TOPLUM 

FAİZE HÜCUM!

Genco Erkal’ın başrolünde harikalar yarattığı, ‘Faize Hücum’ filminden bir sahne var aklımda.

Yüksek faiz”, “Oturduğun yerde bir memur maaşı” vaatleriyle paralarını bankere yatıranlar, bankerin kaçtığını öğrenince bir haber almak umuduyla ofise gidip gelmeye başlar.

Banker ortalıkta yoktur ama ofistekiler durmadan mağdurları oyalar.

Bir gün, iki gün, üç gün derken…

Birden mağdurlar ofiste ne var ne yok yağma etmeye başlar.

Eşya kapanın elinde kalır.

Genco Erkal, o karmaşayı izler biraz.

Kapacak bir şey kalmamıştır ona.

O da kapıyı söker, sırtlar, getirip evinin salonuna koyar.

* * *

Zeki Ökten’in filmine yansıyan banker furyasından sonra neler gördü bu ülke?

Yaşımın yettiğince hatırladıklarım var.

Ev ve araba” vaadiyle dolandırılanlar…

Devre mülk” vaadiyle dolandırılanlar…

Emeklilik” vaadiyle dolandırılanlar…

* * *

Ev ve araba filan tamam da kısa zamanda “çok para”, “rahat para”, “yüksek kazanç” vaadiyle dolandırılanlar oldu.

Titan saadet zinciri” vardı mesela…

Sen bir üye yapıp o üyenin üzerinden para kazanıyordun, o da bir başkasını üye yapıp onun üzerinden para kazanıyordu, sen hem onun hem onun getirdiğinin üzerinden para kazanmaya devam ediyordun.

Emek, çalışma, alın teri…

Gerek yoktu onlara, birini kafalaman yeterdi!

* * *

İmar Bankası” vakasına ne demeli?

Yüksek faiz”, “çok yüksek faiz”, “çok çok fazla yüksek faiz”, “iyi kazanç” derken bankanın sahipleri kaçtı, devlet bankaya el koydu; binlerce mudi paralarını alabilmek için günlerce banka şubelerinin önünde yattı, çok yüksek kazançtan vazgeçtiler, millet anaparasını kurtarabilmek için araya adam koymak zorunda kaldı.

* * *

Çiftlik Bank” dedikleri sistem hâlâ canlı, hafızalarda…

Kolay, hızlı para kazanmayı vaat eden sistemin binlerce üye bulmasının, sonra sistemi kuran oğlan çocuğunun milyonları vurup kaçmasının üzerinden daha 10 sene geçmedi.

Vurguncu yurt dışında…

Mağdurlar hâlâ içimizde, aramızda!

* * *

Şimdilerde banker yok, mevduat hesabına yüksek faiz veren banka yok, elinde yumurta ile insan tavlayıp sonra yurt dışına kaçan oğlan çocuğu yok.

Ne var?

Bitcoin var!

* * *

Sistemin ne olduğu, nasıl işlediği, paranın neye göre değer kazandığı, kazancın karşılığının ne olarak verileceği…

Daha da önemlisi, katılımcının neden ve nasıl kazandığı tam belli değilken…

Binlerce kişi sisteme dâhil oldu.

Biraz kazanan oldu.

Ama en büyük kazancı genç bir oğlan kaptı.

2,5 milyar dolarla Arnavutluk’a kaçtı.

* * *

Niye oluyor bunlar?

Çağ değiştikçe, teknoloji değiştikçe nasıl oluyor da dolandırıcılar, vurguncular her dönemde kendilerine kanacak, ortaya para sürecek kişiler bulabiliyor?

İnsanların kısa zamanda, emek vermeden, çok para kazanma hırsı olmasaydı, dolandırıcılar her devirde oltaya takılacak büyük balık bulabilir miydi?

* * *

Bu ayrıntı şundan dolayı önemli…

Dışardan bakınca erdemli, ahlaklı, tokgözlü, emeğe değer veren, emek vermeden para kazanmayı doğru bulmayan bir toplum izlenimi çiziyoruz.

Bu tür skandallar patladığında görüyoruz ki toplumun her kesiminden insanlar, hatta en başta “Erdemli, ahlaklı, tokgözlü insandır” dediğimiz insanlar kolay para kazanma yollarına başvurmuş.

Görüyoruz ki, en akıllı geçinenler en başta oltaya düşmüş…

* * *

İncil’de geçen bir kıssa vardır.

İçinizde en günahsız olanınız ilk taşı atsın” der.

Bu tür dolandırıcılık ve vurgun olaylarını izlerken topluma bakıyor ve şöyle diyorum:

İçinizde en erdemli, en tokgözlü olanınız ilk taşı atsın!

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar