KÜLLER IRMAĞI
Kekik, Ebem gömeci, Isırgan otu kokan o mavi denizde Göğün uçurtmaları bulutlar, ulu tanrıya kurbanlar adadı. Daha doğmadan toprağın bağrında fideler, Boş beyni çevreleyen başa kurban gittiler. “Kirpiğin üstünde çeğmelenen” kaşı alnının çatından vurdu, Bir deri bir kemik kalmış umut. Kader, boğaza düğümlenen lokmanın bitmek bilmez günahıydı, Ve henüz edilmemiş duanın sevabıydı türküler. Türküler “yâre doğru” değil, “yara dolu”ydu. Onun için her türkü biraz âdemoğlu, biraz Anadolu’ydu… Küller ırmağının suyundan içti bülbüller, güller, börtü böcekler Gölgesi satılmış ağacın dalından kopan parça saplandı âdemoğlunun…
Devamını Oku