVAN BOŞLUĞUNDA’ İÇİMİZİ KAPLAYAN HÜZÜN

Covid-19 günleri, hafta sonu sokağa çıkma yasaklarıyla birlikte içine kapana kapana geçip gidiyor, işte… Yalnızlık günleri, sessizlik günleri, ıssızlık günleri; yaşadığımız… Fransız şair Benjamin Péret’in “Artık sessizlik bile senin değil/ değirmen taşlarının dönmez olduğu bir yerde” dizeleri geliyor aklıma. Şair yürekli bir yazar, o gece, bir şeyler karalıyor sürekli: “Bazen gökyüzünde ıslık çalan yıldızlar; bazen yağmur, kar; bazen sessizlik… Derin bir akşamın içinde yalnız bir kadın… Yaşamın loş erguvan boşluğunda yüreğini kaplayan hüzün…” ‘GİT AÇ KAPIYI!’ İçe dönük günlerimizin getirdiği hüzünle Çek şair Miroslav Holub’un bir şiirini mırıldanıyorum, hüznümüz –biraz…

Devamını Oku
YAŞAM 

‘YAŞAMAK BİZE KALANDIR HÂLÂ’

Macar şair Lajos Kassák’ın “Yaşamak ve güneş belleksiz/ iç içe gökle, uzak hasret artığına sürgün;/ yaşamak bize kalandır hâlâ/ parmaklarımız çoktan buza tutuklu” dizelerini okuyorum bir pazar öğleden sonrasında. Koronavirüs günlerinin elbet bir gün biteceği umudu dört bir yanımızı sarmış olsa da, yine de kaygı duyuyoruz gelecekten. ‘DARMADAĞIN OLMUŞ BİZLER; SABIRSIZ VE SIKINTILI’ ‘Gelmeyen Ziyaretçi’ şiirinde “Akşam geçip gitti ve neredeyse kayboldu ayın yüzü/ Yazık! İkinci akşam da birinciye eklenmek üzere” diyen Iraklı şair Nazik el-Melaike gibi bekliyoruz bugünlerin geçmesini. Nazik el-Melaike, şiirinin devamında şunları söylüyor: “İşte, gözlerinin önünde sona…

Devamını Oku
YAŞAM 

HAYATIN SESSİZLİĞİNDE

Günlerin, haftaların getirdiği yahut götürdüğü şeylerle pek ilgili olmadan, kendi ruh ikliminin özgür doğasıyla hareket etmek, öyle davranmak; yürümek isteniyorsa yürümek, koşmak isteniyorsa koşmak; gülmek isteniyorsa gülmek, ağlamak isteniyorsa ağlamak… En çok da mevsim yağmurları yağarken, elinde şemsiyeyle kentin kalabalık caddelerini kaldırım kaldırım arşınlamak… Evet, işte, ben de aynen böyle yapıyorum. Günün koşuşturmasının ardından bir-iki saat kentin kalabalık caddelerinde yürüyorum. Hele hava da yağmurluysa eğer, daha bir mutluluk duyuyorum bu “sessizlikten”. Pardösüme daha bir gömülüp kentin ışıltılı kaldırımlarında ilerliyorum. Şemsiyeme vuran yağmur damlaları iç “sessizliğimi” daha bir ezgileştiriyor. Kentin dört…

Devamını Oku
YAŞAM 

‘HÜZÜN Kİ EN ÇOK YAKIŞANDIR BİZE’

Hilmi Yavuz’un “Hüzün ki en çok yakışandır bize/ belki de en çok anladığımız” dizelerine belki bugünlerde daha çok tutunuyoruz. “Tutkulu”, “sevecen” ve bir o kadar da “yalnızız”. “Acının teleğinden” yahut “gecelerin lacivert gergefinde” şiiri bir “kuş gibi örerek” bugünlerin geçmesini bekliyoruz. Ve diyoruz ki: “Biz ki sessiz ve yağız/ bir yazın yumağını çözerek/ ve ölümü bir kepenk gibi örterek üstümüze/ ovayı köpürte köpürte akan küheylân/ ve günleri hoyrat bir mahmuz/ ya da atlastan bir çarkıfelek/ gibi döndüre döndüre/ bir mahpustan bir mahpusa yollandığımız.” ‘KAHKAHA KUŞLARI’ BİZİ TERK ETTİLER Dışarıda ölüm…

Devamını Oku
TOPLUM 

MUTSUZLUKLAR, HALÜSİNASYONLAR VE YALNIZLIKLAR İÇİNDE!

COVID-19 GÜNLERİ (12)… Ekim bitti, kasım geçti, aralık geldi. Dalga dalga yayılmakta olan koronavirüs salgını tüm dünyayı kasıp kavurmaya devam ediyor. 67 milyona yaklaşan vaka sayısı; 1,5 milyonu geçen ölümler… Ölümlerde 282 bini bulan ABD dünyada başı çekiyor. ABD’yi 177 binle Brezilya, 141 binle Hindistan, 110 binle Meksika izliyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın 5 Aralık akşamı açıkladığı verilere göre Türkiye’de koronavirüsten ölenlerin sayısı 14 bin 705. Günlük vaka sayısının 30 binlerde, günlük hasta sayısının 6 binlerde açıklandığı Türkiye’de hafta sonu sokağa çıkma yasakları yeniden geldi ve 81 ili kapsıyor.  Bursa’da…

Devamını Oku
YAŞAM 

ARALIK YAĞMURLARDA GÜZEL

Akşamdan beri kesilmedi yağmur. Nasıl da yağıyor bardaktan boşalırcasına… Elimde bir kitap, bir kafenin penceresinden dışarıyı seyrediyorum. Çalan müzik eşliğinde kendi düşlerimleyim. Sessizliğin sesi çoğaltıyor hüzünlerimi. Saatime bakmıyor, zamanın kaç olduğunu önemsemiyorum. Sadece kalemimle bir şeyler karalıyor, sözcüklerimle bir şeyler hesaplıyorum. * * * Akşamdan beri ne tuhaf dökülüyor deniz deniz ağlayışlar… Ne tuhaf birbirine karışıyor yaşadıklarımızla yaşamadıklarımız… Gürlüyor gökyüzü bir vakit, kesilmiyor gözyaşı! Alev alev yıldırım, şimşek şimşek yıldızlar! Çakıyor ve bırakıyor yüreğimize, sahiplenebildiğimiz her bir şeyi. Ne biz yağmursuz, ne yağmur bizsiz ve ne aşk insansız, ne insan…

Devamını Oku
YAŞAM 

‘SESSİZLİK YİYOR, SESSİZLİK İÇİYORUZ; SESSİZLİKTE ÖLÜYORUZ’

Ne Şilili şair Pablo Neruda’nın Nâzım Hikmet’e sunduğu “güz çelenkleri”, ne İspanyol şair Miguel Hernández’in çığlık çığlığa dökülen sözcükleri dindirebiliyor içimdeki hüznü. Kasım bitiyor ve “aralık aralık” aralıyoruz kış mevsiminin yüreğimizi ısıtacak perdelerini; kış güneşini evimize alıyoruz, uzun tutmak istiyoruz bir müddet daha yüreğimizdeki “sıcak” iklimi. Neruda, Nâzım için, “Sana Şili’nin kış krizantemlerinden bir demet sunuyorum/ ve soğuk ay ışığını güney denizleri üzerinde parıldayan” diyor. Hernández ise, şu dizeleri yazıyor, bakışlarında mevsimin gözyaşları: “Bugün yeni baştan yeşeriyor kupkuru diken/ bugün ağıt yakma günü benim krallığımda/ bugün çöker yüreğime umutsuzluk/ kurşun…

Devamını Oku
YAŞAM 

NAPOLİ KÖRFEZİ VE YALNIZLIK

Abruzzo Bölgesi’nin dik yamaçlı dağlarından körfezine doğru indiğimde, yalnızlığa öyle bir büründürmüştün ki beni; ne kendime gelebilmiştim ilkin, ne de yüreğimdeki hüznü dindirebilmiştim bir müddet. Neden hüzünlüydüm, bilmiyorum. Kim bilir belki de atmosferinin rutubetli oluşu, beni böyle bir ruha sokmuştu belli süreliğine. O esrarengiz evlerinin çok güzel bir kompozisyon oluşturduğu sokaklarında yürümeye başladığımda, içimdeki yalnızlığın, aslında senin yalnızlığın olduğunu fark ettim. Yalnızlığı bir kolye gibi boynuna takmış ve kendini bir anda duygusallığıma bırakıvermiştin. Aslında seni anlayabiliyordum: Sen sadece biraz dalgın, biraz durgun, biraz da düşünceliydin. * * * Plebiscito Meydanı’nda…

Devamını Oku