POLİTİKA 

YÖRÜKLER KİMİN ARKA BAHÇESİ?

Yörük derler, bir kadim halk…

Devletler kurmuş, devleti yönetenlere saraylar döşemiş, başkentler beslemiş, ordular beslemiş…

Yeri gelmiş zalim sultanlara baş kaldırmış, devletler yıkmış…

Yeniden devletler kurmuş…

*

Tarih boyunca hiç yük olmamış devleti yönetenlere.

Malını davarını yaymış dağlarda, devesine yüklemiş dengini, gezmiş bir yazlıktan bir kışlığa, bir kışlıktan bir yazlığa…

Ne şehir istemiş ne ev ne han ne hamam…

Yük olmadığı gibi bir de vermiş vergisini.

Sütünü, peynirini, yününü, ipliğini, boyasını…

Yeri gelmiş, asker istemişler, vermiş.

Yeri gelmiş, para istemişler, pay istemişler, vermiş.

*

Tarih boyunca kafası birkaç kez atmış Yörük’ün.

Köleleştirmek istemişler.

Tuzlalarda, madenlerde, orman kesiminde zorla, angaryaya çalıştırmak istemişler, işte orada kafası atmış.

Ulan arkadaş” demiş.

Asker dedin verdik, vergi dedin verdik, devlet kur dedin kurduk, saray döşe dedin döşedik, ordu besle dedin besledik… E, senden et istemedik, ekmek istemedik… Bizi köle mi belledin?

*

Deyiş, o deyiş, sürmüş yüzyıllarca bu kavga.

Bir padişah gitmiş bir şah gelmiş, bir şah gitmiş bir padişah gelmiş, bir padişah gitmiş bir hidiv gelmiş; Yörük’ün kaderi değişmemiş.

Hep çalışmış, yaranamamış Yörük.

Yük olmamış ama hep göze batmış Yörük.

Anadolu içlerindeki, Marmara civarındaki Yörükler, zamanla yerleşik hayata geçmişler, angaryaya dayanamayıp.

Torosları yurt edenler biraz daha direnmiş.

*

Gün gelmiş cumhuriyet ilan olunmuş.

Kölelik ve angaryayı kaldırmış evvela Ankara Hükümeti.

Sarayların, sultanların, beylerin “Dağda gezen Yörük” diyerek aşağıladığı bir halk, eşit vatandaş olmuş.

Herkesle eşit olmuş.

Yörüklüğü sürdüren sürdürmüş…

Balıkesir’den İzmir’e, Muğla’dan Antalya’ya, Mersin’den Adana’ya, Maraş’a kadar uzanan obalardan kimileri de yerleşik hayata geçmiş.

*

Bizim Mersin’de mesela Kızkalesi, Susanoğlu

Daha yukarıda Silifke köyleri, Erdemli köyleri…

Daha o yanda Gülnar köyleri…

Ruhunu ve bilincini Atatürk’ün üflediği cumhuriyet idaresi, Mersin’in en güzel, en bereketli yerlerine hem Girit göçmenlerini, Bulgar göçmenlerini yerleştirmiş hem de Yörükleri.

Birini birinden üstün tutmamış…

*

Bugün kimi siyasi partiler Yörükleri arka bahçeleri olarak görüyor.

Sağcı, milliyetçi siyasetçilerin Mersin gibi yerlerde iki laflarından biri Yörüklük üzerine. Yörüklüğü kimseye bırakmıyor, kendi siyasal düşüncelerini bütün bir Yörük âleminin düşüncesiymiş gibi göstermeye çalışıyorlar.

Aynı siyasetçiler aynı zamanda Osmanlıcı…

Yani padişahçı…

*

Yörükler ne diyor bu işe?

Yörük’ü asırlarca köle gibi gören, yaylağından ayrı vergi, suyundan ayrı vergi alan; canı sıkılırsa angarya salan, canı sıkılırsa yurttan yurda süren Osmanlı’yı yeniden diriltmek isteyen, cumhuriyetçiliği ve Atatürk’ü reddeden siyasilere ne diyor Yörük?

*

Yörük şenliğinde MHP’li bir vekil ile İyi Partili bir eski belediye başkanı kavgaya tutuşmuşlar, “Senin oyun, benim oyum” diye hesap görmüşler dövüşe dövüşe.

Niye acaba?

Yörükleri saf, aklı ermez, kim ne derse inanır bir fukara mı bellemişler?

Yörük oylarını kendi babalarının malı mı bellemişler yoksa?

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar