YAŞAM 

‘SONYAZ KEMANLARININ’ UZUN HIÇKIRIKLARI

“Soğuk karanlıklara gömüleceğiz yakında” dediğimiz günlerdeyiz şimdi. Elveda diyoruz kısacık yazlarımızın sıcacık aydınlığına. Öfke içindeyiz; kin, ürperme, yılgı sarmış dört bir yanımızı. Bir zincirin halkası gibi ekleniyor günler birbirine ve bizler yarı karanlık gündüzlerde, yıldızsız gecelerde kendi “iç”imize dönmek, kendi “iç” sesimize kulak vermek istiyoruz. * * * Şimdi “iç” zamanımızdayız. Hani o sözcüklerini çok sevdiğimiz kadın yazarın bir zamanlar biz gibiler için müjdelediği, “Yeni çağın yeni kıtası ‘iç’tir” dediği o anakaradayız. Dış etkenlerden arındığımız, tamamen özümüzle buluştuğumuz, ağlasak bile gözyaşlarımızı en saf şekilde akıttığımız o kutsal yerdeyiz. Ve “iç”imize…

Devamını Oku
YAŞAM 

GÜZÜN UĞULTUSU ALTINDA; HÜZÜNLE VE SESSİZCE…

Bu dalgalar, bu sesler güzün uğultusudur; bu dalgalar, bu sesler içten dışa yayılan hüznün uğultusudur. Güzün hüzne, hüznün güze “Yine baharlar gelecek” avuntusudur bu sesler, bu dalgalar. Şairin dediği gibi, bu dalgalar başka dalgalara benzemiyor; sıra sıra kumsalı dövmeye başladıklarında uğultuları günlerce sürüyor. Gönül kumsalımız yerle yeksan şimdi, kıyımıza vuran fırtınalar kasıp kavuruyor iklimimizi. Hüznün güze, güzün hüzne ağlatısıdır bu uğultular, bu sesler; hüngür hüngür, gümbür gümbür. * * * Bu güz, başka güzlere benzemiyor. Tatlı ve şenlikli geçen eylül, yerini “bir acı yel”e bırakıyor ekimin bu ilk günlerinde. Ölümler,…

Devamını Oku
YAŞAM 

ŞENLİKLİ EYLÜL UĞURLAMASI; UMUT DOLU, AVAZ AVAZ…

O şiirde, o şarkıda olduğu gibi “şehre bir film gelir” önce, “bir güzel orman olur yazılarda”, “iklim değişir Akdeniz olur”… Ve biz “gülümseriz”… Sinemada hayat vardır, umudun orta yerinde avaz avaz bir şenlik türküsü tuttururuz hep birlikte… Yaşam öyküleri sinema eylülünün en güzel zamanında dile gelir… İzleriz, ağlarız ve gönülden gönle çağlarız… * * * O şiirde, o şarkıda olduğu gibi bir zamanlar bizim olan “sazlarımıza”, “ırmaklarımıza”, “çakıl taşlarımıza” yok oluşlarının ağıtlarını yakarız… İklim değişip Akdeniz olunca sanatın iyileştirici gücüne tutunur, kâh güler kâh ağlarız… “Sinema bir şenliktir” diyen şairin…

Devamını Oku
YAŞAM 

BİR TATLI HUZUR EYLÜLÜ; GEÇMİŞ, ŞİMDİ, GELECEK…

Geçmiş zaman eylülleri iyi ki vardı, gelecek zaman eylülleri de hep var olacak… Eylülün duygusallığı, yalnızlığı şiar edinmişlere hep iyi gelmeyi sürdürecek… Şöyle tatlı tatlı hüzünlenmek, bir deniz kızının köpüklü maviliklerle dans edişini seyretmek, bu seyre bira-balık-patates üçlüsüyle eşlik etmek kime iyi gelmez ki… İyot kokusunu ciğerlerine doldurmak, hayallerini umutlarını sevdalarını deniz kızı gibi maviliklere daldırmak… Esen yelle birlikte zeytin ağaçlarının yaprak hışırtısı eşliğinde huşu içinde öylece kalakalmak… Kime iyi gelmez ki… * * * Bana hep iyi geldi… Ve bende hep gitme isteği uyandırdı… Gittim… Bir sırt çantası yetti…

Devamını Oku
YAŞAM 

GEÇMİŞ ZAMAN EYLÜLLERİ; BİRAZ GEÇMİŞ, ÇOKÇA GEÇMEMİŞ…

Efsunlu eylül, deniz kabuklarıyla yine sarmaş dolaş… Kimi uyuyor kimi uyanık… Bir güz soluk alıp veriyor üstlerindeki kum tanelerinde… Biraz hüzün kokuyor, çokça umut… Bir o takvim yaprağı, bir o ömür almanağı… Yazmak yaşamak gibi, yaşamak yazmak gibi… * * * Yirmi yıla yakındır yazıyorum… Yaşım kırka yaklaştı… Yazarak yaşadım, yazarak soluk alıyorum… Bir yazımda bahsetmiştim… “Beni yazdıklarım büyüttü” diyen bir şairden söz etmiştim… Yaşadıkları bir insanı büyüttüğü gibi yazdıkları da büyütüyordu bir yazarı… Yazdıkları, yaşadıklarını anlatıyordu… Yaşadıklarından çok şey öğrendiğini söyleyen başka bir şair gibi bizler de yazdıklarımızdan çok…

Devamını Oku
YAŞAM 

TAŞUCU-BOĞSAK HATTI; YİNE O HÜZZAM ŞARKI…

Yıllar sonra yine, yeniden aynı yerde… Yine aynı başlangıçta… Aynı deniz kokusu… Aynı iyot melodisi… Yakamoz yine ortada yok ama bütünleştiğim sevdiğim yanı başımda… Demek bazı şeyler aynı kalmamış… Bazı şeyler benim için olması gerektiği noktaya gelmiş… Ve birçok beklenti bazı bazı gerçekleşmiş… * * * Geçmişten beri her yaz sonu hüzünlerimi en çok çoğalttığım o yalnızlık koyu yine beni karşıladı… Yine beni buyur etti ve alıp gerdanlığının en güzel yerine kondurdu… İyot kokusu yine aynı, yine çok güzel… Yine meteliksiz balıkçılar olta atıyor kapital denizine… Sarhoş balıkçılar yine aynı…

Devamını Oku
YAŞAM 

ADNAN YÜCEL GİBİYİZ ŞİMDİ; BİTMEYECEK, DAHA SÜRECEK O KAVGA…

Aşkın ve kavganın şairi Adnan Yücel gibiyiz şimdi, bir temmuz sabahında… Bir inancın yüceliğinde bulduk bu kenti, bir kavganın yüceliğinde sevdik. Bin kez budadılar körpe dallarımızı, bin kez kırdılar. Ama yine Çukurova’da, yine bu güzel bereketli şehirde çiçekteyiz işte, yine meyvedeyiz. Bin kez korkuya boğdular zamanı, bin kez ölümlediler; ama yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz. Şairin dediği gibi: “Bitmedi, daha sürüyor o kavga/ ve sürecek/ yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!” * * * Orhan Kemal’in, Yaşar Kemal’in sözcüklerindeyiz şimdi; Yılmaz Güney’in filmlerindeyiz… Sevda yüklü bulutlar altında ıslanıyoruz yaz yağmurlarında. Ayaklarımızın…

Devamını Oku
YAŞAM 

ANSIZIN BAHAR GELİR; TORTUSUNDA ŞİİR, KUYTUSUNDA ŞAKAYIKLAR…

Ansızın mevsim değişir; ansızın cemreler düşer dağlarına taşlarına ovalarına memleketin, ne olduğunu anlamadan bahar vurur kıyılarına ömrümüzün. Ömrümüz her gün bir bahar daha uzar, ömrümüz her gün bir çiçek daha açar. “Bu sabah da uyandım/ sağ yanım ıssızlıktı/ sol yanımdaki boşlukla selamlaştım/ gökkuşağından şakayıklar aktı/ nehrin tam kıyısıydı/ güneş doğdu doğacaktı/ göğsümdeki devle boğuştum” diyen şairin baharı hangi bahardır? “Her şey geçer/ aşk da/ acı da geçer/ ağlamaklı bir şarkı/ ayrılıkların/ üzerinden. // Rüzgâr olur/ savrulur geçer/ sağılır/ yaldızlı bir/ sabahın ağaran/ seherinde hüznün/ bembeyaz/ güğümünden” diyen şairin baharı hangi…

Devamını Oku
YAŞAM 

CEMRELER CEMRESİ GÖKLERİN ALTINDA ‘ELDE KALDI NEŞE’

“Elde var hüzün” diyen şiir üstadına selam yolladık ilkin, “kahkaha kuşları”nın yaldızlı çırpınışlarından kanat yaptık kırık ruhumuza; ardından şairin “gençliğiyle” yüzleştik, “başıboş dalgalarıyla” savrulduk sahilde sağa sola, yeri göğü inlettik “tumturaklı gazelleri”yle. Acı veren hüznü gerilerde bıraktık. Tabiatın cemreler cemresi bu saatinde “Elde kaldı neşe” dedik: “Elde kaldı umut”, “Elde kaldı sevda”, “Elde kaldı yarın”… Ve “Elde kaldı gelecek”… Çok günah işledik. Bir “çağ yangını”na sebep olduk. Yandık, kavrulduk. Ve aynı soruyu sorduk kendimize sürekli: “Masum muyduk?” * * * Cemreler cemresi göklerin altında “Elde kaldı neşe” demeyi sürdürüyoruz şimdi.…

Devamını Oku
YAŞAM 

‘GELECEK GÜNLERİN ŞARABI’, O İLK ÜZÜM TANESİ VE GÜZ YAĞMURLARI

Bağlar bozum bozum şimdi, yağmurlar özüm özüm, şaraplar azım azım; bir güz senfonisi gibi sanki her şey… Yer yer hüzün sağanağı, yer yer umut sığınağı; yer yer sevinç çığlığı, yer yer üzünç hıçkırığı… Kemanlar, viyolonseller, obualar, klarnetler, piyanolar, trompetler; konçerto konçerto iç çekişler, konçerto konçerto iç döküşler… Fırtınalı denizde alabora olan bugünlerimiz; ama her şeye rağmen ayakta kalmaya çalışan yarınlarımız… Şairin mısralarındaki “ıssız ormanı ruhumuzun”, sessiz günleri ahımızın ve acıyla yoğrulan hamuru uzvumuzun: “Ruhun ıssız ormanı/ geceye açılan kapı/ tozun rengini alır rüzgâr/ puhu kuşunun ötüşünde bile/ beklenmedik sözler ışıldar.…

Devamını Oku