YATILI OKUL
-MERSİN-
“Siyaset hayatımıza, başta tıp olmak üzere bilim hayatımıza ve elbette edebiyatımıza en büyük etkiyi yatılı okullar yapmıştı” desek abartmış olur muyuz?
Galatasaray Lisesi’nden başlayıp köy enstitülerine, oradan öğretmen okullarına, oradan yatılı bölge okullarına uzanan eğitim serüveni, hatasıyla sevabıyla, ama bir tartıya koyacak olursak daha çok başarısıyla bir ülkenin kaderini değiştirdi.
Sonra?
Eğitim sistemi uzun zamandır iyi değildi, dökülüyordu, Türkiye’deki öğrenciler Avrupa ülkelerindeki yaşıtlarından geride gidiyordu.
Bu geri gidiş AKP döneminde müfredatın tamamen dinselleştirilmesiyle hızlandı, makas açıldı; parası olan, çocuğunu özel okula alıp devlet okullarındaki ‘seçmeli ders’ baskısından, ‘apır sapır konuşan öğretmen’ riskinden uzak durmaya çalıştı.
Sonra?
Şimdilik sonucu bilmiyoruz, oraya vardığımızda göreceğiz; ama görünen köy de kılavuz istemez ki, Türkiye’de eğitimin kalitesi düşüyor, eğitimdeki eşitsizlikler artıyor, derinleşiyor.
Böyle giderse tıp fakültesine gidip de biyolojiden anlamayan, mühendislik fakültesine gidip de matematik işlemi yapamayan, edebiyat fakültesine gidip de kendi dilini konuşamayan bir nesil ortaya çıkacak.
Bir kuraklaşma başlayacak.
Anasının babasının öngörüsü sayesinde sistemin dışına çıkıp kendini kurtaran genç, muhtemelen eğitimine yurtdışında devam edecek, yurda bir daha dönmeyecek.
Akıldan, bilimden, eleştirel düşünceden, tıptan, mühendislikten, edebiyattan bihaber kuşaklar, ‘anam babam’ yöntemiyle öğrenip sürdürdükleri hayat tarzı gereğince ülke yönetecek.
Çok mu abarttık?
* * *
Uygarlık tarihi birkaç koldan ilerledi.
Bu kollardan biri Fransız İhtilali’ydi. Uluslaşmayı, mecburi askerliği, eğitimin merkezileşmesini dünyanın başına sardı.
Mecburi askerlik birçok ülkede yıkım getirdi, ordular güçlendi, güçsüz kalan orduları yendi, dünyanın çivisi yerinden çıktı; ama eğitimin merkezileşmesi birçok ülkenin kurtuluşu oldu.
Fransız İhtilali’nin temel prensiplerine karşı çıkan hanedanlar bile eğitimin merkezileşmesinin ve kitleselleşmesinin önemini anladı, ülkelerin sadece bir kentinde değil, her kentinde kademe kademe okullar kuruldu. Okuma yazma seferberlikleri yapıldı, teknik eğitim seferberlikleri yapıldı, akademik eğitim seferberlikleri yapıldı, bu seferberlikler sonucunda bir aydın sınıfı ile bir işçi sınıfı meydana geldi, bu sınıflar öyle ya da böyle ülkelerini kalkındırdı, ülkelerine lig atlattı.
Bugün Rusya, Japonya, Almanya, Çin hangi ligde?
Afganistan, Pakistan, Somali, Irak hangi ligde?
Üst ligde olan ülkeler eğitimde neler yapmış, alt lige olan ülkeler eğitimde neler yapmamış?
Biraz bunlar üzerine düşünmek gerekmez mi?
* * *
Türkiye’de eğitimde kötü gidiş nerede duracak diye beklerken, duvara çarpar gibi korona salgınına çarptık.
Aylardır evde eğitim yapıyoruz.
Bir anlamda yatılı okul oldu her birimizin evi.
Her birimiz birer öğretmen, birer gözetmen.
Daha ne kadar evde eğitim yaparız, bilmiyoruz.
Gelecekte, mesela 30 yıl sonra, şu anki eğitim sisteminin, evden eğitimin sonuçlarını yaşar mıyız?
Hele dur bakalım, biraz daha evden eğitim yapalım, sonrasına bakarız.