KEDİLİ BİR EMEKLİ YAZISI
-MERSİN-
Mizahta darılma, gücenme olmaz, hissesini alan alır, almayan güler geçer, gülmeyen dinler geçer.
Peşin peşin keselim de…
Fıkra bu ya; Alman, Japon ve Türk mühendisler bir araba yarışmasına katılmış.
Seçici kurul her heyete bir görev vermiş.
Görev şu:
Öyle bir araba yapılacak ki kapılar ve camlar kapandığı anda dışardan hiç hava girmeyecek!
Testler için de kedi kullanılacak.
Ekipler çalışmaya başlamış, arabaları istenen şartlara göre yeniden tasarlamışlar.
Seçici kurul, Alman heyetine hava sızdırmazlık ve izolasyon deneyini nasıl yaptıklarını sormuş.
Almanlar şöyle demiş:
“Kediyi arabaya koyduk. Kapıları kapattık. 1 saat sonra geldiğimizde kedi ölmüştü. Görevi başarıyla tamamladığımızı düşündük.”
Seçici kurul, Japon heyetine hava sızdırmazlık ve izolasyon deneyini nasıl yaptıklarını sormuş.
Japonlar şöyle demiş:
“Kediyi arabaya koyduk. Kapıları kapattık. 10 dakika sonra baktık ki kedi ölmüş. Görevi başarıyla tamamladığımızı düşündük.”
Seçici kurul son olarak Türk heyetine hava sızdırmazlık ve izolasyon deneyini nasıl yaptıklarını sormuş.
Bizimkiler şöyle demiş:
“Kediyi tuttuk. Arabaya tıktık. Kapıları kapattık. 1 dakika sonra geldik, kedi kaçmış…”
Seçici kurul hayretle bakmış bizimkilerin yüzüne. Bizimkiler devam etmiş:
“Testi bir daha yapacağız. Eğer kedi kaçmazsa görevi başarıyla tamamladığımızı düşüneceğiz.”
Şimdi birileri diyecek ki efendim bu fırkaların artık hükmü kalmadı, Türkiye artık kendi yerli otomobilini, kendi yerli uçağını, insansız hava aracını yapıyor!
Doğrudur.
Yapıyordur…
Fakat bu fıkranın hissesi hangi ülkenin hangi aracı yapıp yapamadığı değil ki…
Ne peki?
Hadi bir fıkra daha anlatalım, bu kez güncel olsun, jelatini açılmamış olsun.
Fıkra bu ya; Alman, Japon ve Türk ekonomi bakanları, emekli maaşlarını nasıl belirledikleri üzerine sohbet ediyorlarmış.
Alman bakan, “Biz,” demiş, “emeklilerin 1 yılda yapacağı tüm harcamaları hesaplarız. Emeklinin ödediği primi, hastalık durumunu, yaşadığı şehrin iklim durumunu filan da belirleriz. Belirlediğimiz maaşı veririz. İlk 3 ay izleriz. Yetiyorsa devam ederiz, yetmiyorsa artırırız.”
Japon bakan, “Biz,” demiş, “emeklinin çalışma yaşamı boyunca ödediği prime, yaşam standardına, keyiflerine, ihtiyaçlarına bakarız. Hepsini güncel olarak hesaplarız. İsraf olan, lüks olan bazı harcamaları keseriz, ona göre yeniden hesaplarız. Emeklinin normal şartlarda 1 yıl içinde harcayabileceği parayı belirleriz. İlk 3 ay izleriz. Yetiyorsa devam ederiz, yetmiyorsa artırırız.”
Türk bakan, “Biz,” demiş, “önce Reis’in vereceği rakamı bekleriz. O rakam belirlenince maaşı bağlarız. İlk 3 ay izleriz. Emekli açlıktan ölmüşse cenazesini ücretsiz gömeriz. 3 ay içinde açlıktan ölmemişse acaba seneye bu zaman açlıktan ölür mü diye ikinci dönemi bekleriz. Baktık hâlâ ölmezse…”
Fıkra burada biter!