EDEBİYAT 

YAN ODADAKİ ARKADAŞ

Kapı aralığından duyduğu hıçkırık sesine yöneldi. Sokak lambasının vuran ışığından duvar dibinde dizleri üzerine başını yaslamış birinin oturduğunu fark etti. Adımları odaya yönelmeye çalıştı, ayakları bu cesareti gösteremedi. Yavaşça çıkardığı anahtarı çok dikkatli ve olabildiğince sessiz, tek hamleyle açıp kapısını kapattı. Sıkan kravatını gevşetip havasız kalan odayı buz kesici bir ayazla doldurdu. Sararmış bardağının içini sıcak suyla doldurup üzerine kahve ekledi. Pencereye yanaştı, şehir perdelerini çekmiş, tüm zarafetiyle ona bakıyordu. Boğazından geçen son damla sıcak kahveyi de yudumladıktan sonra buz kesen burnunu çekti, sert bir hamleyle pencereyi kapattı. Ceketini çıkarıp yatağa attı kendini, ahşap tavandaki tahtalara gözü ilişti; her an tepesine çökecekmiş gibiydi. Hıçkırık sesleri yerini piyano sesine bırakmıştı, gözlerini kapatıp notalara bıraktı yorgun bedenini. Ses kesilince yerine boğuk ve yorulmuş bir hıçkırık bıraktı.

Kapısının tıkırtısına gözlerini açtı; gelen, Adele Hanım’dı.

– Agustin, Agustin!

Afallayarak kapıyı açtı.

– Bu sabah işe gitmediniz; vakit öğleyi buldu, hasta mısınız?

– Hayır, hayır!

Ellerini saçlarının içerisinde gezdirdi.

– Uyuyakalmışım, hemen çıkmalıyım.

Telaşla ceketini aldı, kravatını düzeltip çıktı.

Geri döndüğünde koridorda dün geceki aralık kapıya gözü ilişti; kapalıydı ve sessizdi. Günlerce, aylarca tekrar aynı piyano sesini bekledi ve bu hiçbir zaman olmadı.

Bir sabah o odanın kilitli olduğunu ve üzerinde ‘boş’ yazısıyla karşılaştı. Vücuduna garip bir hissizlik duygusu hücum etti. Kapı önünde sigarasını yaktı, eskiyen kunduralarına gözü ilişti. Arkasından Adele Hanım’ın sesi duyuldu.

– Ne dersin, benim evden eski gibi ayakkabıların…

Bir duman daha aldı.

– Eski kiracına ne oldu?

Buruşuk olan yüzünü iyice buruşturan Adele Hanım:

– Hımm… Şu kızcağız savaşta ailesini kaybetmiş buraya sığınmıştı. Geceleri geç vakitlere kadar sanatını icra ederdi.

Kafası iyice karışan Agustin:

– Peki, neden ayrıldı buradan?

– Gerçek kimliğini öğrendiler, burayı da dar ettiler, gitmek zorundaydı.

Gözyaşlarını silen Adele Hanım veda bile edemedi, küçük bir notu titreyen elleriyle Agustin’e uzattı:

Piyanoma ve yan oda arkadaşıma iyi bakın…

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar