POLİTİKA 

“HELAL OLMASIN!”

Leyla Erbil,Tuhaf Bir Kadın’ adlı romanında Ahmet Kaptan’ı yavaş yavaş delirtir…

Yavaş yavaş öldürür…

Suphi’yi kim öldürdü?” diye sıkça soran Ahmet Kaptan, ölmeden önce, hayatı boyunca tanık olduklarını ve duyduklarını hatırlar, defalarca şöyle der:

Helal olmasın!

Bizler, hepimiz, koca bir ülke, depremden beri öyleyiz.

Bizi kim öldürdü?” diye soruyoruz.

Bizi kim öldürdü?

Bizi kim?

Ne diyordu Ahmet Kaptan:

Helal olmasın!

* * *

Enkaz altında kalmış, saatlerce yardım beklemiş, enkazın altından babasına sesli mesaj atmış, sonra ölmüş bir kız çocuğunun sesini dinletti babası.

Hangimiz o babanın konuşmasını sonuna kadar dinleyebildik…

Hangimiz kendimizden bile gizleyerek sormadık o soruyu:

Acaba nasıl öldü kız çocuğu?

Acı çekerek mi öldü?

Donarak mı öldü?

Boğularak mı öldü?

Kız çocuğunu kim öldürdü?

Ne diyordu Ahmet Kaptan:

Helal olmasın!

* * *

Deprem bölgesi Mersin’e çok yakın.

Hepimizin arkadaşları, tanıdıkları vardı oralarda.

Medyaya, sosyal medyaya, şuna buna gerek yok, gerçekleri hepimiz gördük, hepimiz duyduk gerçekleri ama söyleyemedik şöyle ağız dolusu.

Sustuk.

Konuşsak çare olmuyor, sussak gönül razı değil.

Bir soru geçip durdu aklımızdan:

O çocukları kim öldürdü, enkaz altında saatlerce kalmış, üşümüş o çocukları kim öldürdü?

Ne diyordu Ahmet Kaptan:

Helal olmasın!

* * *

Mehmet Akif Ersoy ölmeden önce şöyle demiş bir gazeteciye:

Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın!

Bir asır geçti.

Şükür, bu milletin bir daha İstiklal Marşı yazması gerekmedi.

Fakat hey yetimlerin, mazlumların, fakirlerin şairi Mehmet Akif, İstiklal Marşı’nda diyordun ya:

Düşün, altında binlerce kefensiz yatanı…

Deprem bölgesinde bizler kefensiz gömdük insanımızı.

Ne diyordu Ahmet Kaptan:

Helal olmasın!

* * *

Diyeceksiniz ki, hani insanlar unutmaya başlamışken depremi, nereden çıktı bu yazı…

Milli geleneğimizdir.

Kırkı çıkınca ölmüşün, bir dua okunur ardından.

Depremin kırkıncı günü olmuştu ben bu yazıyı yazarken.

Düşündüm, şehirlerin altında binlerce kefensiz yatanı.

Onlar kefensiz yatarken milletvekili adaylığı için sıraya giren valileri, bürokratları…

Üçer beşer maaşlı bürokratları…

Dayıları, amcaları, yeğenleri, kuzenleri…

Çadır satanları, vinç kiralayanları…

Ne diyordu Ahmet Kaptan:

Helal olmasın!

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar