ŞERBETLİ ADAY
-MERSİN-
Her seçim yenilgisinden sonra “Muhalefet nerede hata yaptı, CHP nerede hata yaptı, onu düşünmesi lazım” diyen partililer, belediye başkanları, eski vekiller çıkar ortaya.
CHP bu mahallenin abalısıdır çünkü.
O gün, o seçim şartlarında abanın altında yer bulamayan her kim varsa seçim yenilgisinden sonra hücum eder:
“Vurun abalıya!”
* * *
Bir seçimi daha geride bıraktık.
Ortalama 25 milyon 500 bin seçmen Kılıçdaroğlu’na oy verdi.
Ortalama 27 milyon 700 bin seçmen de Erdoğan’a oy verdi.
Aradaki fark bir İstanbul etmiyor.
Ama CHP içindeki kimi kesimler kelle istemeye başladılar bile.
“Bu sonuç başarısızlıktır” diyenler var.
* * *
Öyle midir?
Seçimler önünde sonunda bir aritmetik olduğuna göre, evet, başarısızlıktır.
1 oy farklı da kaybetsen başarısızlık olarak hanene yazılır.
Fakat her seçim, hele ki bizim gibi ülkelerde basit bir aritmetik midir?
Kafa sayısı mıdır?
Parmak sayısı mı?
* * *
Erdoğan’a oy veren 27 milyon 700 bin seçmen hangi saik ile Erdoğan’a oy verdi, tek tek bilebilir miyiz? Yok.
Ama belli bir kesimin, en az 10 milyon seçmenin Erdoğan’a oy vermesinin nedeninin dincilik, cemaatçilik, İslamcılık olduğunu söyleyebilir miyiz?
Adamlar, “Cehape zihniyeti dirilmesin, aman ha, Cehape zihniyeti gelmesin” diye diye seçim çalışması yapmadılar mı?
Cehape zihniyeti dedikleri nedir?
Atatürk ve laiklik…
Yani Türkiye’de CHP’ye Atatürk düşmanlığı, laiklik karşıtlığı nedeniyle oy vermeyen bir kitle var mı? Var.
Bunu görmek için doktora yapmaya gerek yok ki… Gez Anadolu’yu, gör İslamcılığı…
Şimdi bu kesimlerden oy almıyor diye herhangi bir CHP genel başkanını suçlayabilir misin?
* * *
Türkiye’de 10 milyon civarında aşırı İslamcı oyu varsa, bunlar kadın düşmanlığı, laiklik karşıtlığı üzerinden kendilerini konumlandırıyorsa ne yapacaksın?
Kadın düşmanı, laiklik karşıtı olamayacağına göre…
“Geriye kalan 17 milyon seçmen niye Erdoğan’a oy verdi de bana vermedi” diye düşüneceksin.
Yüzlerce sebebi var.
Onları anlamaya çalışacaksın.
Şimdiki genel başkan ve cumhurbaşkanı adayı o 17 milyon içindeki en az 5 milyonu ikna etseydi seçimi alırdı.
O edemedi.
Sen edebilecek misin?
Ne söyleyeceksin?
Hap gibi bir tarifi var mı bunun? Yok.
Öyleyse binlerce değişkene bağlı…
İşte, o binlerce değişkenin büyük kısmı, iktidar partisinin iktidar olanakları nedeniyle; bir.
Medyanın çok rahat yalan söyleyebiliyor olması nedeniyle; iki.
Resmi makamlarda oturanların bile çok rahat yalan söyleyebiliyor olması nedeniyle; üç.
CHP içindeki bazı kesimlerin, öteden beri Kılıçdaroğlu’nun aleyhine çalışması, bu işi parti içi hesaplaşmanın bir parçası olarak görmesi nedeniyle; dört.
Kılıçdaroğlu’nun aleyhine döndü.
* * *
Evet, bir başarısızlık var, cumhurbaşkanı adayı yenildi. Kabul.
Fakat bu kabulden sonra iki noktanın da dikkate alınması gerekir:
Birincisi; Kılıçdaroğlu, –beğen beğenme, ufak de, minik de, oyu yok de, ne dersen de– sağdan ve soldan ondan fazla partiyi tek aday etrafında birleştirdi.
Aşırı sağcı Zafer Partisi’nin de, aşırı solcu Türkiye İşçi Partisi’nin de “Oyumuz Kılıçdaroğlu’na” açıklaması yapması siyasi bir başarıdır.
Sonuç alamamıştır, aritmetiği değiştirmeye gücü yetmemiştir, seçim yenilgisini önleyememiştir; ama siyasal ve sosyal bir başarıdır.
İkincisi, bugün Kılıçdaroğlu’nun, AKP’ye oy atan seçmenle buluşmasını engelleyen yukarıda saydığım dört sebep ve etki, hangi aday yarışsaydı etki etmezdi?
Bunlara karşı şerbetli olan bir aday var mı?
Bütün bu “psikolojik harp” CHP’nin adayı olarak seçmenin karşısına çıkacak herkese aynı etkiyi yapar mıydı? Yapmaz mıydı?
Öyleyse İsmet İnönü’ye “asker kaçağı” denilen seçimlerin sonuçlarına bakmalı.
* * *
Siyasette senaryo bitmez, bizde laf bitmez, burada keselim.
Özetle:
İslamcılar, CHP Atatürk’ün partisi olduğu için oy vermiyor.
Siz CHP içindeki bazı unsurlar, CHP yeterince Atatürkçü değil diye oy vermediniz.
Bu durumda başarı ne, başarısızlık ne?
Rakip sizi hangi niyetle yenmişse, oranızdan yenilmiş olursunuz.
Rakip, 10 milyon kadar aşırı İslamcı, gerici; CHP’yi ne niyetle yendi?
Düşündünüz mü?