TOPLUM 

LENGERİ FÖTR VE MESUT

Bu yazıyı, 2018 yılında yazmışım. Mesut Özil, 2 sene sonra, siyasal İslamcılık ve Türk milliyetçiliğiyle harmanlanmış bir futbol ikonu olarak Türkiye’ye gelince yazdıklarımı hatırladım. Fenerbahçe, futbol anlamında bir Alex kazanır mı, bilemem. Ama futbol dışında her şey için Emre’nin yerini dolduracak bir ismi kazandı. İşte, 2018’de yazdıklarım:

///

Almanlar da muhtemel ki, Türkler başta olmak üzere tüm göçmenlerin ‘ezik’ olmasını istiyor. Yani sessiz olsun, işyerinde uyumlu çalışsın, toplumsal yaşamda ya da ekonomide çok öne çıkmasın. Önce ben okuyayım, yer kalırsa o da okusun. Önce ben iyi iş bulayım, o daha kötü işlerde çalışsın. Ben akıllı, zeki, üstün, disiplinli bir ırktan geliyorum, o beni taklit bile edemesin! Aramızda bir fark olsun!

MESUT ÖZİL, tersini yaptı. Lafı uzatmaya gerek yok: Bir futbol yıldızı oldu. “Futbol İngilizlerin bulduğu, Almanların oynadığı bir oyundur” denilen şu dünyada, bir Beckenbauer kadar heyecan verici lider oyuncu, bir Schweinsteiger kadar güçlü, etkileyici, disiplinli oyuncu oldu. Alman ırkına ve Prusya’ya özgü özellikleri sahiplendi. Bu özellikler, üstünde eğreti durmadı. Yakıştı Mesut’a Almanlık!

Ama Burçin Tetik’in de dediği gibi, “Almanların gözünde, Almanya için asla yeterince iyi değildi”.

Gerçi Mesut, oyunculuğuyla –Alman milli marşına katılmamasını saymazsak– pek açık vermedi Almancılara. (Burada Almancıları siyasal akım olarak kullanıyorum. Türkiye’deki Türkçülük gibi.) Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte verdiği fotoğrafla işin rengi değişti.

Ve iş biraz da Mesut’un istediği noktaya geldi.

Artık Mesut ırkçı söylemlerin hedefi olan mağdur futbolcu, tüm baskılara rağmen Türklüğünden, Müslümanlığından taviz vermeyen yerli ve milli kahraman, Reis’i çok seven uluslararası bir figürdü.

İşin bu noktaya gelmesini Mesut istedi çünkü. Almancıların, ‘başarılı Mesut’u çekememe’ gerilimi ile Mesut’un “Ben sizin takdirinizi kazanmak için daha ne yapmalıyım?” gerilimi uzun süredir çarpışıyordu ve gerilim daha da büyüyordu. Bu gerilimi bireyselden alıp siyasal bir kimliğe sokacak bir kıvılcım lazımdı. O kıvılcım FIFA 2018 öncesinde çakıldı, FIFA 2018’de de adeta yanardağ oldu!

Evet, bireysel bir meseleydi bu aslında. Çünkü Mesut’un uğradığı ırkçılık, yüz binlerce Türk’ün uğradığı ırkçılıktan farklıydı. Bu, Mesut’a özeldi. O’nun başarısına, kariyerine, özel bir sporcu olmasına özeldi. Eğer Mesut ortalama bir oyuncu olsaydı, muhtemelen bu kadar hedefte de olmayacaktı.

Bu meselenin bir de diğer yüzü var: Mesut’un ruh hali. Benzer durumda olan her göçmen ya da göçmen çocuğu, ırkçılığa karşı daha duyarlı, daha hassastır. “Bakın, ben de başardım, ben de üstünüm, ben de özelim, dediğiniz her şeyi yaptım ve yapabilirim” der başarılı göçmen. Hep takdir edilmek ister. En ufak bir eleştiriyi bile kaldıramaz. Bir ima bile onu yıkar. Dostoyevski’nin ‘Yeraltından Notlar’ romanındaki memur kahramanı düşünün. Arkadaş buluşmasına kendini zorla davet ettirir ve onlara “Bakın, sizin gibiyim, sizinle eşitim” mesajı vermek ister. Veremediğini düşünür ve kırılganlaşır. Hatalar yapmaya başlar. Bunalım geçirir.

Göçmen bir garsonun ırkçılık karşısındaki duyarlığı; göçmen bir akademisyene, göçmen bir üst düzey futbolcuya, göçmen bir doktora göre düşüktür. Çünkü garson, kendisiyle ya da ırkıyla, milletiyle ilgili bir şey ispatlama derdinde olmaz. Ama üst düzey akademisyenin, futbolcunun, doktorun; önce kendinin, sonra milliyetinin üstünlüğünü ispat etmesi gerekir. Fakat ne yaparsa yapsın, ‘ev sahibini’ ikna edemez. O her zaman bir göçmendir ve asla tam bir Alman değildir.

Mesleğindeki başarısı ise lengeri fötr gibidir. Ağanın kafası bozulursa lengeri fötrü başından alıp yere atıverir!

İşte, lengeri fötrün (meslek ve kariyerin) göçmen ile ‘ev sahibini’ eşit kılamadığının anladığı o an, göçmenin milliyetçi refleksleri daha da hızlanır.

Türkiye’ye döndüğünde ondan büyük Türk milliyetçisi bulamazsınız. Çevrenize bakın. Batı’da bir süre bulunmuş, yurda dönüp yerleşmiş, Batı düşmanı birçok aydın göreceksiniz!

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar