EDEBİYAT YAŞAM 

NİSANLAŞMAK

“Nisanlaşmak” dedim kendi kendime. Ne anlama gelir diye de düşünmedim. “Nisan” dedim, “nisanla” dedim, “nisanlaş”, “nisanlaşma”, “nisanlaşmak” dedim. Yazdım da yazdım. Yan yana, alt alta, üst üste sıraladım. Evet, belki bir nisandım, nisan geldi nisanlaştım, nisanın ilerleyen günlerinde daha da çok nisanlaşacaktım. “Nisan” yazmayı sürdürdüm. “Nisan”ın ortasına bir yerine “y” yerleştirdim. Alladım, pulladım. İşte, şimdi de bir “nisyan” oluverdim. Unutuldum, unutulmaya yüz tuttum. Bellek yitmişti sanki. Saatin akrebiyle oynadım, yelkovanına diller döktüm; yine de kendimi hatırlatamadım. Unutuldukça heyheylendim ve “nisyan”la da oynamaya başladım. Başındaki “n”yi attım, “isyan” oluverdim. İsyan ettim;…

Devamını Oku
YAŞAM 

‘ERKEK, BİR DİKDÖRTGEN SEHPA; KADIN, TERS DÖNMÜŞ BİR TABURE’

Bir nisan gecesinin ıssız serinliğinde elimde mor tükenmez kalemim… Kitaplarda yalnızlık sözcükleri arıyor, yalnızlık sözcüklerinde yoğunlaşıyor gözbebeklerim. Ataol Behramoğlu’nun ‘Aşk İki Kişiliktir’ kitabı gülümsüyor geceye. “Ölümdür yaşanan tek başına/ aşk iki kişiliktir” dizelerinin gecenin kıyısına vurduğu dakikalarda bir şiirine başlıyorum duygu yüklü şairin: ‘Attila Jozsef’in Şehrinde Bir Köprüden Tuna’ya Bakmak’ * * * Yalnız bir şairin yüreği nasıl da buluşuyor sözcüklerle, nasıl da çarpıyor ketum yüreği; tanık oluyorum. Duygusal ve yaşamsal bir kaynaktan beslenircesine: “Bir gün önce yağmurda parlıyordu vişneçürüğü kiremitler/ bu sabah beyaz, bol ışıklı bir güneş/ aydınlatıyor bir…

Devamını Oku
YAŞAM 

PORTAKAL ÇİÇEĞİ KARNAVALI’NIN RESMİNİ YAPABİLİR MİSİN, ABİDİN?

Bak, dallarında buram buram kokan portakal çiçekleri var ağaçların. O çiçeklerden karnaval yapan insanlar var dört bir tarafta. Buram buram portakal çiçeği kokan insanlar… Sevgililer var el ele tutuşup karnavala katılan. Kadınlar var, güzel kadınlar, Çukurova’nın bereketli kadınları. Dünyanın dört bir yanından akın akın Adana’ya gelen kadınlar… Kadınlara eşlik eden adamlar var, yakışıklı adamlar, beyefendi adamlar. Neşe var içlerinde, yaşama tutunuş var, bahar kokulu yarınlar var. Nisan ayında Adana’da, Portakal Çiçeği Karnavalı var. Sokakta hayat, sokakta şiir, sokakta mutluluk var. Şinasi Efendi Caddesi’ni mesken tutmuş, kederi ve üzüntüyü orada unutmuş…

Devamını Oku
YAŞAM 

ÇUKUROVA’DA MİS GİBİ BAHAR, MİS GİBİ PORTAKAL ÇİÇEKLERİ!

Sabah, gazetede okuduğum pazar yazısı şöyle başlıyordu: “Puslu, serin bir Akdeniz sabahını yazmak istedim bugün. O yarı aydınlık geceyi, şafağın söküşünü, kentlerin hareketlenmesini… Köleliğe dönüşmüş bir özlemi, düşlerde belleklerde kalmış bir tutam sevgiyi nasıl anlatabilirim Akdeniz şehirlerini yazarken? Yüreğimizin içinde kopan fırtınaları… Yaşamı, aşkı, özgürlüğü… Kimi kaçışları, umutların tükenişini…” Pazar yazısı duygularımı okşarken ben bir bahar sabahında omzuma konmuş kuşlar hayal ediyorum. Gagalarıyla boynumu gıdıklayışlarını, beraberinde attığım kahkahayı, çevremde uçuşup durmalarını… * * * Sabahın erken saatlerinde balkondan caddeyi izliyorum. Kaldırımlarda yürüyen birkaç adam, durakta otobüs bekleyen bir kadın, kahvaltılık simit…

Devamını Oku
TOPLUM 

JAPONYA’DA YALNIZLIK BAKANLIĞI, DÜNYADA ‘KORONA’ SESSİZLİĞİ, KARADENİZ’DE ‘POŞETLE’ GEZMELER…

COVID-19 GÜNLERİ (15)… Dünya Sağlık Örgütü’nün, adına “Covid-19 pandemisi” diyerek yeni tip koronavirüs salgınını ilan ettiği 11 Şubat 2020’nin üzerinden 1 yıldan fazla süre geçti. Bugüne kadar 116 milyon vakanın görüldüğü dünyada, Covid-19 kaynaklı ölümlerin sayısı 2,6 milyon kişiye ulaştı. 521 bin ölümle ABD başı çekmeyi sürdürüyor. Ölümlerde ABD’yi 261 binle Brezilya, 189 binle Meksika, 158 binle Hindistan, 125 binle İngiltere, 100 binle İtalya izliyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın 5 Mart 2021 akşamı açıkladığı verilere göre, Türkiye’de Covid-19 ölümlerinin sayısı 29 bin sınırına yaklaştı. Takvimler ilerliyor, günler geçiyor. Mevsimler, artık…

Devamını Oku
TOPLUM 

DİLAN İLE ŞÜKRAN

Biri 16, diğeri 18 yaşında. İki Kürt kızı: Dilan ile Şükran. İkisi de evli. 18 yaşındaki Şükran’ın 8 aylık bebeği kucağında. Dilan daha yeni evlenmiş. Aynı zamanda iki elti, Dilan ile Şükran. Eşleri, –biri 21, diğeri 23 yaşında– 8 kardeşten en küçük ikisi. Yıllar önce Mardin’den göç etmiş ana-babaları. Şimdi Adana’nın bir güney mahallesinde yaşıyorlar. * * * Dilan ile Şükran… İkisi de birbirinin aynısı. İkisi de ürkek, ikisi de çekingen… Kollarında altın bilezik, gözlerinde sürme, kırmızı şal var ikisinin de üzerinde. Güldüklerinde bembeyaz dişleri… Masumiyetin beyazlığı sanki… Saf, temiz,…

Devamını Oku
YAŞAM 

‘SARHOŞTUM, ISLAKTIM, ESRİKTİM; AŞKTAN, ŞİİRDEN, KEDERDEN’

Ataol Behramoğlu; 1992’nin Paris’inde, hüzünlerini aşklarını yaşanmışlıklarını hasat ediyor, o güzelim şiirlerine yenilerini ekliyor: “Paris’ti, geceydi, gençtim/ koyu, simsiyah akıyordu Seine/ sarhoştum, ıslaktım, esriktim/ aşktan, şiirden, kederden.” 20’nci yüzyılın son demleri yaşanıyor Avrupa’nın romantik başkentinde. “Paris’ti, hüzünlerden hüzün beğen/ orada ölmek istiyordum/ yazılmamış şiirlerimi/ ardım sıra sürüklüyordum” diye devam ediyor Behramoğlu’nun dizeleri; yaşadığı çağın sarhoşluğunu ıslaklığını esrikliğini anlattığı: “Paris’ti, aşkımın Paris’i/ her gülüş, her söz bir sır küpüydü/ tepeden tırnağa bir kalptim sanki/ özleyişlerle örtülü. // Paris’ti, gecenin, hüznün Paris’i/ yağmurun ve gençliğin/ teşekkürler, esirgediğin/ ve sunduğun her şey için.”…

Devamını Oku
YAŞAM 

‘YÜRÜYORUZ TÜRKÜLER İLE, ISLIKLAR İLE; KIZIL SAÇLI BEKLEYİŞLERE DOĞRU’

Şubatın izdüşümlerini toplamaya çalıştığımız bir gece yarısı, “Kızıl bir gül yaprağı/ düşmesin avuçlarından/ çünkü o aşktır/ yakamozdur/ cinayettir” diyen Nilay Altay’ın (*) sesine kulak veriyoruz; sessizlik, ıssızlık ve yalnızlık içindeyiz. “Bu memlekette esaret gridir/ bu memlekette özlem yeşildir/ bu memlekette umut mavidir/ ve her memlekette beyazdır düşler” diye devam ediyor Nilay Altay. “Bilmem, farkında mısın?” diye soruyor, “Yürüyoruz türküler ile, ıslıklar ile/ kızıl saçlı bekleyişlere doğru” diyor. Nilay Altay, gecenin karanlığına bembeyaz dizeler bırakıyor: “Bütün yıldızlar savaşa gitti/ ve bütün çiçekler eziliyor cilalı ayakkabılar altında/ bir tek/ bir tek, çocukların…

Devamını Oku
TOPLUM 

PANDEMİ ASTROLOGLARA YARADI, ALO FETVA’YA KORONAVİRÜS SORULARI, MOTORLU KURYELERE NOTLAR…

COVID-19 GÜNLERİ (14)… Dünyada Covid-19 vakası sayısı 103 milyona, ölü sayısı 2 milyon 300 bine yaklaştı. 450 bin ölümle ABD başı çekmeyi sürdürüyor. Ölümlerde ABD’yi 225 binle Brezilya, 160 binle Meksika, 156 binle Hindistan, 107 binle İngiltere izliyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın 31 Ocak 2021 akşamı açıkladığı verilere göre, Türkiye’de Covid-19 ölümlerinin sayısı 26 bin sınırında. Resmi açıklamalara göre, Türkiye’de Covid-19’dan günde ortalama 120 ila 150 arası kişi yaşamını yitiriyor. Takvimler ay ay ilerliyor, Covid-19 haberleri birikiyor. Dünyaya bakıyoruz: 2020; 1,8 milyon koronavirüs ölümüyle kapatılmış. 2021, aşı yılı. Herkes umutlu.…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

‘NİÇİN BU İŞLERLE UĞRAŞTIN; BAĞIMSIZ TÜRKİYE’YMİŞ, SANA NEYDİ?’

“Niçin bu işlerle uğraştın? Kapitalizmmiş, sosyalizmmiş, sömürüymüş, bağımsız Türkiye’ymiş, sana neydi? Bak, bir kısım ‘hocalar’ böyle mi yapıyorlar? Çokuluslu şirketlere mali müşavir olsaydın, holdinglere danışmanlık yapsaydın ya da ‘Bana ne bunlardan?’ deyip sırtüstü yatsaydın… Böyle yapsaydın, katların, yazlıkların, kışlıkların olurdu, çocuklarına deniz motorları da alırdın. Sana ne yahu bu işlerden, sana ne?” Bu serzenişi Server Tanilli için dile getirmişti, Uğur Mumcu, Cumhuriyet’teki 10 Nisan 1978 tarihli köşesinde. Anayasa hukuku profesörü olan Server Tanilli, 7 Nisan 1978’de silahlı saldırıya uğradı, belden aşağısı tutmaz oldu. Uzun süre yurt dışında yaşayan ve Türk…

Devamını Oku