DURUP YÜZÜNE BAKIYORLAR MENEKŞE’NİN
-MERSİN-
Bu, Menekşe’nin hikâyesidir.
Gerçek adı bende saklı Menekşe’nin.
Nereli olduğu, nereden geldiği de…
* * *
Erken evlendirdiler Menekşe’yi. “Kız çocuğunun çok beklemesi iyi değildir” dedi ana babası.
17 yaşına değer değmez İstanbul’da yaşayan bir köylüleriyle evlendirdiler.
* * *
Evliliğin daha ilk aylarında ezildi Menekşe.
Küfür, bağırma, itekleme…
Vurma…
Odaya kapatma…
Kışın dışarda, bahçede bekletme…
Odunla başına vurma…
Sıcak ütüyü kolunu basma…
Dişini kırma…
* * *
Menekşe sonradan anladı, sustukça şiddetin dozunun arttığını.
Anladığında geç miydi?
Değildi, hâlâ kaçıp kurtulmak için şansı vardı.
Ama 3 çocuğu vardı gerçeği anladığında.
Ağzında 3 kırık diş vardı…
Ruhunda yara…
* * *
Çocuklarını da alıp Mersin’e geldi Menekşe.
Kaymakamlık, belediye, sosyal yardımlaşma, parti, yine kaymakamlık dolaştı durdu.
Biraz erzak yardımı, biraz eşya yardımı, biraz para yardımı…
“Bir iş bulup çalışsam kardeşlerine bakar mısın, sen?” dedi oğlana.
Oğlan ikiletmedi, “Bakarım” dedi, daha 8 yaşında.
* * *
Haline acıyıp ev temizliği işi bulan komşuları oldu Menekşe’nin.
Çalıştı Menekşe ev temizliğinde.
Dip köşe temizlik yaptırdı gittiği evlerin hanımları. “Bir de yemek yapıver çocuklara” dediler. “Oğlum kırmızı et yemez, ona tavuk doğra” dediler. “Bir de makarna yap benim paşama” dediler.
Yemeklerini de yapıverdi Menekşe.
Ellerin paşasına makarna da yaptı.
Kendi çocuklarının evde aç olduğunu, acı acına uykuya daldıklarını söylemedi kimseye.
* * *
Beş ay, on iki ay, yirmi dört ay derken, bir lokanta işi buldular Menekşe’ye.
“Çocuklara yemek de getirirsin” dedi aracı olan kadın.
Menekşe kanatlandı sevinçten, havalara uçtu.
On gün, bilemedin on beş gün çalıştı, dükkân sahibi musallat oldu Menekşe’ye.
“Dul kadınsın, ben kollarım seni” filan demeler…
Menekşe’nin ruhu yaralı.
Menekşe ekmeğinin derdinde.
Çıkardı adam Menekşe’yi işten.
* * *
Sonra bir başka lokanta, bir başka kafe sonra…
Sonra bir başkası, bir başkası sonra…
Dört-beş sene geçti, Menekşe bir orada bir burada çalıştı, boş durmadı; ama ne sigortası oldu, ne düzgün bir maaşı.
* * *
Çocuklar da büyüdüler öyle aralarda, kendi hallerinde.
Büyük oğlan çaycının yanında iş tuttu.
Sevdirdi kendini.
Bir de iş buldu anasına:
“Güzel işyeri, anne. Büyük işletme. Yemek yapacaksın yine. Sigorta da yapacak adam.”
* * *
Gerçekten öyle oldu.
Sigortasını yatırdılar.
Maaşını verdiler.
Kimse rahatsız etmedi Menekşe’yi, kimse taciz etmedi.
Allah var, iyi insanlardı.
Hayatını yoluna koydu Menekşe.
* * *
Fakat nerede yüzü gülmüş ki burada da yüzü gülsün Menekşe’nin.
Bir pandemi çıktı.
Lokantalar kapanacak, paket servise geçecek filan…
İşten çıkarılanlar oldu.
Sonra birkaç kişi daha çıkarıldı.
En son Menekşe’nin de çıkışını verdiler.
* * *
Şimdilerde kaymakamlık, belediye, sosyal yardımlaşma, parti, yine kaymakamlık dolaşıp duruyor Menekşe.
“Evde çocuklar aç” diyemiyor kimseye.
“İş bakıyorum” diyor.
Durup yüzüne bakıyorlar Menekşe’nin…