POLİTİKA TOPLUM 

“LÜKS HARCAMA YAPMAZSAN MAAŞIN YETER”

Biz bu kadar eğilmezdik çocuklar olmasaydı” diyordu Behçet Necatigil bir şiirinde.

Öyle miydi gerçekten?

Eğilmez miydik çocuklar olmasaydı?

Behçet Necatigil bu şiiri yazdığında 1950’lerin sonlarıydı.

Memlekette demokrasi mi “demirkırasi” mi öyle bir şey vardı.

İktidardakiler hep eski Türkiye’yi kötülüyordu.

Kendileri iktidar olunca halkın cebinin para, sofrasının et gördüğünü söylüyorlardı.

Memleketimiz dâhilinde fukaralık yoktur” diyorlardı.

Yoksul olduğunu, geçinemediğini anlatmak isteyen olursa onları azarlıyorlardı.

Tuzu kuru olanlar, keyfi yerinde olanlar, geçimi iyi olanlar, sofradaki ekmeğin hesabını yapmadan gönüllerince yaşayabilenler; fukaralara kızıyorlardı.

İş beğenmiyor bunlar” diyorlardı.

Çalışana iş mi yok?” diyorlardı.

Lüks harcama yapmazsan maaşın yeter” diyorlardı.

Çok şükür, memlekette bolluk var” diyorlardı.

Nankörsünüz” diyorlardı.

Onlar, bunları söylerken Behçet Necatigil penceresinden sokağa bakıyor, sokağı izliyor ve şöyle diyordu:

Çarşılarda bir şey/ biz pek aramazdık çocuklar olmasaydı. // Kasaplarda, manavlarda bazı yorgun kadınlar/ hep de tenha saatleri seçerler/ sonra yavaş bir sesle/ çocuk için, hasta, kaç gündür yemiyor/ biraz et biraz meyve isterler. // Sevdiği bir reçeli gün aşırı yalnız ona/ kaşıklarla beraber büyük bir üzüntü,/ yağların, şekerlerin, çayların/ uykularda bile bitiyorsa/ annelere düşündürdüğü…

2024 yılının Türkiye’sinden 1950’lerin Türkiye’sine bakınca kimse Behçet Necatigil’e “Yalan söylüyorsun, memlekette fukaralık yoktu” diyemiyor.

Vardı.

Anneler çocuklarına bir meyve alamıyordu” diyemiyor.

Alamıyordu.

İnsanlar ezile büzüle, mahzun ve garip veresiye yazdırmaya çalışmazdı” diyemiyor.

Veresiye alırdı.

Bugün, 2024 yılında, asgari ücret 17 bin lira, emekli maaşı 12 bin 500 lira, ev kirası 10 bin lira…

Bir ekmek 10 lira…

Meyve sebze ateş pahası…

Et, sucuk fukaraya hayal olmuş.

İnsanlar ucuz meyve sebze bulabilmek için pazar pazar gezmek zorunda.

İnsanlar geçim derdinde.

Ama bunları söylediğinizde tuzu kuru olanlar, keyfi yerinde olanlar, geçimi iyi olanlar, sofradaki ekmeğin hesabını yapmadan gönüllerince yaşayabilenler, fukaralara kızıyor.

İş beğenmiyor bunlar” diyorlar.

Çalışana iş mi yok?” diyorlar.

Lüks harcama yapmazsan maaşın yeter” diyorlar.

Çok şükür, memlekette bolluk var” diyorlar.

Nankörsünüz” diyorlar.

1950’lerde de diyorlardı, şimdilerde de diyorlar…

Fukaralar ne yapsın, her sabah giriyorlar bir hayat kavgasına.

Bir başıma kalsam şeh-i devrâna kul olmam/ viran olası hânede evlâd u ıyâl var” dediği gibi bir dertlinin.

Biz Behçet Necatigil ile bitirelim yazıyı:

İnsanlara tezgâhlara kâğıtlara kolaydı/ biz bu kadar eğilmezdik çocuklar olmasaydı…

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar